TÜRKİYE
okuma süresi: 16 dak.

Baykal'dan Erdoğan'a yanıt

Baykal'dan Erdoğan'a yanıt

<P>Tekel işçilerinin eylemine verdiği destek nedeniyle Başbakan'ın "Konuyu istismar ediyor" diye eleştirdiği CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Yetimin hakkını sana, ciğeri kediye teslim etmeyiz" diye konuştu. Baykal, "Terörde kullanılan, suikastlarda kullanılan C4'ü 4-C yaptılar, ekonomik sosyal haklarını ortadan kaldırarak işçilerin başında patlattılar" dedi.</P>

Yayın Tarihi: 05/01/10 21:19
okuma süresi: 16 dak.
Baykal'dan Erdoğan'a yanıt
A- A A+
Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kürsüye gelişinde grup salonunda bulunan bir grup TEKEL işçisinin, "TEKEL sizinle gurur duyuyor" şeklinde slogan atmaları üzerine Baykal, "Sizlere çok teşekkür ederim. Ama grup toplantıları böyle gösteriler için uygun bir ortam değil. Bunu başka yerlerde değerlendirelim" dedi.

Türkiye'nin 2010 yılında yeni ve taze bir başlangıca ihtiyacı olduğunu ifade eden Baykal, çok geçmeden bu başlangıcın gerçekleştirilmesini umduğunu söyledi.

Baykal, "2009 yılının Ergenekon soruşturması, ekonomik kriz ve Kürt açılımı nedeniyle büyük sıkıntıların yaşandığın bir yıl olduğunu" ileri sürerek, toplumda adalet duygusunun zedelendiğini, işsizliğin, ekonomik daralmanın rekor düzeyi çıktığını ve etnik ayrışmanın yaşandığını savundu.

"Yaşananların Türkiye'yi ciddi şekilde derinden bir depreme maruz bıraktığını ve bu sürecin tehlikeli bir biçimde geliştiğini" ifade eden Baykal, sokak gösterilerinin ve bu gösterilerde güvenlik güçlerine yönelik sergilenen tavrın da Türkiye'yi "nereye gidiyoruz?" sorusuyla karşı karşıya bıraktığını söyledi.

TEKEL işçileri, İstanbul'daki itfaiyeciler, eczacılar gibi çeşitli toplum kesimlerinin kendilerine yönelik haksızlıklar karşısında vermeye başladıkları demokratik tepkinin ise iktidar tarafından her türlü makul anlayışın ötesine bir yaklaşımla karşılandığını ileri süren Baykal, "İktidar aşırı tepki vererek, korkutma, yıldırma, sindirme denemeleri yapıyor. Ama başaramıyor. İnsanları copla ya da yüzlerine gözlerine gaz sıkarak inançlarından haklarından, mahrum bırakmanın mümkün olmadığı bir çağdayız. Ama bunu hala iktidarın anlaması söz konusu değil. Biraz önce Başbakan çıkmış, 'Ana muhalefet lideri TEKEL işçilerine gidiyor' diyor. Elbette gideceğim... TEKEL işçileri 'Yan gelip yatıyorlar. Yan gelip yatanlara para yok, iş de yok' diyor. 'Yetimin hakkını size yedirmem' diyor. Kim diyor? Başbakan diyor. Kime diyor? Kendisi yetim bırakılmış olan TEKEL işçilerine bunu söylüyor. Türkiye'de yetimin hakkının korunmasına ihtiyaç var. Birilerinin yetimin hakkını koruması lazım. Ama koruması gerekenin Başbakan olduğunu hiç birimiz inanmayız" dedi.

"Ciğeri kediye teslim etmeyiz" diyen Baykal, sözlerini "Başbakan yetim hakkını koruyacak değil, yetim hakkını koruyanların 'dur' diyeceği insan. Yani açarsak o defteri önce Başbakan'ın kendisi yetim hakkını yemekten vazgeçsin" şeklinde sürdürdü.

"C4'ü 4-C yaptılar"

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 2001 yılında benzer bir eylemde TEKEL işçilerini ziyaret ettiğini ve onlara, "Sizinle beraber hareket edeceğiz" dediğini anlatan Baykal, gelinen noktanın sorgulanması gerektiğini savundu. Hükümetin yanlış özelleştirme yaptığını kaydeden Baykal, bunun hesabının işçilerden sorulmaya çalışıldığını söyledi.

Baykal, "Terörde kullanılan, suikastlarda kullanılan c4'ü 4-C yaptılar, ekonomik sosyal haklarını ortadan kaldırarak işçilerin başında patlattılar" dedi.

Hükümetin 2010 yılına zamlarla başladığını belirten Baykal, "Her şeye zam yapıldı da doğalgaza zam yapılmadı. Niçin zam yapılmadığını da Enerji Bakanı çok güzel söyledi. Dedi ki 'Baykal, kısa bir süre önce doğalgaza zam geliyor. Onun için Ocakta zam yok, Şubatta yapacağız zammı' dedi. Yani bizim 'doğalgaza zam geliyor' sözümüz vatandaşı bir ay doğalgaz zammından kurtardı. Buna çok memnun oldum ama bu yetmez tabii. Eğer beni tekzip etmek istiyorlarsa şimdi burada diyorum ki Şubatta ve 2010 yılının geriye kalan kısmında büyük doğalgaz zamları geliyor" dedi.

Baykal, zamların nedeninin hükümetin yanlış ekonomi politikaları ve seçim kazanmak uğrunda yaptığı israf olduğunu savunarak, "Bu zamların arkasında har vurup harman savuran AK Parti iktidarının yanlış uygulamaları, yanlış ekonomi politikası, yanlış maliye politikası temel unsur olarak yatmaktadır" diye konuştu.

AK Parti'nin uygulamalarının iç ve dış borçları da iki katının üzerine çıkardığını ileri süren Baykal, ekonomik göstergelere ilişkin rakamlardan örnekler verdi. Baykal, AK Parti'nin Türkiye'nin tarihinin en çok kaynak kullanan iktidarı olduğunu, bunu "ülkeyi borca batırarak, elde avuçta ne varsa satarak, dışarıdan yatırım getirerek, işçinin fonlarını seferber ederek yaptığını", ancak sonuçta gelinen noktanın ise "dünyada işsizlik ve daralma rekoru" olduğunu söyledi.

İlaç satışı tartışmaları

Baykal, eczacılarla ilgili de bir büyük çatışma ortamının tahrik edildiğini savunarak, "Buraya bakınca şunu görüyoruz 10 milyar dolarlık bir pazardır, 15 milyar TL. 10 milyar dolarlık bir ilaç pazarı var, kavga, bunun kavgasıdır" dedi.

Bunun, "AKP iktidarının işbaşına gelmesiyle yaptığı hazırlıkların, adım adım geliştirdiği projenin geldiği son nokta olduğunu" ifade eden Baykal, şunları söyledi: "Sakın ha kimse SGK ile eczacılar karşılıklı gerginleştiler, demesin. Bu o değil. Bu bir proje. Bu 10 milyar doların kavgası. Çok uzun süreden beri bunun hazırlıkları yapıldı. Şirketleri kuruldu, işbirlikleri geliştirildi. Bu, AK Parti'nin kadrolaşma anlayışını devlet bürokrasisi dışına taşıma girişimidir. AK Parti'nin genel müdür, müsteşar tayin eder gibi devlet teşkilatında kadro oluşturma politikasının paralelinde piyasaya, özel sektöre yönelik bir kadrolaşma girişimidir. Olayın ilaç, hastane ayağı vardır. Dikkatle izlenmesi gereken bir tablodur."

Hükümetin ilaç fiyat farkları ve muayene ücretleriyle hastanın cebine el attığını ileri süren Baykal, "SGK ilaç fiyatlarını düşürürken hesap oyunuyla eczacıların kazancına ortak olmuştur. Bu uygulama vatandaşın daha çok ilaç parası vermesi ve yanlış ilaç kullanımının daha da artması sonucunu da ortaya çıkaracaktır. İktidarı bu konuda inatlaşmaktan vazgeçmeye, daha soğukkanlı davranmaya, gözünü 10 milyar dolar bürümüş olanların etkisinden kurtulmaya çağırıyorum" diye konuştu. Baykal, bu konuda siyasi ve hukuki mücadele vereceklerini vurguladı.

Öğretmen atamaları

CHP Genel Başkanı Baykal, hükümetin şubat ayında öğretmen ataması yapılmayacağını ilan ettiğini belirterek, bunun çok yanlış bir iş olduğunu söyledi.

Öğretmenliği yarım zamanlı, sözleşmeli bir iş olmaktan çıkarmak ve kariyer mesleği haline getirmek gerektiğini ifade eden Baykal, "Öğretmenleri, devlet memurluğunu tasfiye etmeye yönelik bir genel politikanın en büyük kurbanı haline getirdiler. 250 bin öğretmen açığı var. Şubat ayında bu tayinler yapılmayacak. Bundan büyük üzüntü duyuyorum" dedi.

"Değiştirilmesi gereken denklem bu"

Geçen hafta yaşanan olayların herkesi "Türkiye, nereye gidiyor?" sorusuyla karşı karşıya bıraktığını belirten Baykal, "Herkesin ortak kanısı artık Türkiye'nin böyle devam edemeyeceğidir. Görülmemiş bir kaos ortamı ortaya çıkmıştır. Ülkenin en önemli kurumları birbirlerine karşı çekişme, çatışma ortamı olarak nitelendirilen bir tablonun parçası olmuşlardır. Ortamı olarak nitelendiren, diyorum, çünkü, ben öyle nitelendirmiyorum. Ama doğal olmayan bir manzara var" diye konuştu.

Ergenekon soruşturması...

Manzaranın "ciddi olduğunu" kaydeden Baykal, şöyle devam etti:

"İstihbarat örgütüne emniyet baskın düzenliyor. Böyle tablolar doğal karşılanamaz. Suikast iddiaları sıradan olaylar... Askerin askere suikast yaptığı iddiaları var, asker sivile suikast yapacak diye iddialar var. Bir Albay komutanına suikast yapacak diye gözaltına alınıyor, adam intihar ediyor, cenazesine önce komutanı gidiyor. Aile perişan, komutan perişan. Ne yapıyoruz, Allah aşkına? Bu manzara karşısında yargıçlar, askerler hedef, telefon dinlemesi çığırından çıkmış. Yargıtay, Danıştay dinleniyor, Ankara, İstanbul başsavcıları dinleniyor. Bu, kabul edilebilir bir tablo değildir. Bütün bunların temelinde bu Ergenekon olayı var. Ergenekon ortaya çıktığı zaman 'siyasi bir dava' demiştim. Her geçen gün bu inancım daha da kökleşiyor."

Ergenekon'un yığınca acıyı yarattığını belirten Baykal, yılbaşında bir yandan tekel işçilerini, bir yandan da Ergenekon'da "ailelerinden, sevdiklerinden haksız yere mahrum bırakılmış insanları düşündüğünü" kaydetti.

Arınç'a suikast iddiaları

Baykal, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, Deniz Yarbay Ali Tatar'ın intiharına değinerek, bunun dikkatle izlenmesi gereken bir konu olduğunu söyledi.

Baykal, daha sonra Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddialarının ortaya çıktığını ifade etti. Baykal, Arınç'ın, muhalefeti suçlayıp, "Siz Türkiye bölünüyor diyorsunuz, bunu söyleyerek, insanları tahrik ediyorsunuz, bak bize suikast yapılıyor. Susun" demeye çalışarak, kendilerini susturmak için suikast haberini şantaj konusu yapmaya çalıştığını savundu.

Deniz Baykal, ortada, ABD üssünden geldiği ifade edilen ihbarların bulunduğunu, bu ihbarlarla 8 askerin gözaltına alındığını, daha sonra serbest bırakıldığını, ancak çalıştığı yerlerde bilgi ve belge aramalarının devam ettiğini anımsattı.

Dili sürçerek, "Kozmik soruşturma, Arınç'ın intiharıyla başlayan bir süreç" diyen Baykal, daha sonra sözlerini, Arınç'a yönelik suikast girişimiyle başlayan bir kozmik soruşturma olarak düzeltti.

Baykal, soruşturmayı yürüten hakimin takip edildiğini düşündüğünü, Emniyet güçlerinin, takip ettiği iddia edilen askeri araçları durduğunu anımsatarak, "Kozmik soruşturmanın içinden, kozmik patatesler çıkıyor" dedi.

"Kurumlar birbiriyle çatışmıyor"

Bu manzaranın, ibret alınması gereken bir manzara olduğunu dile getiren Baykal, herkesin, "Eyvah Türkiye'de kurumlar birbirine giriyor" dediğini ancak kendisinin buna katılmadığını belirtti.

Baykal, kurumların birbiriyle çatışmadığını vurgulayarak, "Hükümet bazı kurumlarla çatışıyor. Yargı kiminle çatışıyor, kiminle kavgası var, kime karşı savaş açmış durumda? Silahlı Kuvvetler kime karşı savaş açmış durumda? Silahlı Kuvvetlerin bir saldırısı, harekatı, mücadelesi söz konusu mu? Silahlı Kuvvetler sinmiş, savunmaya çalışıyor. Kurumlar arası çatışma değil. Çatışma var da, saldırı var. Saldırı da Hükümetin bilgisi ve himayesi altında yapılıyor. Bu manzara, 'Türkiye garip bir hal aldı. Niçin böyle oldu anlayamadık' denilecek bir manzara değil. Türkiye, siyasetin bilinçli kararı, tercihi, planı ve projesiyle adım adım buraya doğru götürülüyor. Herkes bunu söyleyemiyor, kimisi korkuyor, çekiniyor, başıma dert almayayım diyor. O susacak, bu susacak, olur mu? Herkes susarsa da Deniz Baykal susmayacak, söyleyecek. 8 kişinin Arınç'a suikast yapacağı iddiasıyla bir soruşturma başladı, geldiğimiz noktada olay Arınç'a suikast olayı olmaktan çıktı. Geldiğimiz noktada, Silahlı Kuvvetlere karşı bir soruşturmaya dönüştü, bu kurumsal bir dönüşüm değil mi?" dedi.

Cemil Çiçek'e soru

Deniz Baykal, "Hukuk işliyor" denildiğine işaret ederek, "Hukuk işliyorsa, nasıl oluyor da bir soruşturmayla ilgili Başbakan Yardımcısı, soruşturma yapan savcıya, 'vazgeç bu davadan' diyor? Sayın Cemil Çiçek'e soruyorum: Erzincan Savcısı'na, 'Bu işi takip etme' diye telefon açtın mı açmadın mı? Başbakan bize yargıya müdahale etmemizi söylüyor. Senin bakanın müdahale etmiş" dedi.

"Cumhurbaşkanı'na ombudsman lazım"

Baykal, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, "Silahlı Kuvvetlerine karşı asimetrik, dengesiz bir harekat vardır" dediğini anımsatarak, "Bu harekatı kim yapıyor? Kendiliğinden mi, yurt dışından mı? Kim bunu yapan?" diye sordu.

Genelkurmay Başkanı'nın bunu söylediğinde, Silahlı Kuvvetlere karşı harekatın nereden kaynaklandığını, arkasında kimin olduğunu öğrenme ihtiyacı hissettiklerini belirten Baykal, "Asimetrik psikolojik harekatın arkasında Hükümetin kendisi var" iddiasında bulundu.

Türkiye'nin ombudsman aradığını, demokrasilerde ombudsmanın olmadığını dile getiren Baykal, "Cumhurbaşkanı ombudsman. Şimdi Cumhurbaşkanı'na da bir ombudsman lazım" dedi.

CHP Genel Başkanı Baykal, iktidarın Türkiye'yi bu noktaya getirdiğini, bu gidişin ne kadar süreceğini bilemediklerini vurgulayarak, sözlerini, "Türkiye'nin sabrı, anlayışı daha ne kadar bunları işbaşında taşımaya devam eder, göreceğiz. İnşallah belli bir noktada, en geç 1,5 yıl sonra, ama bilinmez belki daha önce bu gidişe bir son vereceğiz. Millet kararını aldı, o kararın gereğini yapacak günü bekliyor" diyerek tamamladı.

Başbakan'ın Baykal'a eleştirileri

Başbakan Erdoğan, partisinin bugünkü grup toplantısında, CHP lideri Baykal'ı hedef almış, Baykal'ın TEKEL işçilerine yaptığı ziyareti sert bir biçimde eleştirmişti. Başbakan'ın açıklamasından bazı bölümler şöyle:

- Yapılan sadece istismardır, TEKEL işçileri üzerinden kışkırtmadır. Burada da bir spekülasyon var. Olayın bizzat içindeyim, yaşamışım. Olay tamamen ideolojiktir. Bir ana muhalefet partisinin genel başkanı kalkıp da Türkiye'de şu anda bir numaralı sendika Türk-İş, oranın önünde toplanan 300-500 tane TEKEL işçi var, onların arasına gidip 'Sizi ben partimin otobüsüne alıp ondan sonra da partime götürebilirim' der mi? Bu hangi nezaket kuralına sığar? Bunun demokratik mücadele içerisinde yeri var mı? Böyle şey olur mu? Partinin damgalı otobüsüyle al 'oraya götüreceğim' de. Güya onunla oy devşirecek.

- Devlet başarıyla yönetilmeli ve tüyü bitmemiş yetimin hakkı yedirtilmemeli. Bir diğeri farklı yerde farklı bir şekilde çalışırken, burada farklı beklentiler içerisine girmek yanlıştır. Onun için hiçbir zaman hak ve hukukun zedelenmesine göz yummadık ama hiç bir zaman da popülizm yapmadık. İşte bakıyorsunuz CHP'nin, MHP'nin milletvekilleri, gidip bu kardeşlerimin arasına karışıyorlar, orada bağırıyorlar, çağırıyorlar, hakaret ediyorlar. Partimizin kapısına geliyorlar.

- Bu, hükümetin tamamen hakka, hukuka bağlı bir şekilde uygulamaya koyduğu bir karardır ve bu kararı kesinlikle uygulayacak. Depolar boş depo, bu depolarda üretim filan yapılmıyor. Tütün işlemesi şu anda bir kaç yerde yapılıyor onlar da bitecek. Bunlar boş depo. Bu boş depolarda 10 bin kişi istihdam ediliyor, yazık değil mi? Tüyü bitmemiş yetimin hakkı ne olacak? Buna rağmen diyorum ki; gelin 4-C'ye alalım. Yine açıkta kalmayın. Burada istihdam edelim ama topluca kıdem ve ihbarlarını da para olarak verelim.

- Sayın Baykal, bir zamanlar SEKA'ya da gitti biliyorsunuz aynı şekilde. SEKA'da da yanına topladı 30-35 milletvekilini ve 'burayı kimse kapayamaz' dedi. Sayın Baykal git SEKA Parkında iyice dinlen de kendine gel. O gezdiğin SEKA da müze oluyor.
cnnturk

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.