Ertuğruloğlu: Bu gidişe dur diyelim

Soğuk savaş döneminin kapanması, ikiz kulelere yapılan saldırılar ve 2008 yılı sonundan itibaren başlayan küresel ekonomik krizle dünyanın oturduğu yeni eksende Kıbrıs'ın garantörlerinden Yunanistan'ın, Avrupa Birliği'nin şamar oğlanı durumuna düştüğünü, İngiltere'nin ise yakın tarihinin en ağır ekonomik bunalımını yaşamakta olduğunu ifade eden Tahsin Ertuğruloğlu, buna karşın Türkiye stratejik konumu yanı sıra, gelişen ekonomisi ile yakın coğrafyamızın parlayan yıldızı olurken, Kıbrıs Türk Halkının ise sadece "Kıbrıs meselesi", "müzakereler", "çözüm ve Avrupa Birliği" konuları içine hapsedildiğini, dünyadaki değişimi görmeyen, vizyon sahibi olmayan politikalarla sağ-sol, yandaş-yoldaş, milliyetçi-hain gibi kamplara bölünerek yönetildiğini vurguladı.

Halkın gelecek endişesi bulunduğunu ve bunun çözümünün dışarıda değil, içte bulunacağını belirten Ertuğruloğlu, çekilen sıkıntıları ambargolara, izolasyona bağlamanın kolaycılık olduğunu, her gün bedeller ödediğimiz çarpık düzenin ülkenin kötü yönetilmesinden kaynaklandığını, bu durumun da önce sisteme, sonra da halkın kendine olan güvenini kaybetmesine neden olduğunu vurguladı.

Ülke olarak, halk olarak tüm kaynaklarımızı heba edenlere "dur" diyecek bir silkinmeye, bunun için de öncelikle kararlılığa gereksinim bulunduğunu ifade eden Tahsin Ertuğruloğlu şöyle devam etti; "Güçsüz, ekonomisi çökmüş, memurunun maaşını dahi ödemeyemeyen bir devletin dıştan itibar görmesini bekleyemeyiz. Masadaki görüşmeci kendisini güçsüz ve dolayısıyla çaresiz hissetmemelidir. Masadaki görüşmecinin başarısı, Cumhurbaşkanı olduğu devletin sahip olduğu güce bağlıdır. Siz istediğiniz kadar 'vatan' deyin,'millet' deyin. Muhatabınız arkanızdaki çökmüş yapıya bakarak, kendisine tabi olacağınız günü bekler."

Cumhurbaşkanı'nın görevinin sadece müzakere yapmak olmadığını, devletinin güçlü olmasını sağlayacak bir vizyona sahip olması, çareler üretici, ikaz edici görev üstlenmesi gerektiğini belirten Tahsin Ertuğruloğlu, doğru düzgün yaşayabilir bir sistemle hanedanlıktan, gerçek Cumhuriyet'e geçişin gerçekleştirileceğini kaydetti.

Çok partili parlamenter sistemin ülkemizde çıkara dönük politikalarla istismar edilerek, eşitlik ve adaletin yerle bir edildiğini, Hükümetlerle Meclis'in görevlerinin içiçe geçtiğini, yeterli, yetenekli insanların sistemin dışına itildiğini, halkın çapsız kasaba politikacılarına mahkum edildiğini belirten Tahsin Ertuğruloğlu, sistemi doğru kurulmuş olan bir Başkanlık rejiminin popülizme ve partizanlığa son vereceğini kaydetti, kendisinin ise makam mevki düşüncesiyle değil, çıkış yollarını tartışmaya açmak, eski düzeni -bir daha geri gelmemek üzere- tarihin derinliklerine göndermek için aday olduğunu vurguladı.

BASIN BÜROSU