Kasulidis: "Tek arzum Kıbrıs sorununun çözümü"

Alithia gazetesine özel mülakat veren Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, siyasi arzusunun ne olduğu şeklindeki bir soru üzerine, siyasi arzularının yerine gelmesine karşın, gerçek yerine gelmemiş olan tek arzusunun, Kıbrıs sorununun çözümü olduğuna dikkati çekti.

Kasulidis, mülakatında, müzakereler sürecine de değinirken, müzakereler sürecinin, bugüne kadar, iki tarafı ayıran mesafenin azaltılmasına yönelik ilerleme kaydedildiğini, ancak tüm konuların kapatılmasının ise, her iki tarafın, bütün görüntüye sahip olduğu zaman, sürecin sonunda yapılacağını ifade etti.

Kasulidis, şu ana kadar önlerinde bütün bir görüntünün bulunmadığını söyledi.

"İHTİYATLI İYİMSERLİK"

Kıbrıs sorununun çözümüne ne kadar yakın veya ne kadar uzak olunduğu şeklindeki bir soru üzerine Kasulidis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis'in, ihtiyatlı iyimser olunması yönünde kendilerine tavsiyede bulunduğunu, bu değerlendirmesinin, Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı ile bugüne kadar olan müzakerelerin sonuçlarına dayandığını belirtti.

Bugünkü olguların, on yıl önceki ve daha önceki olgularla kıyaslanması durumunda hangilerinin daha yardımcı olduğu veya olmadığı şeklindeki bir soru üzerine Kasulidis, bugünkü olguların, on yıl önceki ve daha önceki yıllarla bire bir kıyaslanmasının mümkün olmadığını, siyasi iradenin, müzakereler zemininde ölçülebilen ve söylenilebilen bir şey olduğunu, şu anda her iki tarafta da siyasi irade konjonktürünün bulunduğunu, bunun daha sonra korunmasının da gerekli olduğunu söyledi.

Çözüm anahtarının Ankara'da olduğu ve Türkiye'nin "meşhur jestlerinin" zamanın gelip gelmediği yönündeki soruya karşılık Kasulidis, 2004'te ve sonrasındaki Türkiye'nin anlatısının, Kıbrıs sorununun en kısa zamanda çözümlenmesini istediği şeklinde olduğunu, Erdoğan'ın ise Türkiye'nin, kendilerinden bir adım ileride olacağını savunduğunu belirtti.

Kasulidis sözlerinin devamında tüm bunların, şimdi pratikte kanıtlanacağını umut ettiğini, Türkiye'nin tutumunun, Kıbrıslı Türklerin müzakere masasında sunduğu tezlerden ortaya çıkacağını da savundu.

Bir başka soru üzerine, zirve anlaşmalarından 2014 Şubat ayındaki ortak açıklamaya kadar gerçek iki kesimli, iki toplumlu federasyona yönelmekte olunduğunu, konfederasyon, iki devlet taksim politikasının terk edildiğini belirten Kasulidis, Akıncı'nın şu ana kadar bu hedef için samimi konuştuğunun görüldüğünü, Eroğlu'nun durumunda bunun geçerli olmadığını ileri sürdü.

AB'nin rolü üzerine Kasulidis, AB'nin rolünün, gerek süreçte gerekse çözümün uygulanmasında önemli olacağını, üzerinde anlaşmaya varılan herhangi bir şeyin, devletin AB kurumları içerisinde işlevsel olması açısından, Avrupa normlarıyla uyumlu olması gerekeceğini söyledi.

Kasulidis, AB kurumlarının, üye ülkelerin meşru düzeninin ve Kıbrıs sorununun çözümünün ürünü olacak meşru düzenin uygulanmasında garantörü teşkil ettiğini ifade etti.

Güven yaratıcı önlemlere yönelik ise Kasulidis, güven yaratıcı önlemlerin şüphesiz, çözümün aranması sürecine yardımcı olduğunu belirtti.

Güney Kıbrıs'ın, İsrail ve Mısır gibi komşu ülkelerle çeşitli alanlardaki işbirliğinin sorulması üzerine Kasulidis, Güney Kıbrıs'ın komşu ülkeleriyle sıkı işbirliğinin artık somut olduğunu, Mısır ve İsrail'e yönelik yüksek düzeydeki ziyaretlerin bu ülkelerle ve Yunanistan ile üçlü işbirliğinin, savunma, güvenlik ve ekonomik işbirliği gibi çeşitli alanlarda üzerinde anlaşmaya varılanların hızlı bir şekilde hayata geçirilmesinin, işbirliği yolunun ne kadar ardına kadar açık olduğuna tanıklık ettiğini ifade etti.