Fanatizm
Fanatik olmak. Tarihin her safhasında olduğu gibi günümüzde de fanatiklere yaşamın her alanında rastlamaya devam ediyoruz.
İnternette fanatizmin sözlük anlamınını araştırdım. Wikipedia elektronik ansiklopedisi şöyle tanımlıyor fanatizmi: " Fanatizm, özellikle aşırı bir dinsel, politik amaç için veya bir spor veya başka bir hobi için hissedilen aşırı duygudur".
Fanatik kişi herhangibir şeye karşı aşırı, akıldışı, mantıksız bir bağlılık sergiler. Bu tür birisiyle rasyonal bir tartışmaya girmek lüzumsuz zaman kaybından başka bir sonuç getirmez.
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
Ataol Behramoğlu'nun bu güzel şiiri de bir fanatizm örneği olarak gösterilebilir. Eğer harfi harfine uygulanmaya kalkınırsa! Bu da bir nevi sevgi fanatizmi. Bu anlamda sanırım Leyla ile Mejnun, Şirin ile Ferhat, Kerem ile Aslı da birer fanatik idiler.
Tarih boyunca fanatiklerin davranışlarından insanoğlu etkilenmiştir. Hitler gibi bir fanatiğin "Aryan Irk" tanımına uymadıklarından 6 buçuk milyon insan daha 65 yıl kadar kısa bir zaman önce fırınlarda yakılmış, hunharca katledilmişti.
Din ve politika fanatizminden uzun uzun bahsedip örnekler verebiliriz. Ama bu yazımda daha çok birçok insan için, özellikle erkekler için büyük bir tutku olan futbol fanatizmine değinmek istiyorum.
Liverpool Takımının, ve hatta İngiliz futbolunun en başarılı antrönerlerinden Bill Shankly futbol için şu sözleri söylemişti: " Futbol bir ölüm kalım meselesi değildir. Ondan daha önemlidir". İşte futbol fanatizminin en iyi bir örneği. Futbolu ölüm kalım meselelerinden daha önemli gören aptal bir zihniyet.
Ne acıdır ki futbol fanatizminin ve dolayısıyla holiganizminin aşırı uçlarda olan Türkiye'de "Fanatik" isimli bir futbol gazetesi bulunmaktadır. Sanki fanatizm çok güzel, çok olumlu bir şeymiş gibi.
Ekşi Sözlük'te bir okurun şu ilginç 'fanatizm' tanımlamasına rastladım:
"Evine ekmek, çocuğuna mama götüreceği parayla maça bilet alan aşağılık insan. Maçtan sonra kameralara "çocuğumun, evimin rızkıyla aldım bu bileti, oynamadı şerefsizler Allahın belaları" diye yenilen takımlarına söven sövülesi karaktersizler".
Dönüşüm Konağı isimli web sitesinde Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu'nun "Sporun Sosyolojisi ve Psikolojisi" adlı kitabından ilginç alıntılar var. İ.Ü. Cerahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu takımının maçlarını kaçırmayan taraftarın yaptığı tezahüratın, attığı sloganın ve karşı tarafa yönelik saldırılarının altında yatan kişiliği psikolojik açıdan inceleyerek önemli tespitlerde bulunuyor. Özellikle gençlerin hayatlarında son derece önemli olan futbol maçlarıyla ilgili Balcıoğlu, gözlemlerini şu cümlelerle aktarıyor:
"Takım tutarken uzun boylu düşünüp taşınıp karar verilmez. Bu öyle bir şeydir ki, ömür boyu bağlılığa dönüşür. Bir partiye, bir insana bağlı kalsak, onu desteklesek, sonra o kişi bizi hayal kırıklığına uğratsa, inanç ve güvenimiz sarsılır başka bir partiyi destekleriz. Taraftarlıkta öyle olmuyor, takım yenmese bile, kişi kendisini başka bir takımın kucağına atmıyor."
Kişilerin tuttukları takımda kendi kimliklerini bulduklarını, güvenlerinin arttığını ve geleceğe umudunu taşıdığını ifade eden Balcıoğlu, seyircilerin herşeyden önce psikolojik, sosyolojik yapısının, ekonomik durumu ve eğitim düzeyinin dikkate alınması gerektiğini belirtiyor. Balcıoğlu, taraftarının kişilik özelliğiyle ilgili şunu söylüyor: "Futbolda üstünlük mücadelesi, 'üstün olma' yenme iddiası, yenilmeme azmi, biz-ötekiler ikiliği işin tabiatında vardır. Tuttuğu takımla kimliğini bulma, özdeşleşme, futbol ile doruğa çıkıyor."
Futbolun yıllarca özellikle az gelişmiş ülkelerde halkı pasifleştirme aracı olarak kullanıldığını belirten makale "Futbol olmasaydı ben Portekiz'i yönetemezdim" diyen General Antonio Salazar'ın Portekiz'i 3F (Fiesta, Fado (bir müzik tarzı), Futbol) ile idare ettiğinin söylendiğini belirtiyor.
Tabii futbol fanatizminin ırkçılık, milliyetçilik gibi şeyleri de körükleyip futbol sahalarına taşıdığını gözardı etmemek gerekir. Avrupa'nın Real Madrid, İnter Milan, Lazio gibi bazı ünlü takımlar aşırı sağ, ırkçı taraftarları ile biliniyor. Avrupa'da birçok ülkede özellikle siyah futbolcular sahalarda ırkçı hakaretlere maruz kalıyorlar. Türkiye'de birkaç yıl önce siyah bir İngiliz futbolcuya "yamyam" diyebilen futbol takımı direktörleri bulunmaktadır.
Fanatik taraftarları gerçek taraftarlardan ayırmak gerekir. Birçoklarımız tuttuğumuz futbol takımının yenilmesine üzülürüz. Ama kalkıp da karşı tarafın taraftarlarlarına sopalarla, taşlarla saldırıp öfkemizi belirtmeyiz.
Yaşamın hangi alanında olursa olsun fanatizm çok yıkıcı bir duygudur. Özellikle küçük çocukları olan anne, babalar çocuklarını bu duygudan uzak tutmaya çalışmalıdırlar.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.