Denktaş'tan "neden Eroğlu" açıklaması

Sn Basın mensupları, değerli halkımız,

Demokrat Parti olarak bir müddetten beridir Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik olarak yürütmekte olduğumuz çalışmalar, dün akşam itibarı ile halkımızın ve Kıbrıslı Türkler adına geleceğimizin hayırına olacağına inandığımız bir şekilde sonuçlanmıştır. Bu sonuca ulaşırken kişisel ve partisel duygularımız değil, gelinen aşamada ülke çıkarları ön planda tutulmuş ve karar aşamasında detaylı bir çalışma yürütülerek nihai sonuca ulaşılmıştır.

18 Nisan'da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülke içinde yaşanmakta olan kaosun gölgesinde gerçekleşecektir. Seçim meydanı, iç siyasette bir önceki hükümet döneminde başlayan ve halen devam eden ekonomik ve sosyal huzursuzluktan siyasi rant elde etmeye çalışanların arenası haline dönüşmüştür. Oysa bu seçimler iş, aş dağıtma, iç olumsuzlukların hesabını sorma seçimi değil, dış siyasette halen devam etmekte olan Kıbrıs Sorununun çözüm sürecinin nasıl bir zeminde devam ettirileceği, hangi yöntemlerin uygulanması gerektiği yönünde düşüncelerin tartışılacağı bir seçim olmalıdır.

Yaşanmakta olan tüm sıkıntıların ancak bir çözüm ile sona ereceğini öne sürenlerle, iç sorunların giderilmesi erkinin esasen kendimizde olduğunun bilinci içerisinde, bu seçimlerde, iyi yönetmemiş olsak dahi devletimizle birlikte dünya ile bütünleşme hedefini ortaya koyan bir siyasi parti olarak tercihimizi "Devletimiz" yanında almak suretiyle geleceğimize sahip çıkma kararlılığımızı tüm dünyaya ilan etme yolunu tercih ettik.

Bu karar ile birlikte, desteklediğimiz adayın seçimlerden alacağı sonuç, Kıbrıs Türkü'nün dünyaya duyuracağı ses olacaktır. Dünyaya ulaştırılacak bu sesin güçlü bir ses olmasının önemi, Demokrat Parti olarak bizlerin iç siyasi konulardaki şikayetlerinden çok daha önemlidir ve bu nedenle 18 Nisan'a kadar bu doğrultudaki düşüncelerimizi askıya almak kaçınılmaz bir seçenek olarak ortaya çıkmıştır.

Bu düşünce içerisinde halkımıza çağrımız, mevcut hükümetten ve Sn Eroğlu'ndan şikayetlerimiz her ne olursa olsun, bu şikayetlerin çözüm yerinin Cumhurbaşkanlığı seçim sandığı olmadığı bilinci içerisinde hareket etmeleri ve oylarını düne ve bugüne değil, dünyaya cevap olacak şekilde kullanarak Sn Derviş Eroğlu'nun adaylığını desteklemeleridir.

Verilecek her oy, dünümüzü unutmaksızın geleceğimizin kurtulması adına verilecek bir güçtür.18 Nisan, Dünya ile bizi buluşturacaklarını söyleyerek kandıranlara, Dünyanın her söylediğine inanarak bizi yanlışa sürükleyenlere, dünü küçümseyerek, dün kazanılmış haklarımızın ve güvencelerimizin tümünün ortadan kaldırılmasına göz yumanlara güçlü bir cevap vererek haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi duyurma günüdür .

Biz, Demokrat Partililer olarak, iç siyasetteki 20 yıllık mücadelemize rağmen, Kıbrıs Türkü'nün geleceğinin güvence altında ve güçlenerek oluşturulması adına, kararımızı Dr Derviş Eroğlu'ndan yana kullanabilmişsek, her vatandaşımızın kişisel ve bölgesel şikayetlerini bir kenara koyarak, toplumsal haklarımızın korunması adına, gelecekte çocuklarımıza yaşayabilecekleri bir devlet sistemi bırakmak adına oylarını Dr Derviş Eroğlu'na vermelerini önermekteyiz.

Demokrat Partililer olarak bizler, 20 yıllık geçmişimizde UBP hışmına en çok uğrayan kesimlerden bir tanesiyiz. İç siyasette UBP'nin yanlış politika ve yaklaşımlarına şikayetlerimizden vazgeçmiş değiliz. Ancak bu seçimin geleceğimizle ilgili önemininde farkında olarak bu kararı vermiş bulunuyoruz. Ayni şekilde Sn Tahsin Ertuğruloğlu'nu da, gerek kişisel gerekse toplum adına ortaya koyduğu düşünce ve yaklaşımlarını Demokrat Parti'nin ortaya koyduğu bu argümanlar çerçevesinde bir kez daha gözden geçirmeye davet etmekteyiz. Seçimlerden sonra, ülkemizin daha adil yönetilmesine yönelik kavgamız, bıraktığımız yerden devam edecektir. Ancak bu seçim, "intikam zamanı" seçimi değildir.

Demokrat Parti bu kararı verirken, partisel bir tercih değil, dış siyasi yaklaşımlarında olması gerekeni ön planda tutarak bir sonuca ulaşmıştır. Bu doğrultuda Yerel Seçimler bitinceye kadar koalisyon pazarlığı yapmama kararı tercihimizin partisel çıkarlara dayalı bir tercih olmadığının en açık göstergesidir.

18 Nisan'dan sonra seçilecek yeni Cumhurbaşkanı dış politikada görüşmecilik görevini sürdürmeye devam edecektir. Anavatan Türkiye ile müştereken yürütülen bu süreçte BM çerçevesinden çıkmaksızın ancak tarihsel sahiplilik haklarımız yanında uzun bir mücadele sonrasında kazanılmış haklarımıza halel getirmeyen başı dik bir duruş sergilenmesinin takipçisi olacağız. Dünya ile bütünleşmek, Türkiye'nin AB hedefi açısından sorun çıkartmamak düşüncesi korunurken, bugünkünden farklı yaklaşım ve önerilerle masada haklarımızın çok daha iyi korunduğu bir çerçeve toplumsal mutabakat içinde yürütülecektir.

Unutulmamalıdır ki, Sn Derviş Eroğlu'nun elde edeceği DP destekli bir çözüme antlaşması, bu çözüm modelinin halkımızın çok büyük bir çoğunluğu tarafından da benimsenmiş olması anlamını taşıyacak ve bu çözüm yaşayabilir bir çözüm olacaktır. Böylesi bir çözümün uzun sayılmayacak bir zaman dilimi içerisinde masa başında sağlanamaması halinde, görüşmelerin ısrarla devam ettirilmesi, kendi halkımıza ve ilgili tüm kesimlere zaman kaybettirmekten başka birşey değildir. Yeni Cumhurbaşkanımızdan beklentimiz, belirsizlik ortamından Kıbrıs Türkü'nü mümkün olduğunca kısa sürede kurtarması olacaktır.

Parti Meclisimizin Dr Eroğlu'na destek verme kararının arkasında yatan ana unsur bu doğrultudaki yaklaşımımızdır.