Sendikalar da bir alem…

Yayın Tarihi: 28/09/18 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Sendikalar da bir alem…

Şu anda ortalık yangın yeri ya…

Doğal olarak ağlamayan da yok!

Öncelikle hükümet ortakları…

En çok da Başbakan konuşuyor sürekli olarak!

Sanki de mesele sadece kendi meselesiymiş gibi…

Adı üstünde bu hükümet koalisyon hükümetidir, tek bir parti yok iktidarda!

Tufan hoca yırtınıp duruyor, daha çok çalışıp üretmeliyiz diye…

Haksız da değil!

Peki ya diğer hükümet ortakları nerede?

Mesele onların meselesi değil mi yoksa…

Ya da sin da kal taktiği mi güdüyorlar!

Sonuçta ağlamakla hiçbir şey düzelmiyor…

Çünkü hala tünelin ucunda ışık yok!

Başbakan bunu söylüyor da tünelin ucunu açmak için ne yapıyor?

Bu konuda çok bir şansı yok…

Madem ki bundan böyle döviz yükseldikçe hayat pahalılığı da doğru oranda yükselecek elden ne gelir ki!

Dua etmekten başka…

…

Memleket tarihinde belki de ilk kez böyle bir krizin içine girdi…

İthal kriz diyenlere de kızmıyorum çünkü Türkçe anlamı böyle!

Elde avuçta bir şey yok, her zaman olduğu gibi yine Türkiye'nin avucuna bakıyoruz…

Keseyi açarsa ne ala!

Peki açmazsa ne olacak?

Sosyal patlamalar bir yana göç dalgası her geçen gün daha da artacak…

Kaçan kurtulur mu bilinmez ama!

En azından bir umut kapısı işte…

Bir de kaçma şansı hiç olmayanlar var!

Asıl krizden etkilenenler…

Ama o kadar sessizler ki insan bu sessizlikten korkuyor!

Fırtına öncesi sessizlik mi diye…

Allah korusun diye geçiriyoruz içimizden!

…

Bu kadar ciddi bir sıkıntı yaşanırken sendikalar ve halk sokağa dökülmeli mi?

Bu konuda sendikalardan cılız sesler yükselmeye başladı yine…

Bana bu doğru olmaz!

Sendikalar sokaklar çıkıp ortalığı toz duman etseler ardından hemen kriz çözülecek mi?

Ya da ortalık güllük gülistanlık mı olacak dersiniz…

Yok öyle bir şey işte!

En fazla bu hükümet istifa edecek…

Yerine yenisi gelecek!

Kim bilir belki de erken genel bir seçim havasına gireceğiz ansızın…

Peki sonuç ne olacak?

Bize göre çok bir şey olmaz…

Onun içindir bize göre süreç sokağa dökülmekten daha ziyade öncelikle toplumsal barışı sağlamaktır!

Sendikalarıyla, hükümeti ve muhalefeti ile vatandaşı ile…

…

Bu arada sendikalara da biraz sitem etmek gerek bu sıralar…

Aslında ülkede tam bir sendikal tiyatro yaşanıyor!

Herkes bir telden çalıyor…

Yine kendisi oynuyor!

Grev yapacaklarmış…

Hem eylem!

Hükümeti istifaya davet edecekler…

Diyelim ki bunda başarılı da oldular!

Yeni hükümet gökten zembille mi inecek sanıyorlar…

Ya da ellerinde birer sihirli değnek mi olacak!

Ya da Ankara musluğu sonu kadar mı açacak…

Geçin bunları lütfen!

…

Bu ülkede sendikal hareket artık tartışılmalıdır…

Baksanıza en büyük krizin yaşandığı bir dönemde bile bir bütün olmayı beceremiyorlar!

Ses var ama görüntü yok…

Maksat eleştiri olsun!

Vatandaşın gözüne şirin gözüksünler…

Birlik beraberlik kuramazlar çünkü birçoğu siyasete göbekten bağlılar!

Burada halkın çıkarları ve hakları filan önemli değil…

Önemli olan destek verdikleri siyasilerin kırılmaması, gücenmemesi!

Oysa hepsi de bir kesimin sözcüleri…

Hepsinin az ya da çok üyesi var!

Bunun için verilecek mücadele bireysel olamaz…

Toplumun tüm kesimlerini kucaklayamadıkları müddetçe oynadıkları sadece birer tiyatro oyunudur!

Kimse kimseyi kandırmasın artık lütfen artık…

Polis ne istedi de yaptınız!

Asayiş artık berkemal değil ya…

Doğal olarak suçlarda ciddi bir artış var!

Garip olan ise şu;

Artık bazı vekil arkadaşlar bile sokaktaki güvenlikten şikayetçi olmaya başladılar…

Elbette onlar da adı üstünde halkın vekilidirler ama, konuya resmi olarak değil de sadece sosyal medyadan eleştiri yapmak doğrusu epey garip kaçıyor

Daha da önemlisi;

Memleketi yönetenler polis teşkilatının daha fazla güçlenmesi için ne yaptı?

Bu konuda elle tutulur bir şey var mı?

Meclis hala kapalı olduğuna göre tabi ki yok!

Onun için sosyal medyada ortaya atılan da orada kalır ve unutulur gider…

Siz bunun için bir önlem almazsanız ve sadece eleştiri ile geçiştirmeye başlarsanız teşkilata sadece zarar verirsiniz!

Tamam teşkilatın içinde hala çürük elmalar var ama…

Biraz daha gecikir ve yeterli istihdam ve eksiklikleri gidermezsiniz bu günleri bile arayabiliriz!

Onun için ağlamak yeterli değil…

Çözmek gerek!

Bu arada bir dip not;

Artık bazı polis memurları bile krizden öyle nasiplendiler ki…

Birkaç yıl ödeneksiz izne çıkıp gidip yurt dışında çalışarak borçlarını kapatmayı düyünenlerin sayısı hızla artıyor!

Garanti belgesi niye istersiniz ki?

Yaşanan krizden kurtulmayı acil bir çözümde arayanlar var…

Geçenlerde de yazdık denize düşenin yılana sarılacağı bir ruh hali bu!

Hele de garantörlük konusu daha fazla tartışılır oldu…

Garantiler kalksın!

Hemen şimdi çözüm gelsin…

Sonra cepler Euro dolsun öyle mi?

Ya sonrası!

Allah'a emanet mi?

Bir düşünsenize;

Evinize bir mal aldığınızda öncelikle ne sorarsınız?

Garanti belgesini olduğunu ve kaç yıl kapsadığını!

Sonuçta o kadar para veriyorsunuz bu en doğal hakkınızdır…

Çözüm olayına biraz da böyle bakmak gerek!

Sonradan ah vah etmemek için…

Tavuk eti niye kaçırılmıyor!

Tavuk eti ithali daha bir süre tartışılacağa benziyor…

Ama bir gerçek var ki bizim asıl sorunumuz tavuk eti değil kırmızı et!

Baksanıza daha dün yine 1644 kilo kaçak et ele geçirildi…

Demek ki arz talep meselesi bu!

Vatandaş tavuktan daha ziyade evine kırmızı et istiyor…

Bunu fırsat bilenler ise kaçak yollara başvuruyor!

Hem hani yeteri kadar üretmiyoruz diye şikayet ediyoruz ya…

Peki ülkede üretilenlere niye takoz koyuyoruz ki!

Aşı niye tükenir ki?

"Aşıların ne kadar pahalı olduğu hepimizin malumu. Devlet, zorunlu aşılar için ücret almıyor. Allah razı olsun.

Bu sabah, aşı için Tren Yolu Polikliniği'ne gittik. Sıra numarası aldık, bir saatten fazla bekledik. Doğaldır, kalabalık. Ama doktorun muayenehanesine girdiğimizde "aşıların ellerinden tükendiğini, dün son pnömokok aşısını yaptığını ve bu aşıyla birlikte 3 aşının daha şu an devletin elinde bulunmadığını" öğrendik!

1- Aşıların devletin elinden "tükenmesi" nasıl olur? Bunun mantıklı bir açıklaması var mıdır? Sağlık Bakanlığı aşıları sayamayacak ve bu aşıları zamanında tedarik edemeyecek kadar aciz midir?

2- Madem bu aşı şu an yok, onca insanı o kadar saat bekletmenin mantıklı bir açıklaması var mıdır? Elinde aşı yoksa yaz bir not, aşılar tükendi diye belirt, insanları da bekletme, boş yere perişan etme.

Her konuda sınıfta kaldığımız gibi, sağlıkta da sınıfta kaldık, yine!.."

(Gözde ERMETAL)

Depresyondayız…

"Okulda silahlı veli,
Sokakta kadınlara saldıran alkollü sapık,
Yolda insanların kafasına vurup soymaya kalkan maskeli hırsızlar,
Sahillerde cesetler,
Hasta bir çocuğa toplanacak yardıma göz diken şerefsiz yakınları.
Ülke yönetiyormuş gibi yapıp, gidip TC de iskemleye ilişen ve el etek öpen basiretsiz yöneticiler....
Yok arkadaş, bu kadarını ne midem ne aklım ne de vicdanım kaldırmıyor.
Sinirler desen tamiri mümkün değil.
Sıkı bir depresyona girip, içime kapanasım var.!

(Ayşegül Özmen GARABLİ)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları