Alıştım sana bir tanem...

Alıştım sana bir tanem

Alıştım her gün görmeye

Bir nefes gibi muhtacım

Sevilmeye, sevmeye

Her sabah uyandığımda

Seni bulurdum yanımda

Yokluğun bir zehir gibi

Dolaşıyor kanımda

Alışmak sevmekten

Daha zor geliyor

Alışmak bir yara

Bağrımda kanıyor

Sen yoksun kollarım

Boşluğu sarıyor

Alıştım bir tanem, alıştım sana

Zamlara alışır mı insan?

Alıştık, alıştırdılar…

Tuzu kuruları zamlar etkilemiyor,

Canı yananların da umudu kalmadı.

Çırpınıyorlar ama fayda etmeyeceğini bildikleri için hareket yok.

İnsanlar kahve sohbetlerinde zamların nasıl can yaktığını anlatıyor.

Sohbet orada kalıyor…

Ölü toprağı var, öğrenilmiş çaresizlik var.

Ev araba almaktan vazgeçti insanlar market alışverişi yapamaz hale geldiler.

Karın tokluğuna yaşanan hayatlar var artık bu adada!

Orta direk kalmadı.

İki seçeneğiniz var, ya zenginsiniz ya fakir!

Biri yer biri bakar kıyamet bundan kopar…

Bir tarafta asgari ücretli bir tarafta sadece alacağı zam bile asgari ücret kadar olanlar.

Bu hak değil, hukuk değil.

Buna kim dur diyecek…

Bir kurtarıcı bekliyorsanız daha çok beklersiniz.

Halk bu gidişata dur diyecek. Hakkını arayacak…

Tepki gösterecek.

26 Liraya benzin mi olur diyecek, 10 bin lira kirayla asgari ücretli nasıl yaşar!

Hali vakti yerinde olan da banane demeyecek, dayanışma içinde olacak.

Sendikalar sadece kendi ceplerini düşünmeyecek, asgari ücretli için de çırpınacak.

Bu ülke hepimizin, bizimiz aç birimiz tok nereye kadar!

Et kaçakçılığı sanki yasal!

Ülkedeki ‘et terörü’ devam ederken ilginç gelişmeler de oluyor.

Kasapların birlik başkanı kaçak et operasyonu sonrası tutuklanıyor.

Şaka gibi ama gerçek.

Rum tarafından bu ülkeye kontrolsüz bir et girişi var.

Sanki artık et kaçırmak yasal…

Bu etler özellikle büyük oteller ve restoranlar meyhaneler tarafından alıcı buluyor.

Ne hikmetse Güneyden yola çıkan kaçak et için operasyon yapılıyor, tonlarca et ele geçiriliyor aracılar yakalanıyor fakat tonlarca etin hangi otele gittiği öğrenilemiyor.

Neden?

Çünkü yasa gereği suçu tespit eder etmez polisin müdahale etmesi gerekiyor.

Bu yasal durum aslında suçlular tarafından kötüye kullanılıyor.

Güney ile kuzey arası kevgir gibi.

3-5 polis ile bu kaçakçılığın önüne geçmek mümkün değil.

Bu sorun yüzünden vatandaş denetimsiz sağlıksız et yiyor, devlet vergi kaybı yaşıyor, hayvancılık zarar görüyor.

Bırakın ülkeye et ithalini serbest hatta ithal edilecek ülkeler arasına Güney Kıbrıs’ı da ekleyin.

İnsanlar ucuz ve sağlıklı et yesin, devlet vergisini alsın hayvancıya da destek olsun.

Bu kadar mı zor bu sorunu çözmek yoksa siyasi ve ticari bazı kaygılar mı var…

Hiçbir kaygı vatandaşın sağlıklı ve ucuz et tüketmesinden daha önemli olamaz.

Ülkede güvenlik zafiyeti var

1974’ten sonra bu ülkede güvenlik sorunu yaşamadık çok şükür.

Yani dışardan kimse bize efelenemedi burnumuz bile kanamadı.

Gel gelelim içerden güvenlik sorunumuz başladı.

Dışardan bir tehditle burnumuz kanamazken şimdi içerde burnumuzu kırmaya başladılar.

Yani burnu kıran Rum olunca kötü de sokağımızda mahallemize gelip burun kırdıklarında sorun olmuyor mu?

Adam geliyor birinin burnunu kırıyor bir bakıyorlar 5 bin 117 gündür ülkede kaçak!

Yuhh artık..

Bugün artık Suriye’nin kuzeyine gitseniz baksanız bir kayıt kuyut vardır. 5 Bin 117 gün kimse oralarda bile elini kolunu sallayarak gezemez.

Burası sorma gir hanımı!

Bizim güvenliğimizden sorumlu olanlar ne yapıyor?

Yüz bin sterlinlik son model makam araçlarının kara camlarından dışarıyı görmez mi oldular!

Açın camlarınızı yüksek arabalarınızın camlarından bir aşağıya bakınız.

Ülkede güvenlik zafiyeti var!

Elektrik çarpmasına hazır olun!

Zam demişken elektriksiz olmaz.

Kıb-Tek zam için hazırlık yapıyor.

Yönetim kurulu başkanı ‘zam kaçınılmaz’ diyor.

Son zam da yeterli değilmiş, daha da zam gerekiyormuş.

Kaçınılmaz olan zammın seçim sonrasına denk gelmesi de ayrı bir olay.

Seçime kadar ‘sorun yok’ seçimden sonra ‘kaçınılmaz’…

Seçim yoksa her şey makbul.

Lafı evirip çevirmeyelim.

Bunun adı siyasi ranttır!