Türkiye’nin KKTC çelişkisi 

Yayın Tarihi: 16/11/22 07:00
okuma süresi: 4 dak.

KKTC'nin kuruluşunun 39. yıl dönümü, “ilelebet yaşatacağız” cümlesi yerine “ilelebet adil, eşit ve hukuka uygun yöneteceğiz” diyebilseydik. 

Dış diplomasiyi geçtim, kendi içinde, kendi kurumlarını iyi yöneten, yasaların, kuralların dışına çıkmayan, kendi ikbalini değil, devleti düşünen yönetimler seçebilseydik. 

Hepsi bir tarafa, değişen bir şey olmayacak. 

Diplomasi bir sanattır. 

Diplomatik dil, üslup, bu sanatın en önemli parçasıdır. 

Dil, konuşma, olmayanı, yanlış olanı, kötüyü bile, iyi bir sunumla, güzel, mükemmel gösterebilir. 

Siyasi yönetimler ve yöneticiler tarafından, özellikle uluslararası ilişkilerde, “içte başka, dışta başka” yönetimi en klasik, ancak en çok kullanılan yöntemdir. 

Dünyaya, komşu ülkelere, meydan okumak, şartlar koşmak, sonrasında, hiçbir şey olmamış, hatta kazanç sağlamış gibi tüm söylenenleri yok sayıp, söylediklerinin tersini yapmak. 

Burada amaç, sadece iç kamuoyuna mesaj vermek ve içeride siyasi kazanç sağlamaktır. 

İşe de yarar, hassas duygulara dokunulur, güçlü yönetim, güçlü diplomasi olarak pazarlanır. 

Oysa çok yüksekle sesle konuşanın, illaki haklı olduğu hiçbir yerde görülmedi. 

Partiler üstü, siyaset ve siyasetçiler üstü olması gereken ilişkiler vardır. 

O ilişkiler ki siyasi yönetimler, hükümetler gitse de, o ilişki sağlam, sağlıklı ve iki taraflı kazanç sağlaması gereken ilişkilerdir. 

Temelinde saygı vardır. 

Türkiye, KKTC de ilişkileri böyle olması gereken ilişkilerdendir. 

Anlamak ve anlaşılmak. 

Tek taraflı anlaşılma beklentisi, bu ilişkinin en kötü tarafıdır. 

Diplomatik olmayan, diplomasiye uymayan, teamül dışı tek bir kelime bile yıllarca kullanılır, akıllarda kalır, kırıcı olur, düzelmez. 

Zamanı gelince hatırlatılır ve hatırlatılır. 

Bu anlayışta, toplumlar bunu nasıl karşılar, nasıl tepki verir, önemli değildir. 

Ancak sağduyu her zaman galiptir. 

Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi, külliyesi, adına ne derseniz deyin, yapılacak, zaten yapım devam ediyor. 

Ama bunu “Projeye karşı çıkanlar, karşısında Türkiye Cumhuriyeti’ni bulur” noktasına taşımak, “ben yaparım olur” anlayışıyla zorlamak, Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin ilişki kurmasını istemeyen merkezlere hizmet edeceğini de bilmeli ve göze de almalısınız. 

Türkiye, KKTC arasındaki üslup tarzı, hedef gösterme ve tehdit algısı, KKTC’yi tanıtacağız, gözlemci üye olması için çalışıyoruz, politikasına hizmet etmiyor. 

Tam tersi, çelişki yaratıyor. 

Fakat toplumlar nasıl bakar, esas mesele budur. 

Daha yerele gelerek bir örnekleme yapayım; 

KKTC meclisinde, ekranlara, topluma yansıyan tartışmalar, sataşmalar, çoğu zaman genel kurul salonu dışında farklılaşır. 

Tartışanlar, birbirlerine ağır eleştiri, hatta hakaret edenler, farklı mekânlarda farklı tavırlar içinde olabiliyor. 

15 yıldır TV programı yapıyorum. 

Yayın sırasında birbirlerine ciddi şekilde eleştirilerde bulunan siyasetçilerle, her görüşten insanlarla programlar yaptım. 

Yayın sırasında çok farklı iken, yayın öncesi, arası ve sonrası birbirlerine ne kadar farklı yaklaştıklarını, hatta yayın sırasında yaptıkları eleştirilerden dolayı birbirlerinden özür dilediklerini gördüm. 

Bu tarzın alıcısı var mıdır? Evet vardır. 

Bu tarz, siyasetçiye seçim kazandırabilir, ama toplumu böler, kim kazanır, kim kaybeder, apaçık ortada.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları