İÇ HABERLER
okuma süresi: 16 dak.

Talat:Taviz vermedim, pazarlık yaptım

Talat:Taviz vermedim, pazarlık yaptım

<P>Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaşmasıyla beraber ülke gündemi de giderek yoğunlaşıyor. bu yoğunluk içerisinde şüphesiz en yoğun isimlerin başında Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat geliyor. Cem Kar'ın sunduğu ve Star Kıbrıs Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Davulcu'nun da sorularıyla renk kattığı Özel Gündem programında Cumhurbaşkanı Talat soruları tüm samimiyetiyle yanıtladı.</P>

Yayın Tarihi: 15/02/10 18:37
okuma süresi: 16 dak.
Talat:Taviz vermedim, pazarlık yaptım
A- A A+
"Müzakerelerde ilerleme sağladık"

Rum Yönetimi başkanı Dimitris Hristofyas'ın göreve gelmesi ile beraber 21 Mart 2008 tarihindeki ilk görüşmeden bugüne, tam 67 kez bir araya gelmeleri sonucunda müzakerelerde nerede olunduğu şeklindeki Mehmet Davulcu'dan gelen soruyu yanıtlayan Mehmet Ali Talat, ilerleme kaydedildiğini, ancak sonuca ulaşmak için daha çaba harcamaya ihtiyaç olduğunu söyledi. Talat, " İlerlemelerin kaydedildiğini söyleyebilirim. Öncelikli olarak Kıbrıs Sorunu 6 başlığa ayrıldı. Pek çok başlık üzerinden geçtik. Mülkiyet konusunda henüz bir ilerleme sağlayamadık. Ama o konuda da mülkleri kategorilendirme konusunda bir karara vardık. Bir iki ufak pürüz dışında da o konuda da anlaşma sağladık" dedi.

Kategorilerin neler olduğu sorusunu cevaplayan Mehmet Ali Talat, "Tüzel kişilere ait mallar, gerçek kişilere ait mallar, el değiştirmiş mallar, vakıflara veya kiliselere ait mallar, işyeri ve konut olarak kullanılan mallar ve buna benzer pek çok kategori oluşturduk, bütün malları kapsayacak bir kategorilendirme işlemi yaptık" dedi.

Yönetim ve güç paylaşımı, ekonomi ve Avrupa Birliği konularında da müzakere süreci içerisinde ciddi ilerlemeler kaydedildiğini ifade eden Mehmet Ali Talat, " Bilhassa yönetim ve güç paylaşımı konusunda 4 konuyu ele aldık" dedi. Bu dört konunun ne olduğu sorusuna, "egemenlik, dış ilişkiler, kara suları ve FIR hattı" olarak yanıt veren Mehmet Ali Talat, bu dört başlık içerisinden henüz FIR hattı konusunda anlaşamadıklarını ama yakınlaşma sağlanıldığını belirtti.

"Taviz değil pazarlık marjı"

Müzakere masasındaki çabalarında bazı çevrelerin "taviz verdiği" yönündeki iddiaları hatırlatılarak sorulan soruyu yanıtlayan Mehmet Ali Talat, konuyla ilgili olarak, " Ben taviz verme kelimesini kullanmıyorum. Çünkü taviz vermek hak edilmiş olan bir haktan feragat etmek demektir. Ben önerilerimi yaparken pazarlık marjını da hesaplıyorum. Bu bir müzakere stratejisidir. O nedenle gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, ne ben ne de Sayın Hristofyas iddia edildiği gibi taviz vermemiştir" dedi.
Benzer bir taviz verme iddiasının Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'a da yöneltilmesi hatta EDEK Partisi'nin hükümetten ayrılmasına vardığı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Mehmet Ali Talat, "Esas olay bizim istikrarlı politikamızla Rum tarafını suçlamadan çözümden yana olduğumuzu kanıtlamamızdır. EDEK çözüme karşı olduğu için hükümetten ayrılma yönüne gitti. Bence Sayın Hristofyas'da esnek olmak zorundadır. Biz hiçbir suretle Kıbrıs Türkü'nü zorda bırakacak bir adım atmadık. Hatta bu politikamızla iyi adımlar bile attık, bu nedenle beni suçlayanlar Güney tarafına bakınca göreceklerdir ki aynı suçlamalar Sayın Hristofyas içinde vardır" dedi.

"İngiltere çözüm yanlısı gözüküyor"

Geçtiğimiz Aralık ayında İngiltere'ye bir ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat İngiltere'nin Kıbrıs sorunuyla ilgili tutumunun ne olduğu şeklindeki soruyu yanıtlarken, İngiltere'nin Kıbrıs sorununun ortaya çıkışında sorumluluk sahibi ülke olduğu şeklindeki görüşe kendisinin de katıldığını söyledi. Talat, "İngiltere'nin müzakerelerin devamını sağlamaya yönelik ama zaman zaman da sürece müdahale ederek olumlu ve olumsuz etkiler yaratan bir tavrı vardır" dedi.
Orams konusundaki karar ile ilgili olarak daha önce İngiliz hükümetine müzakere süreci devam ederken müdahalede bulunmayın dediklerini belirten Talat, "İngiliz hükümeti çözümü en çok isteyen taraflardan biri gibi gözüküyor. Bu doğru ya da yanlıştır, o konunun analiz edilmesi gerekir. Ama genel olarak çözümden yana bir tavır sergiliyorlar" dedi. İngiltere'nin Kıbrıs sorununun çözüme kavuşmasıyla beraber üslerini kaybedeceği yönünde bir kuşku yaşayıp yaşamadığı konusundaki görüşlerini belirten Cumhurbaşkanı Talat, "Üsler konusu müzakere masasında hiç konuşulmadı" dedi. Mülkiyet konusunun çözümünün Birleşmiş Milletler parametreleri ile belirlendiğini belirten Cumhurbaşkanı Talat, "Sofi davası devam ederken Rum yönetimi iadeyi reddettiler. Ama iş öyle bir duruma geldi ki Rum Vasilik Yasası sorgulanabilecek duruma geldi. Bunun üzerine Rum yönetimi barışçı çözüm istiyoruz demeye başladı. Çünkü Vasilik Yasası'nın, mahkemede insan haklarına aykırı bulunması söz konusu olabilecekti. Bu nedenle barışçı çözüm talebinde bulundu. Davacı taraf ile yapılan barışçı çözüm bulunması pazarlığında, "Vasilik Yasası"nda düzenleme yapacaklarını da taahhüt ettiler. Çünkü insan hakları mahkemesine aykırı olduğunu onlar da çok iyi biliyorlar. Oysa bizim kurduğumuz Taşınmaz Mal Komisyonu İnsan Hakları Mahkemesi'nce kabul edilmiştir" dedi.

"Fotoğraf çektirmeme mevzusu bir provokasyondur"

Brüksel'deki temasları ve Avrupa Parlamentosu başkanı ile yaptığı görüşmede basının dışarıya çıkarıldığı şeklindeki iddialarla ilgili soruyu yanıtlayan Cumhurbaşkanı, kendisinin böyle bir uygulama görmediğini ileri sürerek KKTC'de bir basın kuruluşunun yaptığı yayının manipulasyonun da ötesinde provokasyon olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Talat, "Biz daha önceki Brüksel ziyaretlerimiz sırasında Avrupa Parlamentosu başkanı ile de görüşme talebinde bulunmuştuk. Ancak, bir türlü her iki tarafa da uyan bir tarih denk getirilemedi. Son ziyaretimde Sayın Buzek ile görüşme fırsatımız oldu. Ben gittiğimde henüz kendisi yoktu, bir toplantıdaydı. O esnada basın mensupları oradaydı. Sonra basın mensupları çıkarıldı. O esnada Sayın Buzek geldi, kendisiyle el sıkıştık. Daha sonra basın mensupları içeri alındı. Tekrardan el sıkışmadık. Ancak basın biz otururken görüntü aldı. Bunu gören Türkiyeli bir basın mensubu, bu olayı bana yapılmış olan bir eksik muamele olarak yansıtmış. Her zaman basın mensupları önünde el sıkışılmaz, mühim olan niyettir. Tüm haber içerisinde o kelimeleri seçtiler, başkasının el sıkıştığı bir resmi yayınladılar. Bu manipülasyondan öteye provokasyonun ta kendisidir. Nedeni de beni küçük düşürmeye, önemsizleştirmeye çalışmaktır. O dönem içerisinde Sayın Başbakan'ın taraftarları kendisinin İngiltere ziyaretini göklere çıkarırken beni de rencide etmeye çalıştılar. Bu hem manipülasyonun bir örneğidir hem de provokasyondur. Halkta infial yaratmaya çalışılan bir harekettir" dedi.

"Kıbrıs sorunu çözülseydi Türk askeri ada'da olmazdı"

Avrupa Parlamentosu'nun kabul ettiği kararla ilgili görüşlerini belirten Cumhurbaşkanı Talat, "Ben kendimde bizzat giderek raporu hazırlayan raportörle konuştum. Çok ciddi bir şekilde tartıştık. Kendisine müzakerelerde konuşulan konuların AP kararına konulmasının bir müdahale olduğunu söyledim. Bir Avrupalı olarak insanların nereden geldiklerine bakılarak geleceklerinin tayin edilmesi kararına karşı çıkmaları gerektiğini söyledim. Türk askerinin keyfi olarak değil Kıbrıs sorunu nedeniyle adada bulunduğunu, sorun çözüldüğü takdirde de zaten kendilerinin gidebileceğini söyledim. Ancak Rum milletvekilleri insanlara yapışıyorlar, biz orada olmayınca meydanı boş buluyorlar ve insanları zorluyorlar" dedi.

"Annan planı kullanılsaydı, çözüm çoktan olmuştu"

Beş yıllık görev süresinin sonuna gelindiği bu zamanla ilgili olarak, Kıbrıs sorununun ilerleyişi ile ilgili yorumlarda bulunan Cumhurbaşkanı Talat, "Annan Planı masada kullanılmış olsaydı, çözüme çoktan ulaşmıştık. Ancak Rum yönetimi işine geldiği zaman Annan Planı'nı kabul ediyor, işine gelmediği zaman da Annan Planı'nı reddediyor" dedi. Eski Rum yönetimi Papadapulos'un sürekli olarak süreci uzatmaya yönelik bir tavır sergilediğini belirten Cumhurbaşkanı Talat, "Konuları iyice çıkmaza soktu. Daha iyi bir çözüm için halkına hayır çağrısı yapmıştı. Ancak Rum halkı 'hani nerede o daha iyi çözüm'diye sormaya başlayınca zor duruma düştü. Ve zaten seçimi de bu yüzden kaybetti" dedi.
Dimitris Hristofyas'ın Papadapulos'a göre daha barışçıl bir tavır sergilediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Talat, "AKEL'in referandumda 'hayır' derken Annan Planını önceden şeytanlaştırmış olması nedeniyle, Hristosyas ile yaptığı müzakerelerde Annan planının zemin olarak kullanılamadığını söyledi.

"Genel sekreter telefonla arayıp teşekkür etti"

Seçim sürecinden önce tüm siyasi partilere ziyaretlerini gerçekleştirmeye başlayan Cumhurbaşkanı Talat, daha ziyaret etmesi gereken pek çok örgüt, kurum ve kişi olduğunu da sözlerine ekledi. Şu zamana kadar gittiği partilerin çoğundan destek alabileceğini sezinlediğini belirten Talat, başta İspanya ve İtalya olmak üzere birkaç dış temas daha gerçekleştireceğini söyledi. Yurt içinde de daha birçok temas yapmayı planladığını ifade eden Talat, o temasları tamamlamadan adaylığı konusunda herhangi bir açıklama yapmak istemediğini belirtti. Önceki gün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon'un kendisini telefonla aradığını belirten Talat, Genel Sekreter'in müzakerelerin devamı konusunda istekli olduğunu ve bu süreç için yapabileceği birşeyler olup olmadığını sorduğunu söyledi. Talat Genel Sekreter'in Kıbrıs ziyareti sırasında kendisine ve eşine gösterdiği ilgi ve sebebiyle teşekkürlerini ilettiğini de belirtti.

Başbakan Eroğlu'nun İngiltere temaslarını da değerlendiren Cumhurbaşkanı Talat, "İngiltere ziyareti isabetli bir ziyarettir. Çünkü oradaki vatandaşlarımızın ihtiyaçları vardır. Ben de ziyaretimi bu nedenle vatandaşlarımızla görüşebilmek için ayarlamıştım" dedi.

Mühim olanın bundan sonrası için uluslararası platformda istikrarlı bir temas ve siyasi politikanın gerçekleştirilmesi olduğunu vurgulayan Talat, Kıbrıs Türkü'nün barışçı yüzünün dünyaya gösterilmesinin önemine işaret etti. Kendisinin Kıbrıs Türkü'nün çözümden yana olan, barışçı yüzünü dünyaya göstermek için çaba harcadığını belirten Cumhurbaşkanı Talat, Başbakan Eroğlu'nun ise daha çok Kıbrıs Türkü'nün dünyaya meydan okuyan, retçi yüzünü gösterdiğini ifade etti.

Türkiye hükümeti ile bugüne kadar olumlu ve uyumlu bir politika izlediğini belirten Cumhurbaşkanı Talat, "Türkiye bizi destekleyen ve tanıyan tek ülkedir. Dolayısıyla Türkiye hükümetiyle uyumlu çalışamazsak Kıbrıslı Türk toplumu olarak yok oluruz" dedi. Türkiye ile ama gönüllü olarak ama mecburi olarak uyumlu çalışılması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Talat, kendisinin bu uyumu gönüllü bir şekilde yürüttüğünün de altını çizdi.

"2010'da çözümden yana umutluyum"

Cumhurbaşkanlığına adaylığını ne zaman açıklayacağı ve seçilmesi durumunda önümüzdeki 5 yıllık görev süresi içerisinde çözüm öngörüyor mu, ikinci 5 yıllık süresi dolduğunda ise yeniden görev talep edip etmeyeceğiyle ilgili sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Talat, "Bana uzun bir zamanı soruyorsunuz. Ama öngörüm 2010 yılı sonuna kadar çözüm olmasıdır. Her şeyin bir sonu vardır. Bu nedenle artık çözüm bir an önce olmalıdır. Artık herkes çok sabırsızlanmaktadır. 2009 yılı sonu için de çözüm olur demiştim, ama olmadı. 2010 yılından umutluyum" dedi. İkinci görev süresinin sonunda yeniden aday olmayı isteyip istemeyeceği konusunda ise, "On yıl oldukça uzun bir süredir. Hiç de az değildir. Şimdiden bir şey söylemek kolay değil ama, herhalde 'yeter' diyeceğim" dedi.

Başbakan Derviş Eroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın Karpaz Bölgesine yaptığı ziyareti eleştirerek, seçim kampanyası olarak nitelendirmesi konusunda ne düşündüğü şeklindeki soruyu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Talat, "Güzelyurt bölgesinde sel oldu ve ayağıma lastik çizmeleri giyip bölgeye gittim. İnsanlarımıza moral vermeye çalıştım. Şu anda Karpaz bölgesinde de bir sıkıntı vardır. Halkımız cumhurbaşkanı gelsin diye davet etti. Ben de görevim gereği gittim. Bunu seçim kampanya sandılar. Ama amaç o değildi" dedi. İşten durdurulan vatandaşlar ile ilgili görüşlerini de belirten Cumhurbaşkanı Talat, "Uzun yıllar orada çalışmış vatandaşların işten çıkarılması durumunda onların hayatlarına devam edeceği bir seçeneğin de sunulması lazımdır" dedi.

"Erdoğan-Ertuğruloğlu görüşmesi KONUSUNDA bir fikrim yoktur"

Başbakan Derviş Eroğlu'nun Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda diğer Cumhurbaşkanlarından ayrı olarak ekonomik konularda da tecrübelerini ön plana çıkaracağı konusundaki ifadelerini yorulması istenen Talat, Cumhurbaşkanı olarak kendisinin de zaman zaman ekonomik konularda hükümete destek verdiğini belirterek, ancak hükümetin de desteği kabul edecek bir hükümet olması gerektiğini söyledi.
Talat, "Başbakan'ın birtakım ekonomik çözümler uygulamakta olduğunu ancak onların da ne kadar yerinde olduğunu tartışılır olduğunu ifade ederek bu konuda fazla yorum yapmak istemediğini söyledi. Talat, "Ancak, yanıltıcı da olmamak gerekir, cumhurbaşkanının temel görevi doğrudan ekonomiye yön vermek değildir" diyerek bu konudaki sözlerini tamamladı.

Başbakan ve UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu'nun Lefkoşa'da cumhurbaşkanı adaylığının açıklandığı gün ve saatlerde, UBP Milletvekili Tahsin Ertuğruloğlu'nun Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayip Erdoğan ile gerçekleştirmiş olduğu görüşme ve yayınlanan fotoğraflarla ilgili olarak kamuoyuna bazı mesajlar verilmek mi istendiği şeklindeki soruyu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Talat, bu konuyla ilgili olarak bir fikir sahibi olmadığını söyledi. Yorum yapacak bir bilgiye de sahip olmadığını ifade eden Talat, ileride fırsat bulabilirse taraf kişilere sormayı düşündüğünü de sözlerine ekledi.

Kıbrıs Türk halkının yarınları için umutların korunması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Talat, "Şu andaki mevcut politikamızı devam ettirmeliyiz. Çünkü bu politika bizi selamete götürecek olan politikadır. Bunca zaman biz bedel ödedik, ama artık çözüm olmazsa bedeli Rum tarafı ödemek zorunda kalacaktır. Bunu bir intikam güttüğüm için söylemiyorum. Ama eğer anlaşma olmazsa bunun bedelini Rum tarafına ödemek zorunda kalacaktır. Bunun için çalışıyoruz" dedi.

starkıbrıs-Haber: Gözde Akben

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.