En çok salgın döneminde kazıklandık!

Neredeyse 3 sene olacak…

KKTC halkı olarak Koronavirüsü 2 Alman turistle tanıdık, sonra bulaş yayıldı ülkede korku hakim oldu!

Hele de okullar kapatıldıktan sonra online eğitime geçilince millet, biz de dahil bilgisayar satıcılarına akın etti…

İşte dönemin ilk kazığını o zaman yedik toplum olarak!

Salgın başlamadan önce benim aldığım 4 bin 500 TL’lik bilgisayar ansızın 10 bin TL’ye yükseldi…

Hem hanıma hem de bizim kıza almak zorunda kaldık iki tane alacağımız bilgisayar parasıyla bir tane aldık!

Bu işi yapanlar müthiş para kazandılar…

Ama onlardan kimse hesap sormadı!

Servetlerinin üstüne servet eklediler, parçadan kazandıkları para da cabası…

…

Salgın ilk günlerinde hayli korkutucuydu ama bu kez de gıda bulamama korkusu hakim oldu ve millet marketlere akın etti, uzun kuyruklar oluşturdu…

Bir de baktık ki tüm ürünler iki katına çıkmış!

Oysa hiçbir market yeni ve zamlı ürün alıp bize satmadı…

Birçoğunun deposu doluydu, ne kazanırlarsa kardır mantığı ile etiketlere bindirdikçe bindirdiler!

Dönemin hükümeti birçok kez fiyatlar konusunda çağrı yaptı ama denetleme olmayınca marketler şımardıkça şımardı, acımasız zamlara devam etti…

Buna bir de TL’nin erimesi eklenince fiyatlar bu kez 3-4 katına kadar çıktı!

Yine denetleme olmadı…

Bu kez kasaplar marketleri kıskanınca onlar da durumdan yararlanarak etiket fiyatlarını her hafta yükselttiler!

Zira vatandaş artık eve kapanmıştı ve dışarıdaki harcamalar düşünce mangal yakma sayısını yükselttiler, kasaplar da bu duruma bayram etti…

Çalışan maaşları ve asgari ücret artırıldı ama alım gücü düşünce bu artışlar da işe yaramadı!

Vatandaş ayın sonunu yine getiremedi…

…

Şimdi de ülkede bir et fiyatı krizi yaşanıyor…

Kasaplar ve hayvancılar birbirine düştü, karşılıklı kaçakçılık iddiaları yapıldı, hükümet geç de olsa müdahale etti ve fiyatların düşmeme ihtimali üzerine de ‘ithal’ et tehdidinde bulundu!

Şimdi yapılan tartışma da şudur;

Et fiyatları ucuzladı mı yoksa kandırıldık mı?

Biz de kendimizce küçük bir araştırma yaptık, ucuzlatan da var aynı fiyata satan da…

Bunun tartışması çok saçmadır ayrıca tamamen siyasidir!

Tabi ki hükümet ucuzladı derken muhalefet daha da pahalandı diye açıklamalar yapmaya başladı…

İşte burada devlet ağırlığını ortaya koymalıdır!

Şimdiye kadar hiç yapılmayan denetimler hızla artırılmalı, sonuçları da kamuoyuna açıklanmalıdır…

…

Adını Hızır müdahale koymuşlar…

Belli ki artık baskın dönemi başlıyor!

İşe yaramış gibi de görülüyor…

Dün sabah itibarıyla bazı çok büyük marketler ayçiçeği yağının kilosunu 140 TL’den, 115 TL’ye düşürdüler diye haberler aldık!

Demek ki etkili olacağa benziyor…

Olmalıdır da zaten!

Devletin ağırlığı, devlet ciddiyetiyle de eş anlamlıdır…

Belki serbest piyasa uygulaması olan bir ülkeyiz ama serbest piyasa derken de vatandaşın göz göre göre kazıklanması, kazıklanmanın serbest olduğu anlamına da gelmemelidir!

Devlet her konuda ağırlığını koydukça, devlete olan inancın yerlerde sürünme dönemi de sona erer…

…

Bazıları diyor ki…

Seçimler öncesinde denetimler ne kadar sağlıklı olacak diye sormaya başlıyor!

Malum bizde her şey siyasete ve seçimlere endekslidir…

Sonucu ne olursa olsun hükümet bu kez sözünde durmalı ve fiyatları günlük hatta saatlik denetleyip halkı kazıklayanların önünü kesmelidir!

Zira birkaç yüz işletme elbette siyasette zaten gücünü ispatlamıştır ama binlerce insanın, hele de dar gelirlinin haklarını korumak da hükümet için sorumlulukları arasındadır…

Bu arada denetleme işi sadece devletin değil en başta da vatandaşın görevleri arasındadır!