"Protokol tamam muhatap yok!"

Yayın Tarihi: 25/12/18 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

"Protokol tamam muhatap yok!"

Oysa Aralık ayının sonuna kadar imzalanması gerekirdi…

İmzalanıp yürürlüğe girmesi!

2019-2022 yılları arasında iki ülke arasındaki mali tabloyu ortaya koyacak olan protokol maalesef imzalanamadı…

Bunun da adını Türkiye'deki yeni sisteme bağladılar!

Sistem yoksa protokol da yok…

Protokol olmayınca para akışı hiç yok!

Türkiye ile KKTC arasında bu tür bir ilişki ilk kez yaşanıyor…

Ama bu kez en fazla da Kıbrıs Türkünün canı yanacak gibi görülüyor!

Zaten ciddi oranda eksik bir bütçe ile giriyoruz yeni yıla…

Buna bir de mali ilişkilerin tıkanması ile 2019 yılı gerçekten de kaos yılı olmaya aday!

Bunun da anlamı ekonomi iyice dip yapacak demektir…

…

Dün protokol konusunda topun bizim hükümeti kucağında olduğunu yazmıştık…

İyi ki de yazmışız!

Hükümet kaynaklarından da bu konuda ses geldi…

4'lü koalisyon hükümeti 3 yıllık protokol üzerinde çalışmışlar ve ortaya bir tablo çıkmış!

Ama diyorlar ki;

"Muhatabımız yok…"

Muhatap derken de tabi ki Ankara'yı kastediyorlar!

Öncelikle bu konuda bir çalışma yapmaları ve ülke şartlarına göre bir doküman çıkarmaları gayet iyi de…

Ama işte şu muhatap bulamama konusu tam bir muamma!

Ne demek muhatap yok…

Karşıda KKTC'yi dünyada tek tanıyan koskocaman bir Türkiye Cumhuriyeti var!

Yeni sistem neyse ne…

Buranın da kendine göre ekonomik bir planlaması var ve bu da Türkiye'nin mali destekleriyle ancak hayat buluyor!

…

Yani bu konuda aklımıza kötü şeyler getirmek istemesek de buradaki bir makamın orada bir muhatabının olmaması, hele de bunun uzun bir süredir boşta kalması, muhatap kısa sürede ortaya çıkmadığı sürece kafalarda başka soru işaretleri yaratmaktan başka bir işe yaramaz!

Baksanıza bizim muhalefet sürekli olarak iktidarı bu konuda vurmaya çalışıyor…

Kimi tembellikle suçluyor!

Kimi de dersini çalışmamakla…

Aslında burada muhalefetin asıl amacı üzüm yemek filan değil tamamen bağcıyı dövmek!

Beceremezseniz gidin diyorlar anlayacağınız…

Ve şu mesajı veriyorlar kamuoyuna;

Türkiye onları istemiyor, onun için kaynakları açmıyor!

Biz geleceğiz, ortalık güllük gülistanlık olacak…

Hayal dünyası işte!

Yok böyle bir dünya…

…

Durum gerçekten de ciddidir…

Dün de yazdığımız gibi artık madem ki elde çalışılan bir protokol vardır, top tamamen bizim elimizdedir!

Bizim hükümetin yani…

4 ortak kesip bileti, yanına basını da alacaksın Ankara'nın yolunu tutacaksın!

Ta ki randevu alıncaya kadar…

Ta ki protokol görüşmeleri başlayana dek!

Ta ki muhatabını ve teknik ekibini buluncaya kadar…

Bu işin şaka kaldırır yanı kalmamıştır çünkü!

Çünkü epey geciken protokol bu birkaç hafta içinde imzalanmaz ve yürürlüğe girmezse bundan toplumun etkilenmeyecek tek bir kesimi bile olmayacaktır…

Okur görüşü:

"Hem yazarım hem oynarım…"

"Ben ilk Denetleme Kurulu üyelerini işten atardım çünkü Sayın Başbakan'a yanlış bilgi veriyorlar.

Memurun yarısı Cuma günü çalışmaz ve hafta sonu tatilini 3 güne yükseltir, diğer yarısı da Pazartesi günleri çalışmaz ve onlar da hafta sonu tatilini 3 güne çıkarır. Hafta içi çalışma günleri 4 gündür.

Memurun yarısı yıl içinde kullandığı izinleri Kasım ayında gözden geçirir, kendine göre az izni kalmışsa bu izinleri Aralık ve Ocak'ta tamamlar. Bunları ispat etmeye hazırım, kapı kapı

Dolaşırım ne imza görmek isterim ne de kontrol yaparım.

Sayın Başbakan dinlemeye hazır olduğunda anlatmaya hazırım. Kendi kendini ve halkı kandırmaya devam etmek isterse denetleme kurulu Güzelyurt'ta 30 kişiden 79, yeni teftiş 400 kişiden 88'ini belirler.

Ben üçüncü teftişin neticesini açıklayayım;

400 kişiden 65 çıkacak sonuç.

Sonra başlık: Başbakanın talimatıyla gerçekleşen memur denetimleri netice vermeye başladı!

Üçüncü denetimde suistimal edenlerin sayısında düşüş!

Tıpkı Turkcell reklamındaki tiyatrocu çocuk gibi;

"Hem yazarım hem oynarım…"

(Asım DEDEZADE)

Sadece Merak İşte?

Bu ülkede peçe serbest mi?

Gazeteci Hasan Çağda peçeli bir kadın ve ailesinin resmini çekip soysal medyada paylaşmış…

Aile de şikayetçi olunca tutuklanmış!

Akıl mantık almayan bir durumdur bu…

Birincisi peçe içinde olan birisi bu durumdan nasıl şikayetçi olur, neyi deşifre edilmiştir?

İkincisi de burası Atatürk'e bağlılığı olan, onun ilke ve inkılaplarını kabul eden bir ülke değil midir?

Hadi bakalım cevaplayın bu soruları!

Sedye taşıyan kalmadıysa…

Bütçe görüşmelerinde Faiz Sucuoğlu açıklamıştı…

Hastanelerde sedye taşıyacak kimsenin olmadığını ve bu işi de artık hekim ve hemşirelerin yapmak zorunda kaldıklarını…

Konuyu biraz eşeledik doğru çıktı!

Maalesef ki hastanelerde ciddi oranda çalışan eksikliği var…

Hani diyoruz, şu anda açlık grevinde olan eski CAS çalışanlarını bu tür işlerde istihdam etmek hiç mi akıllarına gelmez!

Kimler satılmış kimler kiralanmış…

Milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu dün sosyal medyada bazı basın mensuplarına ağır suçlamalarda bulundu ve onları satılmış ilan etti…

Bu önemli bir ihbardır çünkü bunu yapan milletin bir vekilidir!

Onun için Gülşah hanım tüm basın mensuplarını zan altında bırakmamak için mutlak surette satılanları ya da kiralayanları da isimleriyle açıklamak zorunluluğundadır…

Yetkili kim?

Belli ki Girne Antik Liman konusunda yetkisizlik halen devam ediyor..

Bölgenin tarihsel dokusu ehli olmayanlar tarafından katlediliyor!

Sahil pislikten geçilmiyor…

Restoranlardan çıkan kötü kokular herkesi rahatsız ediyor!

Bu konuda sorumluluk kimde?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları