“Allaha, kitaba inanmayanların oranı yüzde 50’yi aştı” 

Yayın Tarihi: 23/01/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Çok kolay istismar edilebilen konular var. 

Bu konular sadece Kıbrıs’ın kuzeyinde değil, dünyanın her yerinde böyle. 

Ve dünyanın her yerinde, en ileri demokrasilerde, yaşam kalitesinin en üst düzeyde olduğu ülkelerde bile. 

Belli başlı konular, tabu sayılır, konuşulmaz, ellenmez, fikir özgürlüğü sınırında görülmez. 

En büyük, en önemli konu din konusudur. 

Din konusu en çok istismar edilen konudur. 

Doğrusu da, yanlışı da, bakış açısına göre değişiyor. 

Bu yönden toplumsal olarak, çok hoşgörülü ve saygıyı önde tutan bir yapımız var. 

Din, toplumlara, bireylere, kişiye göre, değişen bir inanç. 

Maneviyat, manevi duygular, yine kişiye göre değişiyor, zaten normali bu. 

Kimse, kalıptan çıkmış, düz, herkesin aynı mantıkla, aynı inanışla olmasını beklemesin. 

Hele hele devlet, bu konuda ki rolünü, ihtiyacı gidermekle, yönlendirmek arasındaki dengeyi, korumalı. 

Söylediğim gibi herkes kendi iç dünyasında, kendi inanış ve maneviyatı ile en doğru kararı veriyor. 

Devlet, siyasal ideoloji, konuyu baskı, yönlendirme ve özellikle eğitim sistemleri ile vermeye çalışırsa, böylesi konularda olduğu gibi, ters teper, karşıtlık ve tepki artar. 

Herkesin, hangi dine, hangi inanca, hangi ibadete yöneleceğine saygı duyarım. 

Her inancın, kendi ibadetini, inancına göre, yaşamasını isterim. 

İşte devlet, devletin koruyuculuğu ve bireye, bireyin tercihine duyacağı saygı, burada ortaya çıkmalı. 

Ülkemizde din tartışmaları, son yıllarda olduğu gibi hiç yaşanmadı. 

İşin özünde, böyle bir tartışmaya gerek de duyulmadı, hala daha gerek olduğunu da inanmıyorum. 

Tekrardan altını çizeyim; 

Devlet, her inanca saygı duymalı, her inancın, ibadet anlamında yaşanabilmesi için gerekli koşulları yaratmalı. 

Klasik cümleler kurmak istemem, ama milli, manevi, en kötü zamanlarda bile inancını korumuş, değişmemiş, değiştirilememiş, bir toplumun mensuplarıyız. 

Kendi içimizden, din işlerini yönetebilecek, ilahiyat konusunda uzman insanlarımız var. 

Bu toplumu tanıyan insanlar. 

Meseleyi, yine, yeni, yeniden din işleri başkanı ile ilgili tartışmalara getirecek değilim. 

Ancak, nereden, nasıl geldiğimizi, değişmediğimiz ve değiştirilemediğimizi anlatmak gerek. 

Yine klasikleşmeden söylemek isterim;

Bu toplum, en zor günlerde, en kötü şartlarda bile, maneviyatını, inancını bırakmadı. 

İngiliz başaramadı, Rum baskısı başaramadı. 

Fakat son zamanlarda birileri başardı. 

Eski siyasetçi Serdar Denktaş, geçenlerde yaptığımız söyleşide, şu ilginç cümleleri söyledi; 

“Benim yaptırdığım bir araştırma var. İsteyen olursa verebilirim. Zaman zaman nabzı görmek için araştırmalar yaptırıyorum. 

18-24 yaş arasında ne Allah’a, ne kitaba inanmayanların oranı %50’yi aştı. 

Ülke genelinde bu oran % 30. Daha önce yaptığımız araştırmalarda, kendinizi ne olarak tanımlarsınız diye sorulan soruya “Kıbrıslı Türk” denirdi genel olarak. 

Şimdi, “Kıbrıslıyım” cevabı çoğunlukta. Türkiye’den buraya gelip, burayla ilgilenen insanların ciddi şekilde düşünmesi gerek, çünkü bunlara neden olan kendi davranışlarıdır.” 

Serdar Denktaş, sürekli, kamuoyu yoklaması yaptığını anlattı, ben bir bölümünü paylaştım. 

Yazımın genelinde anlatmak istediğim fikri koruyarak, devletin taraf olması, yönlendirici, zorlayıcı, uygulamaları özellikle eğitim sistemi aracılığı ile yapması, ters teper, tutmaz, yapılmak istenilenin, tersi yaşanır. 

Bu toplumun nereden, nereye getirildiği ve sebepleri iyice düşünülmeli. 

Tabii böyle bir gaile varsa.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları