Kemal: "Filistin'in tanınması, bağımsız Filistin devletinden geçer"

Kıbrıs Postası - Mehmet Vatan

"İleri doğru atılmış bir adım… Ancak bugüne kadar yaşananlar bu konuda Batı'ya güvenmeyi de çok zorlaştırıyor" diyen Dr. Kemal, Filistin'in gerçek anlamda tanınmasının bağımsız Filistin devletinin kurulması ile hayata geçeceğine işaret etti.

2012'de BM Genel Kurulu Filistin'e 'üye olmayan gözlemci statüsü' vermeyi kararlaştırdığı zaman İngiltere'nin "çekimser oy" kullandığını hatırlatan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. İsmail Kemal, İngiltere Parlamentosu'na İşçi Partili Morris'in 'küçük ama barış yönünde sembolik açıdan önemli bir adım' diyerek sunduğu tasarıyı özetlediğini kaydetti.

"İleri doğru atılmış bir adım… Ancak bugüne kadar yaşananlar bu konuda Batı'ya güvenmeyi de çok zorlaştırıyor" diyen Dr. Kemal, Filistin'in gerçek anlamda tanınmasının bağımsız Filistin devletinin kurulması ile hayata geçeceğine işaret etti.

Kıbrıs Postası'na konuşan İsmail Kemal şöyle dedi; "İngiltere parlamentosunun Filistin'i tanıma kararı sembolik bir karar olmakla birlikte bazı uluslararası sonuçlar doğurabilir. Hatırlanacağı gibi İngiltere'den önce İsveç benzeri bir karar almıştı. İsveç ve İngiltere'yi başka Avrupa ülkeleri izleyebilir. Daha önce 100 civarında ülke bu adımı atmıştı…"

İşçi Partili Morris sundu

"İngiltere Parlamentosu'nda İşçi Partili Grahame Morris tarafından sunulan tasarı 274 evet ve 12 hayır oyuyla kabul edildi. Karar bağlayıcı değil. Morris, Filistin'i tanımanın 'küçük ama barış yönünde sembolik açıdan önemli bir adım' olacağını söyleyerek durumu özetledi.

Avam Kamarası'ndaki toplam sandalye sayısı 650. Dolayısıyla Başbakan David Cameron dâhil milletvekillerinin yarısından çoğunun oylamaya katılmadığı gözden kaçmamalı.

2012'de BM Genel Kurulu Filistin'e 'üye olmayan gözlemci statüsü' vermeyi kararlaştırdığı zaman İngiltere çekimser oy kullanmıştı.

Bu bağlamda şimdi parlamentonun aldığı karar ileri doğru atılmış bir adım…"

"İngiltere'nin Filistin-İsrail anlaşmazlığında tarihi sorumluluğu var"

İngiltere'nin Filistin-İsrail anlaşmazlığı konusunda tarihi sorumlulukları var. Yahudilere Filistin'de "vatan" (homeland) vaad eden 1917 Balfour Deklarasyonu İngiltere tarafından yayınlanmıştı. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Filistin İngiliz mandası olmuş ve Ortadoğu Fransa ile birlikte İngiltere tarafından şekillendirilmişti. İngiliz mandası döneminde Filistin'e çok sayıda Yahudi göç etti ve nüfusları hızla arttı. Filistinli Araplarla Yahudiler arasındaki anlaşmazlığı çözümlemede İngiltere başarısız kalınca bölgeyi BM'ye devretmiş ve BM de taksim kararı almıştı…"

Gazze abluka, Batı Şeria işgal

Kemal sözlerini şöyle sürdürdü; "İsrail, 1967 savaşı ile Filistinlilere ayrılan tüm toprakları işgal etmiş, 2005 yılında Gazze bölgesinden geri çekilmişti. Gazze halen İsrail ablukası altında ve sık sık İsrail saldırılarına uğruyor.

Kısa süre önceki İsrail saldırısında Gazze bölgesi yerle bir edildi, çoğu sivil1500 civarında Filistinli hayatını kaybetti. Binlerce insan yaralandı. Filistin-İsrail sorununa iki devlet temelinde çözüm aranıyor. İsrail'in işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi ve bu topraklar üzerinde Filistin devleti kurulması amaçlanıyor. Bu henüz gerçekleşmediği için gerçek anlamda bir Filistin devletinden söz etmek mümkün değil. Uluslararası hukuka göre devlet olmanın birinci koşulu belirli bir toprak parçası üzerinde denetim sağlamak, Max Weber'in tanımıyla 'şiddet kullanma tekeline' sahip olmak gerek.

Filistinliler bu durumdan çok uzak. Sadece Gazze bölgesi ellerinde ama abluka altında. Batı Şeria ise işgal altında. Bu bölgede esas söz sahibi olan İsrail'dir…"

"Filistin devletini tanıma kararları semboliktir"

"İşte bu nedenle Filistin devletini tanıma kararları semboliktir. Gerçek anlamda tanıma bağımsız Filistin devletinin kurulması ile hayata geçecek. Tanıma kararları İsrail üzerinde baskı oluşturma ve Filistinlilere diplomatik destek sağlama bakımından önemli. Batı ülkeleri son Gazze savaşı ve Ortadoğu'da yaşanmakta olan tehlikeli gelişmeler ışığında Filistin-İsrail anlaşmazlığına çözüm bulunmasını istiyorlar. İki devletli çözüme yanaşmayan ve Filistin toprakları üzerinde Yahudi yerleşim yerleri kurmaya devam eden Başbakan Netanyahu üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyorlar. Bu nedenle İsrail, İngiltere ve İsveç'in kararına sert tepki gösteriyor…"

Batı'ya güvenmek zor"

"1948 yılından beri devletsiz olan Filistinlilerin devletlerine kavuşması kolay olmayacak. Bu konuda İsrail'le bir anlaşmaya varmaları gerekiyor. İsrail, Filistinlilerin zayıf olmalarından yararlanarak, Filistin devletini kabul etmek için toprak dâhil çok ağır fatura talep ediyor.

Batılıların bu konuda İsrail'e baskı yapmaları önemli. Ancak, şimdiye kadar yaşananlar bu konuda Batı'ya güvenmeyi çok zorlaştırıyor. Şimdi Batı'nın ne yapacağını birlikte göreceğiz…"