İÇ HABERLER
okuma süresi: 5 dak.

Kaçırılan fırsatlar

Kaçırılan fırsatlar

Doktor Sibel Siber Ekonominin Sesi Gazetesi'ne "<STRONG>Kaçırılan fırsatlar" </STRONG>başlıklı yazısında "Toplum yaşamındaki ekonomik durumun, sosyal yaşama etkisi umduğumuzdan çok fazla. Yaşam kalitesinin yüksekliği, bir oranda ekonomik seviyeye ile doğru orantılı" diye yazdı. İşte Siber'in yazısı:<BR>

Yayın Tarihi: 05/04/10 09:08
okuma süresi: 5 dak.
Kaçırılan fırsatlar
A- A A+

Kaçırılan fırsatlar
Küçük kızın birtakım sorunları vardı. İkimiz arasında geçen sohbet sırasında bir ara, sporun faydalarından sözederek spor yapmasını önerdim.

" Tenis mesela…" dedim. Hemen sözümü kesti. "Olmaz!" dedi kararlı bir ifadeyle.

" Ailemin ekonomik durumu uygun değil… Çünkü şu sıralar bazı özel derslerim de var, onlara da para harcıyorlar…"

Ben, henüz 10 yaşındaki bu küçük kızın büyük bir ciddiyetle "ekonomi" sözcüğünü kullanıyor olmasına şaşırmıştım. Artık kesin olan bir şey vardı; ekonomi, günlük konuşma dilimizin bir parçasıydı.

Toplum yaşamındaki ekonomik durumun, sosyal yaşama etkisi umduğumuzdan çok fazla. Yaşam kalitesinin yüksekliği, bir oranda ekonomik seviyeye ile doğru orantılı. Yaşam kalitesinin yüksekliği de kişinin mutluluğunu pozitif yönde etkiliyen en önemli etkenlerden.

Ya uluslararası ilşikilere etkisi? Tarihi süreçte birbirleriyle düşman olan ulusların, ekonomik işbirliği ve karşılıklı ekonomik çıkarlarla dostluğa dönüşen ilişkilerini gözlemlemekteyiz.

Eğer bu işbirliği ve ekonomik çıkarlar toplumların yararına olacaksa, tarihsel kırgınlıkları bir yana bırakmaktan daha doğal ne olabilir? Günümüzde ana hedef, toplum bireylerinin yaşam kalitesini artırmak, onlara mutlu , huzurlu, güvenli yaşam sağlamak olduğuna göre.

Bugün vatanseverlik ülkenizdeki yaşam kalitesini yükseltmek için, kısacası ülkenizin daha iyi seviyelere gelmesi için ne gibi bir vizyonunuz olduğu ile veya bu yönde ne gibi bir çaba veya katkı koyduğunuzla ölçülebilir.

Kısacası ülkenizin gelişmesi için koyduğunuz pozitif katkı oranında vatanseversiniz diyebiliriz. Yoksa hiçbir katkı koymadan, üretmeden, " bayrak, vatan… " gibi milli duyguları okşayan sözleri sık sık kullanarak vatansever olunmuyor günümüzde.

Ülkemiz gerçeğine gelince. Bir arkadaşımının davetlisi yabancı bir işadamıyla deniz kenarında bir restorantta oturmuş sohbet ediyorduk. Adamızı ilk kez ziyaret ediyordu.

Kısa gözleminin ardından oldukça iyi bir ekonomimizin olduğuna kanaat getirmişti. Lüks evleri, arabaları, restorantlarda oturan şık insanları, beş yıldızlı otelleri gösterge olarak kabul etmiş ve ister istemez böyle bir yanılgıya düşmüştü.

Ona gerçeği veya bu görünürdeki zenginliğin kaynağını izah etmek güçtü. Aslında kendisi de çelişkiye düşmüştü.

" Gözlemlediğim kadarıyla sanayiniz yok. Pek fazla turist de göremedim etrafta ama bir şekilde ekonomik yönden kalkınmış görünüyorsunuz, "diyordu.

Halbuki bizim şu andaki ekonomik seviyemizi en iyi izah edebilecek durum son olarak Maliye bakanımızın maaşların geç ödenmesi ile ilgili yaptığı açıklamada yatıyordu.

"Türkiye'den para henüz yatmadığı için maaşlarınızı ödeyemiyoruz!" Bu sözler sosyoekonomik gerçeğimizin ve statükonun özetiydi aslında.

Ülkedeki çözümsüzlük ve bize uygulanan ambargolar, ekonomik gelişmemizin önündeki en büyük engel. Bunu aşmanın yolu ancak çözümden geçer. Çözüm için iki topluma verilebilecek en iyi motivasyon, çözümle birlikte her iki toplumda ekonominin güç kazanacağı gerçeğidir.

Son Annan planı döneminde, Rum toplumunun Annan planını reddetmesi gerçeğinin ardında ekonomik korkuların yattığı bir gerçek. Rum tarafında desenformasyon yapılarak olası bir çözümde, ağır vergiler altında ezilecekleri, gelirlerinin azalacağı ve fakirleşecekleri söylenmişti.

Kendilerinden oldukça fakir Türk toplumunun yükünü çekmek istemiyorlardı. Nitekim o dönemlerde görüştüğümüz barış yanlısı bir Rum aile de önceleri çözüme" evet" diyecekken, sonraları bu gerekçelerle "hayır" tarafında yer almıştı.

Çözümle birlikte, her bir bireyin yaşam kalitesinin yükseleceği gerçeği kavranılırsa, o zaman çözüm yönünde iyi bir ivme kazanılır.

TÜSİAD başkanı Sayın Boyner' in adamızı ziyareti sırasında söylediği gibi çözümsüzlük, Kıbrıs Türk toplumunun birçok fırsatları kaçırmasına neden olmuştur.

Diplomaside, görüşmelerde uygulanan"kazan - kazan" prensibi aslında gerçek anlamına çözümden sonra kavuşacak.

Yeter ki bu gerçek sadece bir takım zümreler tarafından değil , büyük bir çoğunluk tarafından kabul edilsin ve daha fazla fırsatlar kaçırılmadan bir çözüme ulaşılabilsin.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.