İÇ HABERLER
okuma süresi: 13 dak.

"Cinayete giden yol... Gencecik bir ölüm..." (Dördüncü bölüm)

"Cinayete giden yol... Gencecik bir ölüm..." (Dördüncü bölüm)

"Amanda, çocuk tecavüzü iddialarını öğrenince evi boşalttı"... Abi Hamza Pehlivan, her türlü dayağa ve tehdide karşın ilişkisini sürdüren kardeşinin, cinsel istismar olaylarına ilişkin iddialar duyulduktan sonra 'ne olursa olsun' diyerek Suat'tan kaçışını bu cümleyle anlatıyor. Abi Pehlivan, "Amanda için artık dayanılacak sınır kalmamıştı. Böyle bir adamla aynı evde nasıl yaşayabilirdi ki?" diye devam ediyor sözlerine...

Yayın Tarihi: 11/05/17 15:30
okuma süresi: 13 dak.
"Cinayete giden yol... Gencecik bir ölüm..." (Dördüncü bölüm)
A- A A+
Kıbrıs Postası - Erdem Oktar

"Amanda, çocuk tecavüzü iddialarını öğrenince evi boşalttı"... Abi Hamza Pehlivan, her türlü dayağa ve tehdide karşın ilişkisini sürdüren kardeşinin, cinsel istismar olaylarına ilişkin iddialar duyulduktan sonra 'ne olursa olsun' diyerek Suat'tan kaçışını bu cümleyle anlatıyor. Abi Pehlivan, "Amanda için artık dayanılacak sınır kalmamıştı. Böyle bir adamla aynı evde nasıl yaşayabilirdi ki?" diye devam ediyor sözlerine...

Ayrılık saati...

Amanda, Suat'tan kurtulmak için evi boşaltıp, eşyaları da satmış. Kendisi ve kızı için en gerekli eşyalarını yanlarına alarak büyük yengesinin evine yerleşmişler. "Tam rahat bir nefes alacakken, yine tehditler başladı" diye devam ediyor Hamza Pehlivan... Suat'ın adeta bir gölge gibi Amanda'yı adım adım her yerde takip ettiğini anlatıyor. Yengesi Burcu da Amanda'nın devamlı takip edilmekten ve tehditlerle boğuşmaktan bir süre sonra yorulmaya başladığına değiniyor:

"Kızıyla birlikte büyük yengesinin evine yerleştiklerinde biz az çok Suat'ın musallat olacağını tahmin ediyorduk. Çünkü takıntılı, resmen bela bir adam ama bu kadarını tahmin etmemiştik. Amanda çalışmaya giderken arkasından takip ediyordu. Otobüse binse, arkasından taksiye atlayıp takibe devam ediyordu. Adam, yetişemediği yerde taksiyle takip ediyor, düşünebiliyor musunuz?"

Tehditler, tacizler...

Suat'ın, Amanda'nın evi boşaltıp ayrılmasını hazmetmemesi, tehditlerin boyutunu da yükseltmiş. Günaşırı gelen tehditler her gün, hatta birkaç saatte bir gelmeye başlamış. Suat'ın telefonla da çok sık aramalar yaptığını söyleyen abi Hamza Pehlivan, "Suat, uyanıklık yapıp telefonda tehdit etmiyordu. Polisten çok korkardı ama devamlı arayarak bir nevi tacizde bulunuyordu. Mesela sokakta Amanda'yı tehdit ediyordu. Amanda eve kaçtıktan sonra Suat'ı telefonla arayıp tehditlerine son vermesini istediğinde, 'Beni neden arıyorsun Amanda? Neden böyle bir şey söyledin? İyi misin?' gibi sözler söylüyor ve telefonu kapatıyordu. Başından sonuna stres, gerginlik, yorgunluk..." diyor.

Evin kapısına dayanmalar, sokak ortasında tehdit etmeler, her yerde takip etmeler derken, Amanda, tüm bu sıkışmışlığa dayanamayarak daha önce de gittiği Kıbrıs'ı ziyaret etmeyi düşünmüş. O süreci, yengesi Burcu şöyle anlatıyor:

"Erdem bey, biz şimdi size yaşananları hikaye gibi anlatıyoruz ama o dönemki gerginliği yaşayan bilir. Ne tehditler bitti ne tacizler ne takipler... Birisinin sizi adım adım, her gittiğiniz yerde takip ettiğini düşünün. Yetişemediği yerde taksiyle peşinizden geldiğini hayal edin. Devamlı tehdit, devamlı taciz... Amanda da bir yere kadar dayanabildi..."

"KIBRIS'TA İNSANIN BAŞINA NE GELEBİLİR Kİ..."

Amanda ve ailesi, daha önce sıklıkla Kıbrıs'a gidip gelmişler. Hatta bir dönem Kıbrıs'ta da yaşamışlar. Amanda, hem Suat'ın tehdit ve tacizlerinden bir süreliğine de olsa kurtulup dinlenmek hem de incik boncuk satarak gelir elde etmek için Kıbrıs'a gitmeye karar vermiş.

"Kıbrıs'ı severdi Amanda... Kendisi çok neşeli, hayat dolu bir insandı. O yüzden Kıbrıs ona her zaman iyi gelmiştir. Kıbrıslıları da çok severdi kardeşim. Çok bunaldı. Gidip hem kafamı dinleyeyim hem de biraz para kazanayım dedi. Hiç düşünmeden 'Git' dedim. Orası Kıbrıs... Orada insanın başına ne gelebilir ki?" diye anlatıyor abi Pehlivan...

Amanda, 16 Nisan'da Türkiye'de yapılan referandumda oyunu kullanmasının ardından arkadaşı S.Ş. ile Kıbrıs'a gidiyor... Kafasını dinlemek, rahatlamak ve biraz da para kazanmak için... Hem abinin de dediği gibi; 'Kıbrıs'ta insanın başına ne gelebilir ki…'

KALDIKLARI OTELİ BULUP KAPIYA DAYANMIŞ

Kıbrıs'a gelen Gamze ve arkadaşı S.Ş., Girne'de bir otele yerleşiyorlar. Suat'ın 19 Nisan'da Amanda'ya bir şekilde ulaştığını söylüyor abi Pehlivan. Kıbrıs'a birlikte gittikleri ve cinayetin de görgü tanığı S.Ş'den edindiği bilgileri bizimle paylaşıyor. Tanık S.Ş.'nin yaşadıkları, tanık oldukları hadiseler nedeniyle zor günler geçirdiğini ve kendisiyle konuşma talebimizi defaatle kabul etmediğini de satır arasında belirtmiş bulunalım...

Abi Pehlivan'ın ağzından Kıbrıs'taki birkaç günü dinliyoruz:

"Amanda, Suat'a Girne'de bir otelde kaldığını söylüyor. Amanda'yla S.Ş, casinoya yemek yemeye gidiyorlar. S.Ş., otele dönmek istiyor. Amanda ise kalıyor. Casinoda dururken Suat'ı görüyor. Amanda kıyıdan köşeden kaçmaya çalışırken Suat peşine takılıyor. Tam casinonun önündeyken Suat düşüyor, alnından ve kaşından yaralanıyor. Otele gelip Amanda'ya telefon geliyor ve çok kötü yaralandığını söyleyip yardım istiyor. S.Ş, 'Gitme, boşver' dese de Amanda 'Bir bakıp geleceğim' diyerek odadan ayrılıyor. Suat'ı pansumana götürüyor. Suat, kalacak yeri olmadığını söyleyince yine acıyıp otel görevlisini ikna ederek Suat'ı otelde başka bir odaya yerleştiriyorlar. Odaya çıktığında Amanda, 'Benim bu çilem ne, hep hayatta böyle sorun mu yaşayacağım?' diye ağlıyor."

CİNAYET ANI...

Ertesi gün otelden beraber çıktıklarını söyleyen abi Pehlivan, Suat'ın, kardeşinin peşini bırakmadığına dikkat çekiyor...

"Bir yerde çay içiyorlar. Kardeşim, 'Biz Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi'nin oraya gideceğiz' diyor. Arkadaşı S.Ş. de 'Bizim peşimizde dolanma' diye uyarıyor Suat'ı... Ama adam dinlemiyor ve 'Ben de üniversitede hediyelik süs eşyası satacağım ve bugün Türkiye'ye döneceğim' diyor. Gelmesini istemiyorlar ve adamı orada bırakıp dolmuşa binerek UKÜ'ye gidiyorlar. Biraz geziyorlar, bir yere oturuyorlar, fotoğraflar çekiyorlar, oyun havası açıp oynuyorlar. Hatta orada bir yerde 'benim olmazsan kara toprağınsın' yazılı bir taşın önünde de fotoğraf çekiliyor. Cafenin birine oturup bir şeyler içiyorlar. O esnada Suat karşıda beliriyor. Amanda, S.Ş.'ye, 'Bak geliyor' diyor. Suat, hızlı bir şekilde yürüyor. Şeffaf bir poşetin içinde ceket var. Gördükleri ceket... Bıçak ve benzin ceketin içindeymiş. Amanda, 'Ben bunu yollayacağım, sen dur' diyor. O anda S.Ş. de onların arkasından yavaş yavaş gidiyor. Ağaçlı bir yol var. Bir de öldürüldüğü topraklı alan var. Suat, Amanda'yı kuytuya çekmeye, koltuğunun altına almaya çalışıyormuş. S.Ş. de peşlerini bırakmamış. Amanda, 'Ben seni istemiyorum, peşimde ne dolanıyorsun, seninle olamayacağım, artık git' demiş. Eli omzunda kavramış şekilde giderken hiç fark etmeden, göğsüne saplayıvermiş bıçağı... O anda Amanda kurtuluyor, S.Ş. koşturuyor. Hem Amanda hem S.Ş. yardım çığlıkları atıyorlar. Sonra çok hızlı bir şekilde arkadan sırtına vurmaya devam etmiş ve Amanda yere düşmüş. S.Ş. müdahale etmek istemiş, S.Ş'nin peşine düşmüş. S.Ş. de yerden bulduğu demiri alıp adamın göğsüne atmış, adamı durdurmuş. Kütüphaneye koşarak yardım istemiş. Suat, tekrar kardeşimin başına gelmiş. O esnada bilinci açıkmış. Benzin şişesini dökerken Amanda elleriyle yüzünü kapatıyormuş. Daha ölmemiş. O esnada öğrenciler de çıkıp müdahale etmeye çalışıyor. Çoğunluğu video çekiyor. Bir polis olay yerine gelmiş. İşte o anda benzini tutuşturmuş... Kardeşim eliyle alevlerden kurtulmaya çalışmış ama nafile... Bu adam, yaktıktan sonra bıçaklamaya devam etmiş. Öğrenciler adama saldırınca elinde bıçakla kaçmaya başlamış. O anda öğrenciler Amanda'nın üzerine kapanıp ateşi söndürmüşler... Amanda yakıldıktan sonra zaten bilinci kapanıyor. 39 bıçak yarası olduğunu öğrendik. Bunun 12 tanesinin öldürücü kesik olduğu söylendi. Detaylı otopsi raporu elimize ulaşmadığı için emin değiliz. İkinci derecede de yanık vardı."

"NE NAMUSU! NE ALDATMASI! BÖYLE ÖLDÜRMEK NEREDE VAR!"

Yengesi Burcu Pehlivan, Suat'ın cinayet sebebiyle ilgili Amanda'nın kendisini aldattığı yönünde iddialarda bulunduğunu söylüyor. Öfkeli... "Milyoncudan bıçağı almış, her şeyi tasarlamış, soğukkanlılıkla da anlatıyormuş. 'Beni S.Ş. azmettirdi' diyormuş. S.Ş. öyle bir şey demedi. Amanda'nın aldatma gibi bir durumu da yoktu. Namus için diyormuş. Namus için değil! Amanda aldatmaz. Sırf cinayetten daha az ceza almak için böyle şeyler uyduruyor. Böyle öldürmek nerede var?"

HAYATI ZORDU, ÖLÜMÜ DE ZOR OLDU...

İzmir'e getirilen cenazenin tanınamayacak durumda olduğunu söylüyor yenge Pehlivan... Cenazeyi havaalanından morga getirdiklerini, morgda bir gece kaldığını ve evlerinin önünden kalktığını anlatıyor... "Cenaze çok kalabalıktı... Biz hayatımız boyunca çok cenaze gördük ama bu kadar acılı, feryatlı bir cenaze olmadı. Altındağ inledi. Böyle bir acı olamaz. Helalliğini zor aldırdık. Çok kalabalık ve çok büyük feryat oldu o anda" diyen yenge Burcu Pehlivan, Amanda'yı son kez acı çeken, kasılmış bir yüz ifadesi ile gördüğünü, gözlerinin yarı açık olduğunu, ellerinin de kilitlenmiş durumda bulunduğunu zorlukla anlatıyor ve ekliyor: "Hayatı zordu, ölümü de zor oldu…"

Abi Pehlivan, Amanda'nın yaşı küçük kızının yaşananlar karşısında perişan durumda olduğunu da ekleyerek şöyle konuşuyor: "Annesi Kıbrıs'a giderken o anda bir yerdeymiş, uğurlamaya yetişememiş... 'Annemi öpemedim, sarılamadım' diye çok ağladı. Tanınmayacak halde olduğu için göstermedik. Yıkama esnasında da gösteremedik. Kefenlettik, sadece annesinin gözlerini gördü. Sarılmak istedi ama dini nedenlerle dokundurtmadık. Mezarlığa gitmek istedi. 'Ne olursunuz gömmeyin, önce anneme sarılayım' dedi. Tabutun üzerine yattı, annesiyle o şekilde vedalaştı."

"ANNEM ÖLDÜ VE BEN NE HİSSETTİĞİMİ BİLMİYORUM"

O esnada eve Amanda'nın kızı geliyor... Kendimi tanıtıp ne amaçla orada olduğumu anlatıyorum. Konuşmak zorunda olmadığını, kendini nasıl iyi hissedecekse öyle davranmasını, eğer rahatsızlık duyduysa hemen evden ayrılabileceğimi söylüyorum. 'Gitme' diyor. 'Bilinsin, görülsün. Annemi öldüren bu adam hak ettiği cezayı görsün.'

"Konuşacağım. Annem öldürüldü ve ben ne hissettiğimi bilmiyorum" ifadeleri evde bulunan herkesi susturuyor. Amanda'nın kızı, bir nefeste anlatıyor...

"Ben bu adamın böyle birisi olduğunu bilmiyordum. Annemin yalnız kalmasını istemiyordum. 'Evlen' dedim. Bir iki ay çok iyiydik. Sonra kavgalar başladı. Anneme bağırmaları oldu. Bana da bir kaç kez vurdu. Anneme de bazen vuruyordu. Tokat atıyordu. Çok kavga oluyordu. 3 gün iyi, 10 gün kötü... Çok küfrediyordu. Tehdit ediyordu. 'Seni öldüreceğim, evlat acısı yaşatacağım'dan başka bir şey çıkmadı ağzından. Geçen yaz bu adamdan kaçmak için evimizi değiştirdik. Bizi takip edip buldu. Oradan başka bir eve taşındık, orayı da buldu. Annem tamamen bitirmek istedi. Tüm eşyaları sattı. Durmadan tehdit ediyordu. Annem defalarca numarasını değiştirdi. Mesajlar atıyordu, kendisi arıyordu, sonra da 'Beni arama' diyordu. Pompalı tüfek çalıp eve getirdi. 'Seni evlat acısıyla tanıştıracağım, ya seni ya kızını öldüreceğim' diyordu. Bu tehditten birkaç hafta sonra bana motor çarptı. Ayağım halen alçıda. Tam olarak bilmiyorum ama görenler üzerime süren kişinin çarptıktan sonra ben yere düşünce plaka olmadığını ve gülerek geçip gittiğini söylediler. Üst katımızdakiler görmüş. Gülerek kaçmış. Bir kere beni kuzenimin sünnetinde düğünün ortasında dövdü. Dayım müdahale etti. Karakolluk oldular. Dayım şikayetçi oldu. Darp ve haneye tecavüzden şikayetçi oldular. Uyuşturucu haplar içip evin içinde kendi kendine gülüyordu. Benim odamda içiyordu, gelip gülüyordu. Alkol de içiyordu. Kollarını jiletliyordu. Kadın elbiseleri giyip evde dolaşıyordu."

Tüm bu yaşananlardan kaçmak, kurtulmak, biraz olsun nefes almak mümkün olmadı... Amanda, geride yas içinde bir aile bırakarak ve artık trajik demekten dahi utandığımız bir 'olay'la aramızdan ayrıldı.

(Yarın: Amanda ne zaman unutulur?)

Röportajın ilk bölümünü okumak için>>>

Röportajın ikinci bölümünü okumak için>>>

Röportajın üçüncü bölümünü okumak için>>>

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.