İÇ HABERLER
okuma süresi: 12 dak.

Eroğlu: "Beşli toplantının tarihi açıklanmadan toprak konusuna geçilmemesi lazımdır"

Eroğlu: "Beşli toplantının tarihi açıklanmadan toprak konusuna geçilmemesi lazımdır"

KKTC 3'ncü Cumhurbaşkanı Kıbrıs konusundaki güncel bazı konularda açıklamalarda bulundu. Eroğlu yaptığı açıklamada Kıbrıs konusunda kritik bir aşamaya gelindiğini söyleyerek "Kanaatim odur ki bazı noktalarda 5 yıllık Cumhurbaşkanlığım döneminde neler yapıldığını açıklamak ve gidişatla ilgili görüşlerimi ortaya koymak takdirleri ile benim 20 yıla yakın Başbakanlık 5 yıl da Cumhurbaşkanlığı yapmamı sağlayan halkıma karşı bir borcumdur" dedi.

Yayın Tarihi: 20/10/16 15:51
okuma süresi: 12 dak.
Eroğlu: "Beşli toplantının tarihi açıklanmadan toprak konusuna geçilmemesi lazımdır"
A- A A+
KKTC 3'ncü Cumhurbaşkanı Kıbrıs konusundaki güncel bazı konularda açıklamalarda bulundu. Eroğlu yaptığı açıklamada Kıbrıs konusunda kritik bir aşamaya gelindiğini söyleyerek "Kanaatim odur ki bazı noktalarda 5 yıllık Cumhurbaşkanlığım döneminde neler yapıldığını açıklamak ve gidişatla ilgili görüşlerimi ortaya koymak takdirleri ile benim 20 yıla yakın Başbakanlık 5 yıl da Cumhurbaşkanlığı yapmamı sağlayan halkıma karşı bir borcumdur" dedi.

Eroğlu, bu bağlamda kamuoyu önüne konulan, çeşitli tartışmaların yapıldığı konulardaki bazı sorulara yanıt verdi.

Eroğlu'nun sorulara verdiği cevaplar şöyle;

"SORU1: Eroğlu- Hristofyas- BM Genel Sekreteri arasında Cenevre'de yapılan zirvede toprak ve güvenlik konularının ele alınma sırası ve zamanı hakkıında ne konuşuldu ve kararlaştırıldı?

YANIT: Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'yle yapılan 5 zirveden üçüncüsü olan Cenevre zirvesinde Rum tarafının hep şikayet ettikleri toprak ayarlaması başlığına dair önemli bir noktayla gittik. 7 Temmuz 2011 tarihinde gerçekleşen bu zirveden önce Genel Sekreter'in 4 Mart 2011 tarihli raporunun 25. Maddesine açıkça toprak ayarlaması başlığının harita ve rakam kısmının sürecin son aşamasında

görüşüleceğine dair iki tarafın uzlaştığını yazdırdık. Son aşama da bilindiği üzere 5'li toplantının da içerisinde yer alacağı bir aşamadır. Bu son aşama ilan edildiğinde 5'li toplantı tarihi de belli olacak o tarihten kısa bir süre önce yani bir hafta önce toprak ayarlaması başlığının harita ve rakam kısımları görüşülecek, sonra 5'li toplantıya gidilecek bu toplantıda da güvenlik ve garantiler başlığı ile geriye kalan diğer konular Anavatan Türkiye'nin de aralarında bulunduğu diğer garantörlerle görüşülecek.

Ben Cenevre zirvesinde toprak ayarlamasına dair harita ve rakam dışında olan kriter ve ilkelerimizi masaya koydum. Buna göre eğer yerinden edilecek çok az bir kısım insanımız olacaksa bu insanlarımıza sadece ev değil hayatlarını yani ne iş yapıyorlarsa onları da yapabilecekleri yerlere taşınmaları gerektiğini masada anlattım. Harita ve rakam görüşmezden önce bu ilkelerin kabul edilmesi ve bunun nasıl sağlanacağının maddi kaynağıyla birlikte açıkça ortaya çıkması gerektiğini söyledim. Yani insanları yerlerinden edelim de bir çaresine bakarız anlayışı olmaz dedim. Genel Sekreter bu yaklaşımımızı haklı gördü o zamanki Rum lider Hristofyas da bunu kabul etmek sorunda kaldı. Bunlara ek olarak hayatın 1974 Barış Harekatıyla durmadığını KKTC'nin her yönüyle ki buna inşaat sektörümüz ve dahil geliştiğini o zamanki şartların bugün aynı sayılmayacağını da söyledim. Hatta kendilerine Annan haritasının da bugün geçerliliğini yitirdiğini anlattım. Toprak ayarlaması yapılacaksa mümkün olan en az miktarda halkımızın etkilenmesi hatta hiç etkilenmemesi gerektiğinin açıklıkla altını çizdim.

Rum tarafının toprak konusundaki tutumu bellidir. Sayın Anastasiades Rum Ulusal Konseyi'nin de bilgisi ve onayı ile benim önüme ne düşündüklerini, ne istediklerini gösteren bir kağıt koymuş ama söz konusu kağıt tarafımızdan görülmesine rağmen alınmamış, yok sayılmış, alınmadığı BM kayıtlarına geçirilmiştir. Bu kağıtta öngörülen 100 bin Rumun verlilecek yerlere dönmesi, 60 bininin de içimze yerleşmesine kapı açmamızdır. Bunların gerçekleşmesi için masaya koydukları tarafımızdan yok sayılan kağıda istedikleri köy ve kasaba isimlerimi de yazmışlardı. Bu belge tutanaklarda mevcuttur.

Bugün de bu tutumlarının değiştiğini görmüyorum. Dolayısı ile Sayın Akıncı toprak konusunu ele alırken çok dikkatli olmalı, Rum emellerine geçit vererek halkımızı perişan etmemelidir.

SORU 2: Eroğlu-Anastasiadis görüşmelerinde al-vere geçilmesi kararlaştırılırken toprak, güvenlik ve garantilerin ele alınması konusunda durum ne idi?

YANIT: Anastasiades'le de aynı ilkeler ve zamanlama konusunda bir görüş birliğimiz vardı. Biz haritanın ancak garantörlerin de katılacağı toplantının belirlenmesinden sonra görüşülebileceği duruşumuzu anlattık. Bunu görüşürsek basına sızdırmalar olacağını ve adı geçen yerlerde haberler yalan da olsa ekonomik hayatın duracağını söyledik. Kendisi aynı gerekçelerle olmasa dahi haritanın son aşamada görüşülmesini kabul etti. Tabii bu aşama 5'li toplantının bir kaç gün veya bir hafta öncesi olacak diye kendisine açıklıkla ifade ettik. Anastasiades bunu kendine has gerekçelerle örneğin Girne'yi isteyemeyeceğinden dolayı Kıbrıs Rumları'nın ve siyasilerin kendisini topa tutacağından bunu son aşamada görüşmeyi kabul etti.

SORU 3: Şu ana kadarki gidişata bakılırsa süreçle ilgili Türk tarafı ve Türk tezleri açısından sıkıntılar nelerdir?

YANIT: Su anki duruma bakılırsa çok az bir ilerleme sağladığını anlıyoruz. Benim zamanında AB ve ekonomi başlıklarında çok az farklılar vardı ancak bu farklılıklar özelikle AB konusunda çok önemliydi ki bu daha aşılmamıştır. Çözümün AB birincil hukuku olması ve kalıcı derogasyonlar olmazsa olmazdır. Söylenenlere bakılırsa bu sağlanmamıştır. Bu sağlanmazsa halkımız mahkeme kapılarında sürünecektir.

Diğer bir konu Sayın Talat'ın açıklamalarına baktığımızda (ki bazen Sayın Talat müzakereleri kendisinin yürüttüğünü sanıyor ve öyle konuşuyor) sanki Karpaz bölgesinin 3. Bölge yapılacağı mesajı veriliyor. Bu kabul edilemez. Zaten iki kesimli olacak bir anlaşmada 3. Bölgeler olamaz kurucu devletlerin kendi sınırları vardır o bölgelerden başka yerler yaratamazsınız o zaman iki kesimlilik ortadan kalkar.

Yine açıklamalara bakıyoruz ve dönüşümlü başkanlık konusunda da henüz bir uzlaşma yoktur. Buna karşın Kıbrıs Türk Halkı'nın öz iradesini çarpıtacak bir sonuç yaratacak olan çapraz oyun Sayın Akıncı tarafından kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Bir kere daha vurguluyorum: Dönüşümlü Başkanlık BM parametresidir.Bunun için herhangi bir taviz verilmesi yersizdir.

Çapraz oy federasyondaki Kıbrıs Türk liderinin de Rumlar tarafından seçilmesi demektir. Bu kabul edilemez.

Mülkiyette ayrıntı çok az açıklanmıştır duyduklarımız da hoşa giden şeyler değildir. Siz ilk tercih hakkını Rum'a verirseniz Türk'e ne kalacak?

İnsanların malı, mülküyle ilgili hususların açığa kavuşturulmasını çözümden sonraya bir komiteye bırakamazsınız. Bu zamanda ev sahibi olmuş tapu almış yatırım yapmış insanlar kıracı mı olacaklar? Sokağa mı atılacaklar? Bu komite çalışırken tapular, alış-verişler duracak ve bu yüzde yüz bizi etkileyecek. Buna ek olarak eğer işin içine bir de mahkemeler girerse büyük yıkım yaşanabilecektir. Mülkiyet konusu göründüğü gibi basit değildir. Bir de işin finansman kısmı var. Bu konuda da çok ciddi belirsizlikler olduğu açıktır.

Rum tarafı kabul etmiyor ama bir çözüm olursa bu yeni bir devlet olacaktır. 1974 mutlu barış harekatının ardından ortaya çıkan durumu geriye çevirmiyoruz. Yani KKTC, ozmosis yoluyla Kıbrıs Cumhuriyetine katılacak değildir. Bu henüz net değildir. Sayın Akıncı çok ama çok dikkat etmelidir. Bir halkın kaderi ile oynadığının farkında olmalıdır.

Benimle Sayın Anastasiadis arasında imzalanan 11 Şubat 2014 ortak açıklaması bana göre gayet açıktır ve yol göstericidir. İki halktan eşit şekilde neşet edecek bir egemenlikle yeni bir ortaklık devlet kurulacaktır. Devletimiz KKTC, kurumlarıyla Kıbrıs Türk Kurucu Devleti olacak, 1963'ten beri Rum işgali altında olan Kıbrıs Cumhuriyeti de Kıbrıs Rum Kurucu Devleti olacaktır. Bu Kurucu Devletler de yeni birleşik Kıbrıs'ı oluşturacaklardır. Ortak açıklamadaki zemin budur.

Bir de vatandaşlık konusu var. Sayın Akıncı bu hususta tartışmalara izin vermemelidir. Referandum günü kaç tane KKTC vatandaşı varsa o vatandaşlarımızdan seçmen yaşında olanlar referandumda oy kullanacaklar ve iki evet çıkarsa KKTC vatandaşlarının tümü de yeni devletin otomatikman vatandaşı olacaklar.

Kıbrıs Türk Kurucu Devleti'nin nüfusunun toplam nüfusun yüzde 20'si olacağı ve bunun asla değişmeyeceği yönündeki Rum açıklamaları asla kabul edilemez. Buna izin vermemek lazımdır. Rum tarafı halkımızdan eşyaymış gibi bahsediyor buna izin verilmemelidir.

Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin sulandırılamayacağı Türkiye ve bizim vazgeçilmez tezimizdir. Ben bugüne kadar hiç bir Türkiye Cumhuriyeti yetkilisinden bundan geri adım atılacağını duymadım. Duyarsam da şaşırır ve doğru bulmadığımı ifade ederim.

Tabii ki bir aşamaya gelindiğinde garantiler ve güvenlik konusu da ele alınacaktır. Bu bizim zamanımızda da kabul edilmiştir. Ele alınacağına göre de günün koşullarına uyarlanması normaldir. Ancak burada bizim dokunulmasına izin vermememiz gereken , Türkiye'nin de asla vazgeçmemesi gereken üç nokta vardır. 1. Kıbrıs'ta Kıbrıs Türk Halkı'nın istediği sürece gereken sayıda Türk askeri bulunacaktır. 2. Türkiye Kıbrıs Türk Halkı'nın can ve mal güvenliği söz konusu olduğu zaman gereken istişarelerde bulunduktan sonra tek yanlı olarak askeri müdahale yapabilecektir. 3. Türk-Yunan dengesi mutlaka gözetilmeye devam edilecektir.

SORU 4: Polis konusunda bazı adımlar atıldığı belirtiliyor. Sizin döneminizde uzlaşılanlar ne idi? Şimdi uzlaşılan nokta ileride mi? Geride mi?

YANIT: Polis konusunda anlaşma var dedi Sayın Akıncı. O açıklamasında federal düzeyde silahlı polis sayısında yüzde 50-50 diğer poliste 60'a 40 dedi. Bu bir geriye gitmedir. Biz BM'nin önünde federal düzeyde yüzde 50-50 konusunda anlaşmıştık. Üstelik bu sadece oran degil her mertebedeki polis görevinde de eşitlik olarak yazıldı. Federal seviyede iki polis komutanı olacaktı. Bunlardan bir tanesi federal polis komutanı digeri de ortak soruşturma otoritesinin komutanı.

Bu komutanların her biri ayrı Kurucu Devletten gelecekti. Simdi Sayın Akinci ortak soruşturma komitesinden bahsetti ve bunun gibi çok var dedi. Biz iki tane üzerinde anlaşmıştık. Çok var derken federal düzeyde emir komutada üstünlüğü Rumlar'a verdilerse bu Kıbrıs Türk Halkının can ve mal güvenliğini tehdit altına sokacak büyük bir hatadır.

Son olarak şunu da vurgulamakta fayda görüyorum; 2016 yılı sonuna kadar bir sonuca mutlaka ulaşılmalıdır. Görüşmelerde geçerli olan prensip tüm konularda anlaşılmadan hiç bir konuda anlaşma sağlanmış olmayacağı prensibidir. Bekleyip tüm resim önümüze konulduğunda tam bir değerlendirme yapma yoluna gideceğiz.

Ben bu aşamada Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatlerinin korunması, kendisinin ifade ettiği üzere güvenlik, eşitlik ve özgürlüğümüzü içeren bir anlaşma ortaya çıkması çabalarında Sayın Akıncı'ya başarılar diliyorum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.