BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

KKTC siyasetinde kutuplaşma tehlikesi büyüyor!

Yayın Tarihi: 26/01/24 07:00
okuma süresi: 15 dak.

MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Kutuplaştırma siyaseti sizce nedir?

Kutuplaştırma siyaseti, siyasi bir liderin veya siyasi bir grubun, toplumu belli konularda iki zıt kutba bölmeyi amaçlayan bir stratejiyi ifade eder... Bu strateji genellikle siyasi kazanç elde etmek, destekçi kitlesini artırmak veya rakip grupları zayıflatmak amacıyla kullanılır. Kutuplaştırma siyaseti, toplum içindeki farklı grupları birbirine karşı körükleyerek, uzlaşma yerine çatışma ortamını sürekli besler...

Bu strateji genellikle aşağıdaki unsurları içerir...

Karşıtlıkları Vurgulama: Siyasi aktör, belirli konularda toplumu iki zıt kutba bölmeye çalışır. Örneğin, ekonomik, kültürel, dini veya etnik farklılıkları vurgulayarak, insanları birbirine karşı kışkırtabilir.

Düşman Yaratma: Toplumu tehdit olarak algılanan, bir düşman figürü etrafında birleştirmeye çalışır. Bu düşman genellikle diğer bir siyasi parti, etnik grup, sınıf veya ideoloji olabilir.

Provokatif Dil Kullanma: Kutuplaştırma siyasetinde, siyasi aktör sıkça kışkırtıcı ve ayrıştırıcı dil kullanır. Bu, toplum içinde gerilimi artırarak, kendi destekçi tabanlarını güçlendirmeyi hedefler.

Bilgi Kontrolü: Siyasi aktör, destekçi tabanını güçlendirmek için, bilgi akışını kontrol etmeye çalışır. Gerçekleri manipüle ederek veya seçici bilgi sunarak, toplumun algısını şekillendirmeye çalışır.

Anlayacağınız kutuplaştırma siyaseti her yönden tehlikelidir ve genellikle demokratik süreçleri zayıflatır, toplumsal birliği bozar ve uzlaşma olanaklarını sınırlar. Bu tür bir siyaset, uzun vadeli toplumsal istikrarsızlığa ve çatışmalara yol açar. Olumlu bir toplumsal etkileşim ve demokratik değerler açısından, kutuplaştırıcı siyaset yerine uzlaşma, diyalog ve çeşitli gruplar arasında anlayışı teşvik etmek, daha sürdürülebilir bir yaklaşım şekli olacaktır.

Üzülerek gözlemliyoruz ki KKTC siyasetinde kutuplaşma tehlikesi, her geçen gün daha fazla büyüyor, genişliyor ve derinleşiyor...

Ülke siyasetinde son yaşanan polemikler, tam da bu yöndedir...

Ülkedeki siyasi aktörlerden birinin çıkıp da, toplum içerisindeki bir kesimin, ülkede hâlâ tam anlamıyla eşit haklara sahip olmadığı yönündeki, sürekli tekrar edilen açıklamaları, üzücüdür ve bir o kadar da düşündürücü ve tehlikelidir...

Siyasi üsluplar, siyasi kutuplaşmalara yol açmamalıdır!

Toplumu, kendi içerisinde birbirine düşürmemelidir!

Görünen odur ki KKTC siyasetinde kutuplaşmalar, önümüzdeki süreçlerde, hiç olmadığı kadar uç seviyelere tırmanabilir...

Tehlike sandığımızdan çok daha yakındadır...

Ülke, Türkiye kökenli Kıbrıslılar ile, yerli Kıbrıslı Türkler arasındaki polemiğe dönüştürülmesine, asla müsaade edilmemelidir, buna fırsat verilmemelidir...

KKTC siyasi arenasında, birileri karşı tarafa suç iddiaları ortaya atıyorsa ve karşı taraf da kendisini, taraftarı ile birlikte ülkede hâlâ eşit vatandaş olmadıkları yönünde savunmaya çalışılıyorsa, bunlar ima ediliyorsa ve bu yönde siyasi üsluplar kullanılıyorsa, durum oldukça ciddidir. Toplumsal kutuplaşma sorunlarının hiç olmadığı kadar tehlikeli noktalara gelebileceğini, hiç kimse hafife almamalıdır... 

Kutuplaştırma siyaseti, ülkesel olarak hayati derecede önemli bir konudur ve oldukça da tehlikelidir...

Farklı taraflara çekilmeye, farklı taraflara taşınmaya çalışılan siyasi restleşmeler, beraberinde birçok ciddi toplumsal sorunu da getirebileceği, asla göz ardı edilmemelidir.

Siyasi gerilimlere katalizör rol üstlenenler arttıkça, ortamlar daha da gerilecek ve hedefli tehlike durumları ortaya çıkabilecektir...

KKTC siyasetinde kutuplaşmanın üstesinden gelmenin en önemli yolu, hep birlikte çözüm arayışlarının geliştirilmesidir... Ülkedeki yasal mevzuattaki boşlukları giderecek önerilerin, ortaya konmasıdır, bu yöndeki iradelerin güçlendirilmesidir...

Siyasetçiyseniz, yapmanız gerekenler var...

Ortaya, öneriler koyabilmeniz gibi...

Kişisel kavgalardan, toplumsal ve ülkesel gelişmeye, çözüm önerilerinizle katkı koyabilmeniz gibi...

Hatırlanmalıdır ki sözlerle köprüler kurmak, yıkıcı değil yapıcı olmayı sağlayacaktır...

Öneriler sunmak, sorunlara çözüm aramak kadar değerlidir...

Siyasi diyalog, öneri ve çözüm arayışlarıyla güçlenir, ülkemizde sıklıkla yaşanan, ardı arkası kesilmeyen kişisel kavgalarla değil...

Kişisel eleştiri yapmak yerine çözüm önermek, değişim için önemli bir adımdır...

Çatışma yerine diyalog, suçlama yerine çözüm önerisi sunmak, toplumsal gelişimi destekleyecektir...

Sorunları konuşmak kadar, çözüm yolları da önermek önemlidir...

Hep birlikte çalışmak ve gelişmek istiyorsak, eleştiriden ziyade çözüm önerilerine de odaklanabilmeliyiz...

İnsanlar arasında kopukluklar değil, çözüm odaklı bağlar da kurabilmeliyiz...

Dilimizi, öneri ve çözümle zenginleştirmek, toplumsal iletişimi de güçlendirecektir...

Siyasette kutuplaşmanın üstesinden gelmek için, hep birlikte çözüm arayışlarına artık yönelmeliyiz...

KKTC siyasetinde kutuplaşma tehlikesi her geçen gün daha fazla büyüyor, yaygınlaşıyor ve derinleşiyor...

Siyasette kutuplaşma, toplumdaki bireylerin birlikte yaşama iradesini zayıflatıyor, toplumsal birliği tehdit eden önemli bir soruna dönüşüyor. Ötekileştirerek, bireylerin birbirine düşmanlaştırılması, demokratik süreçleri zorlaştırıyor ve ortak sorunlara çözüm bulma süreçlerini engelliyor...

Bunların çözümü, ülkesel bu yöndeki tehlikeli eğilimleri durdurarak, toplumdaki bireyleri bir araya getirmeye çalışmaktır...

Ülkenin geleceği ve gelecek nesiller düşünülüyorsa, yapılması ve atılması gereken acil adımlar vardır...

Bunlara kısaca bir bakalım...

Eğitim ve Bilinçlendirme: Kutuplaşmanın engellenmesinde ilk adım, toplumun genelinde eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının güçlendirilmesidir. Farklı görüşlere saygı, hoşgörü ve eleştirel düşünce becerileri, eğitim sistemi ve medya aracılığıyla vurgulanmalıdır. Bu şekilde, bireyler kendi düşüncelerini ifade ederken, diğer görüşlere de saygı göstermeyi öğrenirler.

Çeşitli Platformlarda Diyalog ve İletişim: Toplum içindeki farklı görüşlere sahip gruplar arasında diyalog ve iletişim kanallarının açılması büyük önem taşır. Sadece kendi bakış açılarıyla değil, diğer görüşleri anlamaya çalışarak, toplumun ortak paydalarını bulma şansını yükseltir. Medya, sivil toplum kuruluşları ve diğer platformlar, bu diyalogları teşvik etmek adına etkili roller üstlenebilmelidir.

Uzlaşma ve Ortak Çözüm Arayışı: Siyasi aktörler ve liderler, kendi ideolojilerini dayatmak yerine, toplumun genel çıkarları doğrultusunda ortak çözümler bulmaya odaklanmalıdır. Uzlaşma kültürü, demokratik süreçlerin temel taşıdır ve farklı görüşler arasında denge kurularak, toplumun bir arada yaşama iradesini güçlendirir.

Manipülasyon ve Propagandaya Karşı Bilinçlenme: Toplumun kutuplaşmasında sıklıkla rol oynayan, manipülasyon ve propaganda unsurlarına karşı bireylerin bilinçlenmesi sağlanmalıdır. Medya okuryazarlığı ve bilgiye erişimde şeffaflık, toplumun manipülasyona karşı direncini artıracaktır.

Anlayacağınız, KKTC siyasetinde kutuplaşmanın engellenmesi, uzun vadeli bir çaba ve toplumsal işbirliği gerektirir... Eğitim, iletişim, uzlaşma ve bilinçlenme, toplum bireylerin bir araya gelmesi ve ortak bir gelecek inşa etmesi adına etkili araçlardır. Ancak, bu çabaların sadece bireyler değil, aynı zamanda siyasiler ve kurumlar tarafından da desteklenmesi, başarı şansını artıracaktır. Kutuplaşmanın üstesinden gelmek, daha kapsayıcı, adil ve birlikte yaşama iradesine sahip toplumlar inşa etmeye yönelik, bir ön koşul olacaktır...

KKTC siyasetinde kutuplaşma tehlikesi, engellenebilir!

Ülke siyaseti, insanları birleştirmek için bir araç olarak kullanılmalıdır...

Ayrılıklar değil, ortak değerler vurgulanmalıdır...

Ayrıştırıcı değil, birleştirici olunmalıdır...

Her zorlanmada, kutuplaştırma siyasetine gidilmemelidir...

Bir toplumu birbirine düşman eden siyaset, geleceği karartır, umutları yok eder...

Kutuplaştırma siyaseti, toplumun birlik ve beraberliğini zayıflatır, ayrışmayı körükler...

Birbirimize düşman olmak yerine, ortak değerlerde buluşarak daha güçlü bir toplum inşa etmenin yollarını aramalıyız...

Her zaman hatırlanmalıdır ki kutuplaştırma siyaseti, toplumun kalbindeki dayanışma duygusunu sürekli zayıflatır, nefreti körükler...

Siyasetin amacı birliği güçlendirmek olmalıdır... Kutuplaştırma, çatışma ve bölünmeyi sürekli besleyecektir...

Doğru siyaset, insanları birleştirir, kutuplaştırma siyaseti, duvarlar örmeye hep devam eder...

Kutuplaştırma siyaseti, toplumun enerjisini sürekli tüketir...

Dilimize düşen, her kutuplaştırıcı söz, toplumun ruhunu yaralar, umutları söndürür...

Bir toplumu yönetmek, onu birbirine düşman etmek değil, bir araya getirmekle olmalıdır...

Ülke siyasetçileri! Kişisel kavgalarınızı, egolarınızı, narsist kişiliklerinizi bir kenara bırakarak, ülke sorunları için, çözüm önerilerine şimdi daha fazla odaklanmalısınız...

Tartışırken, düşmanlaştırmadan, çözüm odaklı olabilmelisiniz...

Sorunları çözebilmek için suçlamak yerine, çözüm üretmek, her zaman daha etkili olacaktır...

Öneriler, sorunları konuşmaktan, daha etkili bir şekilde çözmek için adım atmaktır...

Siyasi çekişmelerde değil, çözüm önerilerinde birleşmek, toplumu güçlendiren yaklaşımlardır...

İleriye gitmek için suçlamak yerine öneriler sunmak, gerçek siyasetçinin temelidir...

Sorunlara odaklanmak yerine çözümlere odaklananlar, değişimi gerçekleştiren gerçek siyasetçilerdir...

Siyasi arenada öne çıkmak, çözüm önerileriyle fark yaratmaktan geçer...

Eleştiri yapmak yerine çözüm sunanlar, toplumları ileriye taşıyan gerçek siyasetçilerdir...

Çözüm odaklı düşünmek, kişisel siyasi çatışmalardan daha güçlü bir liderlik özelliğidir...

Büyük siyasi liderler, kişisel çatışmalar yerine çözüm yolları sunarak, tarih yazmışlardır...

Ülke siyaseti, çok eskiden kalma klasik suçlayıcı ve kutuplaştırıcı kısır siyaset döngüsünden uzaklaşıp, çözüm önerileri sunabilen, modern ve ilerici çağdaş siyaset anlayışına, evrimleşmelidir artık...

Bu ülkenin çok ciddi sorunları vardır ve ülkenin çok ciddi siyasetçilerine, yöneticilerine ihtiyacı vardır...

Ülkenin karşı karşıya olduğu ciddi sorunlar, ülke siyasetçisine büyük sorumluluklar yüklemektedir... Ekonomik zorluklar, sosyal eşitsizlikler, sağlık sistemine yönelik sıkıntılar ve daha birçok konu, acil çözüm bekleyen meseleler arasında yer almaktadır. Bu noktada, ülke siyasetçilerine düşen görev, etkili politikalar geliştirerek, sürdürülebilir çözümler üretmek ve bu sorunların üstesinden gelmektir.

Ülke siyasetçileri, hesap verebilir, vatandaşların günlük yaşamını iyileştirecek ve toplumsal huzuru sağlayacak politikalara odaklanmalıdır artık... Ülkedeki adalet sisteminin güçlendirilmesi, eğitimde kalite ve erişim sorunlarının çözülmesi, sağlık hizmetlerinin etkin bir şekilde sunulması gibi konular, ülke siyasetçilerinin öncelik vermesi gereken alanları olmalıdır...

Ülke siyasetçisinin, önünde duran bu zorlukları aşmak için, etkili liderlik sergileme ve kararlılıkla hareket etme zamanının geldiğini bilmelidir artık... Toplumun beklentilerini anlamak, çeşitli kesimleri kucaklamak ve adil, sürdürülebilir politikalar geliştirmek, ülkenin kalkınması ve vatandaşların refahını artırması açısından, hayati öneme sahiptir.

Ülke siyasetçisinden beklenen, sadece kısa vadeli çözümler sunmak değil, aynı zamanda uzun vadeli vizyon ve sürdürülebilir stratejiler de geliştirebilmektir. Ayrıca, tüm kesimleri kucaklayan bir yönetim anlayışı ile, birlik ve dayanışma duygularını güçlendiren yaklaşımlar da sergilenmelidir...

Ülke ancak bu şekilde sorunların üstesinden gelebilir ve daha adil, güçlü, sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerler...

Bilinmelidir ve hatırlanmalıdır ki bir ülkenin sorunları, ona liderlik eden siyasetçilerin yetersizliğinden değil, çözüm bulmaya kararlı olmayanların, varlığından kaynaklanır... Ciddi sorunlar, cesur ve vizyon sahibi liderlerin kararlılığıyla aşılabileceği hep hatırlanmalıdır...

KKTC gibi bir ülkenin derin sorunları, ona karşı derin bir sorumluluk gerektirir... İhtiyaç duyulan, sadece koltukları dolduran değil, sorunları çözen vizyoner siyasetçi liderlerin de yetişmesidir...

Ülkenin sorunları ancak, cesur ve vizyon sahibi siyasetçilerle çözülebilir... Gerçek değişim, sorunlara meydan okuyan, sorumluluk alan, adaleti savunan ve çözüm önerileri sunabilen siyasetçi liderlerle mümkündür, kısır  döngü siyasetçilerle değil!

Ülke siyasetçilerinin çoğunluğu, değişimden çok kendi koltuklarına odaklanarak, kısır döngüyü sürdürüyorlar...

Döngüyü kırmak yerine, genellikle ona dahil olmayı tercih ediyorlar...

Kısır döngü tartışmalar, ülkemizdeki siyasi anlayışın favori dansıdır; sürekli dönüp durulur ve asla ileriye gidilmez...

Ülkede yaşanan son gelişmeler de tüm bunların yansımalarıdır ve gerçekliğidir...

Ülke siyasetçileri, sorunların çözümü yerine, sonu gelmez tartışmalarla, sorunların sürdürülmesine odaklanarak, kısır döngüyü daha da pekiştiriyorlar... Kısır döngüyü kendi konfor bölgelerinde, daha da besliyorlar...

Ülke siyasetçileri, değişim ve daha iyi bir yaşam isteyen halka umut satarken, kendi aralarında kısır bir döngüde sıkışıp kalmaya, hep devam ediyorlar...

 Sorunlara çözüm odaklı siyaset, toplumun geleceğini inşa etmenin en temel anahtarıdır. Problemleri tanımak, sorunları sadece konuşmak yetmez, etkili çözümler de üretmek gereklidir...

Sorunlara çözüm sunmayan siyaset, sadece koltuklar arasında geçiş yapmaktan öteye geçmez!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.