'Emanet İncil', Kutlu Adalı cinayetini hatırlatıyor

KKTC'de 12 yıl önce bir kaçakçılık operasyonunda ele geçirilip önce polisin sonra da adliyenin emanetinde bekletilen bir incilin geçen ay Etnografya Müzesi'ne teslim edilmesini Milliyet, 24 Şubat'ta "Adli emanetten hazine çıktı" başlığı ile sayfalarına taşıdı.
İncil'in Arami dilinde yazılmış Barnabas İncili olduğu bilgisine yer verilen haberde şöyle deniliyor:

"... İncil'in, ilk incelemelerin ardından Arami dilinde yazılan ünlü Barnabas İncili olabileceği ihtimali gündeme geldi. Tespit için laboratuvar ortamı da dahil kapsamlı bir çalışma başlatılırken, Vatikan'ın istediği İncil'in Etnografya Müzesi'nde sergilenmesinin planlandığı açıklandı. Etnografya Müzesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Suç Eşya Emanet Müdürlüğü'nün yazısı üzerine, geçen ay İncil'i teslim aldı.

İncil'in Hazreti İsa'nın konuştuğu Aramice dilinde yazıldığı belirtildi. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Müzeler Dairesi Başkanı Zülküf Yılmaz, Etnografya Müzesi'nde yer alan el yazması İncil'in bulunduğu yerde soruları yanıtladı. Yılmaz, 'İncil'in yaşı ve diliyle ilgili belli bir seviyeye kadar arkadaşlarımız bilgi edinmiş durumdalar ama akademik ve kurumsal uzmanlarca ciddi bir araştırma yapıldıktan sonra daha sağlıklı bir bilgi edinilebilecektir' dedi.

'Barnabas İncili olduğuna yönelik bilgileri biz de basında gördük. İnşallah öyledir' ifadelerini kullanan Yılmaz, İncil'in bilimsel araştırması yapıldıktan ve hukuki boyutu da tamamlandıktan sonra bakım, onarım ve restorasyona tabi tutulacağını, ardından da sergilenebileceğini söyledi."

HABERDEN BİRŞEY ÖĞRENEMİYORUZ!

Mustafa Sayman adlı okurumuz haberi şöyle eleştiriyor: "2000 yılında bir operasyonda ele geçirilen bir İncil'in 12 yıl adli emanette tutulması, geçen ay müzeye emanet edilmesi başlı başına bir haber iken, gazetenin bunun bir 'hazine' olduğu konusuna takılmasını tuhaf karşıladığımı bilmenizi isterim. Üstelik haberin Arami dilinde yazılmış Barnabas İncili olduğu iddiasını neye dayandırıyorsunuz?

Ön çalışmayı kim yapmış, belli değil. Ayrıca, müze müdürünün 'Barnabas İncili olduğuna yönelik bilgileri biz de basında gördük. İnşallah öyledir' demesine rağmen adli emanetten çıkanın 'hazine' olduğunu belirtiyorsunuz. Yani, haberden hiçbir şey öğrenemiyoruz.

Hazine olup olmadığını bilmiyoruz, niye 12 yıl emanette kaldığını bilmiyoruz. Ayrıca, savcılığın hangi yazısı üzerine, niye 12 yıl sonra ve bir ay önce müzeye teslim edildiğini de bilmiyoruz. Bu kadar soru işareti olur mu?"

OMBUDSMAN'IN GÖRÜŞÜ

Okurumuzun eleştirisi yorum gerektirmeyecek kadar açık ve net. İncil'in 'Barnabas İncili' olabileceğine ilişkin iddiayı gündeme getirirken, 12 yıl boyunca emanette tutulmasının ya da 'unutulması'nın öyküsü yazılabilirdi. 'Hazine' vurgusu yerine, yakın tarih hatırlatması yapılsaydı, belki 'Da Vinci şifresi' kadar gizemli bir öykü çıkmayabilir ancak, bir 'derin' cinayetin izleri sürülürdü.
1996 yılı Mart ayında, St. Barnabas Manastırı İkon ve Arkeoloji Müzesi soyulması olayını araştıran Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı, olay gecesi manastıra gelen araç plakalarından, derin çete bağlantılarına ulaşınca öldürülmüştü.
TBMM Susurluk Komisyonu üyesi Fikri Sağlar, Adalı'nın öldürüldüğü 7 Temmuz 1996 günü, Abdullah Çatlı'nın da Kıbrıs'ta olduğunu ve Mehmet Özbay kimliğiyle adaya girdiğini tespit ettiklerini, bu soygunla Susurluk çetesinin ilişkili olabileceğini öne sürmüştü. Adli emanetten çıkan incil haberine editörler de katkıda bulunsa ortaya iyi bir araştırmacı gazetecilik örneği çıkardı. Okurumuzun eleştirisi bu beklentinin ifadesidir.

Derya Sazak - Milliyet