İÇ HABERLER
okuma süresi: 5 dak.

Küllerimi Akdenize Savurun!

Küllerimi  Akdenize Savurun!

<P>Doktor Sibel Siber, "Küllerimi Akdenize Savurun!" başlıklı yazısında İstanbul Tıp fakültesinden mezun olan bir doktorun mecerasını yazdı. Doktor Siber'in, "Anestezi doktoru olarak başlıyor meslek yaşamına. Mesleki başarıyı yakalıyor kısa sürede. Fakat bir zaafı var bu genç ve yakışıklı doktorun. O da güzel kadınlar ve aşık olmak sık sık… Aşık oluyor,boşanıyor, evleniyor. Ardından başka aşklar, boşanmalar, evlilikler ve son aşkım dediği şimdiki eşi Anna." diye yazdığı yazısının tümü şöyle:</P>

Yayın Tarihi: 30/12/09 09:48
okuma süresi: 5 dak.
Küllerimi  Akdenize Savurun!
A- A A+

Onu, 10 yıl önce Şikago'da, eğitim için gittiğim hastahanede tanımıştım. Prof. Dr.Kemal Yön veya son elli yıldır yaşadığı Amerika'daki adıyla Dr.Kem!..

İstanbul Tıp fakültesinden mezun oluyor kırklı yılların sonunda; sınıf arkadaşı olan eşi ile birlikte gemi doktoru yazılıyor. Öyle başlıyor Amerika macerası. Yepyeni bir dünya… Cebinde para yok, lisan yok, ama mücadele var, başarma hırsı var.

Anestezi doktoru olarak başlıyor meslek yaşamına. Mesleki başarıyı yakalıyor kısa sürede. Fakat bir zaafı var bu genç ve yakışıklı doktorun. O da güzel kadınlar ve aşık olmak sık sık… Aşık oluyo boşanıyor, evleniyor. Ardından başka aşklar, boşanmalar, evlilikler ve son aşkım dediği şimdiki eşi Anna.

Polonyalı güzel Anna, Varşova Balesi'nin baş balerini olarak geliyor gösteri için Şikago'ya. O yıllardaki doğu bloku ülkesinden oldukça farklı ışıltılı yaşam cezbediyor ve iltica ediyorlar balet eşiyle birlikte . Yeni bir yaşam kuruyorlar yeni dünyada. Sonra sorunlar… Ve ayrılık.

Anna'nın Dr. Kem ile kesişiyor yolu. "Görür görmez vuruldum!"diye özetliyor Dr. Kem bu buluşmayı.

"Tüm aşık olduğum kadınlarla evlendim ben. " diyor daha sonra gülerek.

Yaptığımız güzel sohbetlerin birinde, "Özledim unutmakta olduğum lisanımı!.." diyor. Eski klasik Türk müziği şarkıları mırıldanıyor sık sık. Bir zamanlar çok iyi bildiği, şimdi tam hatırlayamadığı, Münir Nurettin şarkıları söylüyor, bir taraftan da gözlerinden yaşlar süzülüyor.

" Niye ağlıyorsunuz? "diye sorduğumda,

"Bilmem, unuttuğum şeylere ağlıyorum galiba. Bu güzel şarkılara… Yıllardır konuşmadığım lisanıma… Özlediğim her şeye…" diyor.

"Biliyor musun tek çocuğuydum ailemin." diye ilave ediyor. "Hiçbir akrabam kalmadı artık ülkemde." gözlerini bir noktaya dikiyor, dalıp gidiyor…

Anna , anlamıyor Türkçe sohbetlerimizi ama hiç şikayet etmiyor, gülen gözleriyle hep yanımızda.

Girne'de evleri olduğunu öğreniyoruz yeni tanıştığımızda.

" Her bahar gider, iki üç hafta kalırız. Ben çok sevdim , aşık oldum Girne'ye…Denizinize… Dağlarınıza…" diyor.

Gülüyorum, "Ama siz kolay aşık oluyorsunuz Kemal Abi!" diyorum.

"Yok yok öyle kolay değil, güzele aşık olurum ben." diyor.

Her baharda geldiler Girne'ye. Buralara ait olduğunu hissettirdi hep bize. Doyumsuz sohbetler yaptık, şarkılar söyledik birlikte. Her seferinde gözyaşları süzüldü yanaklarından.

Niye bu kadar duygusallaştığını merak ediyordum.

Çoğu kimsenin gıpta edeceği bir hayat… Mesleğinde profesörlüğe kadar yükselmiş, çok lüks bir yaşam; dünyada parayla sahip olunabilecek neredeyse herşeye sahip olmuş, kendisine devamlı aşkla bakan bir eş, çocuklar…

Ama bir şeyler vardı eksik olan. Kendi köklerinin, kendi dilinin, kültürünün özlemini taşımıştı içinde yıllarca, farkında olmadan.

Bizlerle olan dostluğu, belki de gün ışığına çıkarmıştı kazanırken kaybettiklerinin acısını.

Son geldiğinde artık yakalandığı kanser tüm bedenini sarmıştı. Yürümekte, konuşmakta güçlük çekiyordu. Artık bir daha görüşemiyeceğimizi biliyorduk onu geçen yıl uğurlarken.

Anna aradı geçen ay. Acı haberi verirken , Dr.Kem'in vasiyetini söyledi gözyaşlarıyla.


"Küllerimi Akdenize savurun!" demiş son nefesinde.

Aşık olduğu Girne, ona hep özlem duyduğu yurt sıcaklığını vermişti. Anna ta Şikago'dan küçücük bir kutuda getirdi Dr. Kem'in küllerini ve savurduk Akdenize. Dalgalar kucaklayıp çekti onu maviliğin derinliğine ve belki de götürdü doğduğu şehre, Mersin'e .

Bu sevgi adamı, içinde birktirdiği özlemine kavuşmuştu böylelikle. Gözlerimiz buğulanmış uzaklaşırken, yurt özlemi böyle bir şey işte dedim kendi kendime ve bir kez daha inandım, uzun yaşadığın yer değildir aidiyet duygusunu belirleyen; aidiyet duygusu başka bir şey!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.