Papa Franciscus Güney Kore'de

Papa Franciscus'un, ziyaretinin üçüncü gününde başkentin en büyük meydanlarından Gwanghwamun'da yönettiği açık hava ayinine, yüz binlerce kişi katıldı.

Mart 2013'te papa seçildikten sonra ilk kez bir Asya ülkesini ziyaret eden Franciscus, 18. ve 19. yüzyılda ülkede Katolik kilisesini kurarken öldürülen Koreliler için de dua etti.

Güney Kore'de Katolik Kilisesi'ni kuran 124 kişi, ülkede Batı etkisine karşı çıkan Joseon Hanedanlığı tarafından Gwanghwamun Meydanı'nda idam edilmişti.

Güney Kore'de yaşayan 5,4 milyon Katolik, nüfusun yüzde 10,4'ünü oluşturuyor.

Beş günlük ziyaret için Güney Kore'de bulunan Papa Franciscus, dün de nisan ayında batan Sewol feribotundan kurtulanlar ve faciada yaşamını yitirenlerin yakınları bir araya gelmişti.

Ülkenin güneyindeki Incheon kentinden turistik Jeju Adası'na giden 6325 ton ağırlığındaki Sewol feribotu, 16 Nisan'da Byungpoong Adası'nın 20 kilometre açığında sahil güvenliğe yardım çağrısı gönderdikten sonra yan yatmış ve hızla soğuk sulara gömülmüştü. 325'i lise öğrencisi 476 kişinin bulunduğu feribottan sadece 174 kişi kurtulmuştu. Halk arasında büyük tepkiye neden olan feribot kazasını "cinayet" olarak niteleyen Devlet Başkanı Park Geun-hye, kazaya ilk müdahalenin yetersiz olduğunu kabul etmiş ve özür dilemişti. Kurbanların ailelerinin, sevdiklerini korumak ve kurtarmak için yeterince çaba göstermemekle suçladığı Başbakan Chung Hong-won da istifa etmişti.

ÇİN HAVA SAHASINI KULLANAN İLK PAPA

Arjantinli Papa Franciscus, Çin hava sahasını kullanmasına izin verilen ilk papa olarak da tarihe geçti.

Vatikan Sözcüsü Federico Lombardi, Papa Franciscus'un Çin üzerinden uçarken ülkenin devlet başkanına kutsama mesajı gönderdiğini ancak mesajın teknik sorunlar nedeniyle ulaştırılamadığını açıkladı.

Papalar, geleneksel olarak uçakla üzerinden geçtikleri ülkelerin liderlerine kutsama mesajları gönderiyor. Papa Franciscus'un Çin Devlet Başkanına gönderdiği mesaj, daha sonra Pekin'deki İtalyan Büyükelçiliği tarafından iletildi.

Papa'ya hava sahasını kullanması için verilen izin, Çin'de Komünist Parti'nin 1949'da iktidara gelmesinden bu yana resmi ilişkileri bulunmayan Vatikan ve Pekin yönetimi arasında önemli bir gelişme olarak kabul ediliyor.