Tacirler Yatırım: "Bir yanımız ekonomi, bir yanımız siyaset"

2015 yılına hızlı ve yoğun bir başlangıç yaptık. FED'in faiz artırımı, Draghi'nin genişleme çabaları, gelişmekte olan ülkelerin sermaye çıkışları ile boğuşması vs gibi gelişmeler gündemimizin olağan başlıkları. Ancak, artık sadece ekonomik riskleri değil, içinde bulunduğumuz siyasi ve politik konjonktürü de göz önünde bulundurarak adım atmamız gereken bir döneme girmiş bulunuyoruz. Dolayısı ile küresel piyasalarda işlem yapan yatırımcıların, bu işin asıl uzmanları olan politikacılar kadar olmasa da, ekonomi ile birlikte büyüyüp gelişen siyaseti de yakından takip ediyor olmaları gerekiyor. Hali hazırda oldukça sıcak olan küresel siyasi gündem de bu noktada bize yol gösteriyor…

?Bu sene içerisinde takip edeceğimiz en önemli politik risklerin başında IŞİD geliyor. IŞİD'in ideolojisinin Orta Doğu ve Kuzey Afrika boyunca yayılmaya başladığını vebu yayılmanın Yemen, Ürdün ve Suudi Arabistan'da yeni birimler oluşturarak ilerlediğini görüyoruz. Bu ideolojinin yayılıyor olması, Türkiye'nin de içinde bulunduğu birçok civar ülkeyi risk altına sokarken, petrol için de yeni bir tartışma konusu oluşturuyor olabilir… Bu nedenden dolayı bu cephedeki gelişmeleri pür dikkat takip etmeye devam ediyor olacağız.

Bu yıl içerisinde yakından takip edeceğimiz bir diğer önemli nokta ise"finansal silahlanma". ABD'nin politik hedeflerine ulaşabilmek için finansal silahlanma yoluna gittiğine son zamanlarda oldukça sık bir şekilde şahit oluyoruz. Sermaye piyasasındaki erişebilirliğini ve elindeki yaptırım gücünü "zorlayıcı" olarak nitelendirilebilecek bir diplomasinin aracı olarak kullandığını söyleyebiliriz. Fakat ABD'nin uyguladığı bu stratejinin müttefikleriyle ve özellikle Avrupa ile olan ilişkilerine zarar verdiğini görüyoruz. ABD'nin kuşandığı bu finansal silahlar, bu yıl içerisinde uluslararası sermaye piyasasında değişiklikler görmemize neden olabilir.

ABD'den sonra yönümüzü Asya'ya çeviriyoruz… Çin'de gözlemlenen yavaşlama ve bu yavaşlamanın diğer ülkelerde yarattığı etki, geçtiğimiz yıl içerisinde de olduğu gibi bu yıl da küresel risklerin başında geliyor. Çin Başbakanı Xi Jinping'in uygulamaya koyduğu "hırslı" ve "idealist" ekonomik reformlar, düşük ve istikrarlı bir ekonomik büyüme gerektiren uygulamalar olarak karşımıza çıkıyor. Burada önemli olan nokta ise Çin'deki bu düşük büyümenin "küresel" etkileri… Çin'in büyümesinde gözlemlenen istikrarlı zayıflama, düşen petrol fiyatlarının Xi Jinping'in uygulamalarını hayata geçirmesine yardımcı olmasının da etkisi ile birlikte, Çin ekonomisine beklentilerden daha az zarar verebilir... Ancak bu durum, dünyanın en büyük emtia ve metal tüketicisi olan Çin'in talebiyle beslenen ekonomiler için oldukça tehlikeli. Bu noktada Brezilya (Çin'in en büyük ticaret ortağı), Avustralya (ekonomisi büyük ölçüde Çin'den gelen demir ve kömür talebinden besleniyor), Endonezya ( ihracatının yaklaşık %65'i emtiadan oluşuyor), ve Tayland (en fazla ihracatı Çin' gerçekleştiriyor) gibi ülkeler için 2015 yılının, 2014 yılında olduğu gibi, biraz zor geçeceğini belirtebiliriz…

Bir diğer önemli politik riskimiz ise Rusya… ABD ve Avrupa'dan gelen yaptırımlar ve tabir-i caizse "çakılan" petrol fiyatları Rusya'yı ciddi anlamda zora soksa da, bütün bu olanlar Başbakan Vladimir Putin'in geri adım atmasına yetmedi. Rusya ekonomisinin beli büküldükçe, Putin'in oyları, kendisinin Batı'ya göğüs germe azmine bağlı olarak artmaya başladı. Kısacası, Putin ABD ve Avrupa'ya karşı direndikçe, kendisine duyulan güven ve bağlılık arttı ve bu da Putin'in daha inatçı bir tavır sergilemesine neden oldu. Buradaki tartışmanın devam etmesi ve başka bölgelere yayılması mevcut riskleri artırabilir. Örneğin Moldovya'nın bu konuda potansiyel risk bölgesi olduğunu belirtebiliriz. Bu noktada Rusya'nın attığı adımları yakından izleyerek, bu adımların küresel finansal sistemde yarattığı etkiler konusunda hazırlıklı olmaya çalışacağız.

Ve geldik Avrupa'ya… Bu yıl içerisinde takip edilecek politik riskler arasında bir numaraya Avrupa'yı yerleştirebiliriz… Avrupa ekonomilerine yönelik endişeler son zamanlarda hep gündemimizde… Ancak mevcut kırılganlıklar ve sorunlar ne kadar derin olursa olsun, bunların hiçbiri Avrupalı liderlerde, bir arada ve koordine bir şekilde çalışmak zorunda olduklarına yönelik bir hissiyat yaratmıyor… Bunun tam tersine, Avrupa Birliği üyeleri arasındaki anlaşmazlıklar gün geçtikçe büyüyor. Bu kriz daha da derinleştiğinde ve bu liderler bir araya gelerek ortak bir çalışma yapmak zorunda olduklarında ise koşullar çok daha zor ve elverişsiz olacak… Avrupa cephesinde bu yıl içerisinde Yunanistan ve İspanya'da gerçekleşecek olan seçimleri yakından izliyor olacağız. Kendi içlerindeki karışıklığın yanı sıra, Rusya ve IŞİD de Avrupa'nın dış kaynaklı güvenlik endişeleri arasında yer alacak…

Kısacası, küresel bazda ekonomik gündemimiz kadar politik – siyasi gündemimizde oldukça yoğun. Ekonomi ve siyasetin ayrılmaz bir bütün olmasından dolayı, özellikle de uluslar arası piyasalarda işlem yapan yatırımcıların mevcut siyasi riskleri de yakından takip ediyor olmaları gerekiyor. FED'in faiz adımlarının, ve gelişmekte olan ülkelerin çırpınışlarının yanı sıra, bu yıl içerisinde Orta Doğu'daki alevlenmeyi, ABD'nin finansal silahlarını nasıl kullandığını, Rusya'nın ısrarcılığını, Çin'in küresel ekonomiyi nasıl besleyemediğini ve Avrupa Birliği üyelerinin atışmalarını da yakından izliyor olacağız.

TACİRLER YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş.