İÇ HABERLER
okuma süresi: 9 dak.

Albay Gürcan: "Barış istiyoruz ancak Rumların talepleri kabul edilemez"

Albay Gürcan: "Barış istiyoruz ancak Rumların talepleri kabul edilemez"

Emekli Albay ve Kıbrıs gazisi Ali İhsan Gürcan, 20 Temmuz Barış Harekâtı'nı ve Kıbrıs'ta yaşanan çözüm sürecini Kıbrıs Postası'na anlattı.

Yayın Tarihi: 21/07/17 09:08
okuma süresi: 9 dak.
Albay Gürcan: "Barış istiyoruz ancak Rumların talepleri kabul edilemez"
A- A A+

Kıbrıs Postası – Cansu Yarışan

Emekli Albay ve Kıbrıs gazisi Ali İhsan Gürcan, 20 Temmuz Barış Harekâtı'nı ve Kıbrıs'ta yaşanan çözüm sürecini Kıbrıs Postası'na anlattı.

Kıbrıs'ta yaşanan müzakere döneminden, ayrıca Mont Pelerin ve CransMontana'da gerçekleştirilen zirvelerden de bahseden Gürcan, adada 2 bölgeli, 2 kesimli, 2 halklı, 2 dilli, kurucu 2 devletli, yerleşiklerin yabancı sayılmadığı ve Türk halkının azınlık statüsünde kabul edilmediği bir barışı desteklediğini ve istediğini dile getirdi.

Gerçek anlamda Kıbrıs adasında bir barış istediğini belirten Gürcan, Rum tarafının sunduğu taleplerin kesinlikle kabul edilecek bir durum olmadığını kaydetti.

Emekli Albay ve Kıbrıs gazisi Ali İhsan Gürcan, 20 Temmuz Barış Harekâtı ve Kıbrıs'ta yaşanan çözüm sürecini anlattı.

1974 yılında gerçekleştirilen harekâtta görev yapan ve çatışmada kulağından yaralanarak gazi olan Albay Gürcan, Kıbrıs'ta 1974'ten günümüze yaşanan olayları bilen, yakından takip eden birisi olduğunu kaydederek, Kıbrıs'ta barışa ve çözüme destek verdiğini söyledi.

GÜRCAN, 20 TEMMUZ HAREKATI'NDA YAŞADIKLARINI ANLATTI

Kıbrıs'ta yaşananlar hakkında bilgi kirliliği olduğunu ve amacının KKTC ve TC halkının tüm gerçekleri bilmesi olduğunu ifade eden Gürcan, 1974 yılında gerçekleştirilen Barış Harekâtı'nda yaşananları şöyle anlattı:

"19 Temmuz'da Eğridir Dağ Komando Okulu'ndan Kayseri Hava İndirme Tugayı'na geldim. Birliğimde hiç kimseyi tanımıyordum onlar beni tanıyordu çünkü onlara eğitim vermiştim. 10 bin kişiye eğitim verdim ancak 100 kişi ile savaşa girdim. Sabah 06.05'te Kıbrıs semalarına Kırnı bölgesine teğmen olarak paraşütle atladım. 06.05'te 17 tane c-47, 6 tane c-130 ve 11 tane c-160 uçağından 100 kişi olarak paraşütle atladık. 145 metre mesafeden denizin üzerinden uçtuk, radarlara yakalanmamak için, Kıbrıs'ı görünce 175 metreye çıktık. Tam doğru atlayabilmek ve doğru yere inmek için lazım olan mesafe 400 metre idi,ancak biz 175 metreden atladık, 10 saniyede yere vurduk. 'Çok güzel pamuk tarlası gibi bir yere atlayacaksınız' dediler atlamadan, ancak atladığımız yer taşlık ve kayalıktı. Atlamadan, bize 'atlayacağımız yerde yılanlar olduğunu' söylemişlerdi onun korkusuyla atladık. 45 derece hava sıcaklığı vardı ancak bölgeyi yaktıkları için 75 dereceye yakın bir sıcaklık hissediyorduk. Böyle bir ortamda 10 kilometre kadar yürüdük. Oraya geldiğimizde bize ateş açıldı, kulağımdan yaralandım. Geldiğimiz bölgede yerleşmeye başladık, bir tabura verilecek bölgenin 3 kat büyüklüğünde bir arazi verdiler bize. Hemen elimizdeki malzemeyle kasatura ve çelik kazma kürekleçukurlar kazdık, sadece başımızı ve göğsümüzü koruyabiliyorduk. Başımızın üzerine şimşekler yağıyordu. Daha sonra bizde düşmana karşı ateş açmaya başladık, düşman şaşırdığı ve beklemediği için çok bocalamıştı ve pek fazla müdahale edemedi. 11.05'te ikinci atlayış grubu geldi. 08.15'te 75 tane helikopterle Bolu Komando Tugayı'ndan 1 tabur, 11.30, 15.30 ve 18.30'da başka bir tabur geldi. 20 Temmuz'da 07.45'te Yavuz Plajı'ndan çıkarma başladı. 06.00'da olacaktı çıkarma ancak 1 saat 45 dakika gecikme yaşandı. Bu arada donanma, atışlarla karşı tarafı dövüyordu, 115 tane jet uçağı o anda her tarafa ateş yağdırıyordu. 05.35'te Girne tarafının deniz dibi taranmış ve temiz olduğu teyit edilmişti. Düşman ise bizi Mağusa tarafından bekliyordu, 96 tane havan orada kuruluydu ve 8 tabur ile düşman Mağusa'dakanalize oldu. En büyük yanlışları bu oldu. Hemen hemen 96 tane tankları ve 8 taburları orada bizi beklerken, biz Girne'den gelince şaşırdılar."

"AMACIMIZ GİRNE'Yİ ALMAKTI, BAŞARIYI ST. HİLARİON'DAN BEKLİYORDUK"

20 Temmuz gecesi bölgenin Amerika'nın Irak'a saldırısı gibi her taraftan yağan kurşunların, uçaksavarların ve mermilerin yayılıp,her tarafta bombalar patladığını ve adada cehennemi bir ateş olduğunu anlatan Gürcan,düşmanın Türk askerinin içine girmek için çok mücadele ettiğini ancak buna, karşı tarafa sürekli ateş ederek izin vermediklerini belirtti ve "Bizim görevimiz,Girne'ye düşmanı sokmamaktı. Biz asıl başarıyı St.Hilarion'danbekliyorduk. Girne'yi almaktı asıl amacımız. O gece St.HilarionKalesi'nde bizim 1. ve 2. komando taburumuz vardı, onların da 31.,32., ve 33. komando taburları vardı, en seçkin birlikleriydi. St.Hilarion'dao gece kan gövdeyi götürdü. Tıpkı Atatürk'ün Conkbayırı gibiydi. Dere gibi aktı kan. Sabah oldu, onlardan sadece 1 telsizcisi kurtuldu ve tüm taburun imha olduğunu açıklayınca savaşın kaderi belli oldu" şeklinde konuştu.

"BİRÇOK KİŞİ ÖLDÜ, BUNLARDAN BİRİ ÜSTEĞMEN BİR DE YÜZBAŞI İDİ…"

Birçok askerin şehit olduğunu söyleyen Gürcan, bir üsteğmen ve yüzbaşının nasıl şehadetini şöyle anlattı:

"St.Hilarion'daki çatışmada üsteğmen arkadaşlarından birisikarnından yara aldı ve aldığı yara nedeniyle bağırsakları dışarıya çıkmasına rağmen yaralandığını kimseye söylemedi vesabaha yakın çatışma biteceği esnada su istedi. İçtiği zaman orada hayatını kaybederek şehit oldu ve o tepeye onun simi verildi. Paraşütleri toplayan Yüzbaşı Sami Akbulut da burnuna isabet eden bir uçaksavar mermisinden dolayı orada şehit oldu"

"RUMLARIN YARISI KADAR OLMAMIZA RAĞMEN BÜYÜK BİR DİRENİŞ GÖSTERDİK"

Mücadelenin ikinci gününde denizden yeni takviyeler gelince savaşın kaderinin belli olduğunu veadada 10 bin Türk ile 7 bin de TMT olmak üzere 17 bin kişi olduğunu ve karşı tarafta da 35 bin Rum olduğunu ifade eden Gürcan,"Rumların yarısı kadar olmamıza rağmen büyük bir direniş gösterdik" dedi.

"BİZ ADANIN YÜZDE 34'ÜNE SAHİP OLDUK, İSTESEYDİK YÜZDE YÜZÜNE DE SAHİP OLABİLİRDİK"

Özellikle mücadelenin 3.günü savaşın tamamen Türklerin lehine döndüğünü kaydeden Gürcan, 28 Temmuz'da ateşkes olduğunu söyledi ve"Başbakan Bülent Ecevit, 13 Ağustos'ta Rumlara 'Gelin barış yapalım'dedi,onlar isekabul etmedi, yaşananlar üzerine 14 Ağustos sabah saatlerinde Ecevit, Dışişleri Bakanı Turan Güneş'e 'Ayşe tatile çıksın dedi' ve ikinci harekât başladı. Bu arada Rumlar çok paniğe kapıldığı için Mağusa tarafında Muratağa, Sandallar, Atlılar, Terazi ve Taşkent'te insanları canlı canlı dozerlerle açtıkları çukurlara gömdüler. 16 günlük bir çocuk, canlı gömüldüğü için kendisinin ciğerinden toprak çıktı. İkinciHarekât, 17 Ağustos'ta bitti. Biz adanın yüzde 34'üne sahip olduk, isteseydik yüzde yüzüne de sahip olabilirdik" şeklinde konuştu.

"BİZ BARIŞ ELİMİZİ UZATIYORUZ"

1974 yılında yaşananların ardından şuanda Kıbrıs'ta yaşanan müzakere döneminden ve Mont Pelerin ve CransMontana'da gerçekleştirilen zirvelerden de bahseden Gürcan, adada 2 bölgeli, 2 kesimli, 2 halklı, 2 dilli, kurucu 2 devletli, yerleşiklerin yabancı sayılmadığı ve Türk halkının azınlık yapılmadığı bir barışı desteklediğini ve istediğini dile getiren Gürcan, "Şuanda barış görüşmeleri yapılıyor. Biz barış elimizi uzatıyoruz. 74'ten bu yana hemen hemen 1 tek mermi atılmadı, barışı bozacak bir şey yapılmadı. Biz adil ve adaletli bir barış istiyoruz. Biz anlaşma istiyoruz, keşke savaşlar olmasaydı. Anlaşma istiyoruz ancak öldürdükleri binlerce insanı ve yaptıklarını unutmadık. BM güvencesi olacak diyorlar ancak BM garantisi olan yerlerde öldürülen insanları da unutmadık. 2 bölgeli, 2 kesimli, 2 halklı, 2 dilli, kurucu 2 devletli, yerleşiklerin yabancı sayılmadığı, bizim azınlık olmadığımız bir barış istiyoruz. Adada 220 bin Türk, 802 bin Rum var diyorlar, ancak o sayı nereden çıktı? Bizim sayımız 220 bin değil; 1 milyon. 1 milyonuz biz…" dedi.

"RUM TALEPLERİ KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL"

Gürcan, gerçek anlamda Kıbrıs adasında bir barış istediğini ancak Rum tarafının sunduğu "Maraş'ı ertesi gün istiyoruz, Güzelyurt'u istiyoruz, size %28.1oranında toprak yeter, bize Karpaz'ı 4 kanton haline getirin, ordu hemen çekilsin, garantiler kalksın, ittifak anlaşmaları yok sayılsın" şeklindeki taleplerinin kesinlikle kabul edilecek bir durum olmadığını da sözlerine ekledi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.