İÇ HABERLER
okuma süresi: 5 dak.

Önce çözüm sonra barış

Önce çözüm sonra barış

<STRONG>Dr. Sibel Siber</STRONG> "ÖNCE ÇÖZÜM SONRA BARIŞ" başlıklı yazısında "Belki bizim çocuklarımız, belki torunlarımız, ileride barışı birlikte gerçekleştirecekler, ama çözümü bizler gerçekleştirmeliyiz. Çocuklarımız için, toplumsal varlığımız için ve yıllardır atalarımızın ve bizlerin verdiği mücadelenin hedefi olan, Rumlarla eşit haklara sahip ,dünyaca tanınan bir devlete kavuşmak için. " diye yazdı. İşte Siber'in yazısı;

Yayın Tarihi: 16/12/09 09:15
okuma süresi: 5 dak.
Önce çözüm sonra barış
A- A A+

Doksanlı yılların başıydı; Türkiye'de yeni açılan bir TV kanalı, halkımızın Kıbrıs sorunu hakkında nabzını yokluyordu.

O dönemde izlenen politika "Çözümsüzlük çözümdür!"politikasıydı. Bu konuda benim de görüşüm sorulmuş ve bu politikayı çok yanlış bulduğumu belirtmiştim.

Mantığıma göre zaten olumsuz bir sözcükle başlayan bir cümle olumlu bir çağrışım yapamazdı. Yani bırakın vermek istediği mesajı, sözcüklerdeki anlam ilişkisi de mantıksızdı.

Yıllarca sürdürülmüş olan herkese küs, içe dönük, bizim bizden başka dostumuz yok düşünceleriyle yürütülen politikayla her geçen gün yalnızlaşıyorduk. Kesinlikle haklı olduğumuz bir mücadeleyi dünyaya anlatmaktan aciz görünüyorduk. Üstelik meydanı da Rum Yunana lobisine bırakmıştık. Her yerde onların sesi duyuluyor, dünya sadece onları dinliyordu.

Ve…yıllar geçti. Halen ülkemde çözümü ısrarla savunuyorum. Ama bir farkla! O dönemde barış ve çözümü eş anlamlı kullanmaktaydım. Kapıların açılmasından bu yana, Rum toplumunu daha yakından gözlemleme olanağı bulduktan sonra, şimdi bu iki sözcüğü eş anlamlı kullanmamaya dikkat ediyorum.

Çünkü bir şeyi farkettim, barış; kağıt üzerinde imzalanacak bir antlaşmadan çok daha ötedir.

Halklar kağıt üzerinde, ancak antlaşma yapabilir, ama barış çok daha yüce bir duygudur; kağıt üzerinde karşılıklı atılacak imzalardan ibaret değildir.

Barışın olabilmesi için önce toplumların birbirini karşılıklı affetmesi, anlaması ve dost olabileceğini hissetmesi, ortak gelecek hayalleri kurabilmesi gerekir.

Kısacası barış ancak gönüllerde yapılabilir.

Şu şekilde örnek verebilirim. Örneğin iki komşu, evlerinin ortak bahçe arazisi için devamlı kavga ediyor. Çok şiddetli kavgalar yaşamışlar, birbirlerine bu yüzden çok kırıcı sözler söylemişler, hatta şiddete de başvurmuşlar. Sonunda, aralarındaki sorunu mahkeme kararıyla halletmişler, yani çözmüşler ama küslükleri hep devam etmiş. Yani anlaşmışlar ama barışmamışlar.

Bu iki komşunun, yıllar içinde çocukları veya torunları barışacaklardır. Geçmişte ailelerinin belki de neler yaşadığını hiç anımsamayacaklardır bile. Hatta nasıl olur da bu kadar uzun süre dargın kaldılar diye şaşacaklardır belki.

Kendi gerçeğimize dönersek, üzülerek gözlemlemekteyim ki Rum toplumunun çoğunluğu, maalesef henüz barışa hazır değil. Bunu günlük olaylardan ve uluslararası alanda aleyhimize yürüttükleri girişimlerden, kampanyalardan kolaylıkla anlayabiliriz.

Biz, Rum toplumunu barışa zorlayamayız. Bu ancak, Rum tarafının misyonu olabilir. Eğitimlerindeki şoven unsurları, kiliselerinin durumunu, 1963-74 arası dönemi gözden geçirmek ve halklarını barışa hazırlamak onların görevidir.

Şimdi çözüme sıcak bakmayanların gülümsediğini ve "Evet, işte biz de yıllardır bunu söylüyoruz zaten!" dediklerini duyar gibiyim.

Ama bu söylediklerim çözüme karşı olanların söyledikleriyle aynı şeyler değil. Rum toplumunun barışa hazır olmaması, bizim çözüme olan gereksinimimizi değiştirmez.

Bizim çözüme ihtiyacımız vardır. Toplumsal çıkarlarımız çözümdedir. Çözümü desteklemek, daha önceleri çok seslendirilen teslimiyetçi politikaları savunmakla eş anlamlı değildir. Hepimizin de gözlemlediği gibi bugün çözüme soğuk bakan Rum tarafıdır. Çünkü onun çözüme, bizim kadar ihtiyacı yoktur.

Halihazırda dünyanın tanıdığı bir devlettir. Dünya ile ticaret yapmaktadır. Ambargolar altında değildir. Sporcuları, futbol takımları , sanatçıları, işadamları, üniversiteleri ile bir dünya devleti olarak kabul görmektedir.

Şimdi bizler bütün motivasyonumuzu çözüme yöneltmeliyiz. Gerçek anlamdaki barış, bana daha uzak görünmektedir. İnancım odur ki, İyi bir çözüme kavuştuktan sonra özlenen barış arkadan gelecektir.

Belki bizim çocuklarımız, belki torunlarımız, ileride barışı birlikte gerçekleştirecekler, ama çözümü bizler gerçekleştirmeliyiz.

Çocuklarımız için, toplumsal varlığımız için ve yıllardır atalarımızın ve bizlerin verdiği mücadelenin hedefi olan, Rumlarla eşit haklara sahip ,dünyaca tanınan bir devlete kavuşmak için.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.