Evlat acısı kolay mı?

Yayın Tarihi: 27/01/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.

"Evlat sahibi olmayan, yaşlanmazmış" rahmetli babam, hep böyle derdi.

O zamanlar ne demek istediğini anlamazdım.

Çocuktuk, rahattık, sorumluluk yoktu.

Okul, harçlık, arkadaşlar, eğlence, bitmeyen istekler ve hayaller merkezli yaşamlarımız vardı.

Hayatı, babam ölünce tanıdım.

Sorumluluğu, hayatı, tecrübeyi, hiçbir şeyin kolay olmadığını, istemeden anladım.

Yanlışıyla, doğrusuyla, her kararımı kendim aldım, hep tek başıma karar verdim.

Zorluğu da ben yaşadım, iyi tarafları da ben sahiplendim. 

İnsan, kendi başına ne gelirse katlanıyor.

Ama evlat öyle mi?

"Ben yaşadım, çocuğum yaşamasın" deriz genelde.

Doğar, büyür, başarılı olur veya farklı bir hayata savrulur.

Herkes elinden geldiğince, imkanlar dahilinde yapabildiği kadar evladını korur, savunmaya çalışır.

Çocuk doğar, anne babası yanında, hasta gecelerde baş ucunda, okula başlar yine yanında.

İyi bir eğitim alsın, güzel bir mesleği olsun, başarılı, kariyerli, saygın bir insan olarak yaşasın.

Güzel bir aile kursun, onunda çocuk çoluğu olsun, bunlar olurken de yine aile çocuğunun yanındadır.

Ne zaman ihtiyaç duysa, maddi veya manevi her zaman destek olmak adeta bir görevdir.

Bizim yaşam aile kültürümüz budur.

Çoğu zaman hatalarını görmeyecek kadar, iyi, güçlü, sorumluluk sahibi yetişmelerini zorlaştıracak derece de çocuklarımıza aşırı sahip çıkma güdümüz var.

Bunun mutlaka sebepleri vardır.

Kız veya erkek hiç fark etmez çocuk dendi mi, akan sular durur.

Yemez, yedirirsiniz, içmez içirirsiniz, her türlü tasarrufu yapar, fedakarlığa katlanırsınız.

Fakat çocuklarımıza, hiçbir konuda sınır koymayız.

Belki genelleme yapmam yanlış ama durum büyük oranda böyledir.

İyi bir aile yaşamı, huzurlu bir hayat ortamı, saygı duyma, fikir alma ve kararlarına saygı duyup, destek olma, işte bizim çocuklarımıza karşı en önemli yaklaşımlarımız.

Tüm bunlar bir yere kadar yaşanırken.

Biri gelsin, yok aşkmış, yok sevmekmiş, yok kıskanmakmış, çocuğunuzu elinizden alsın gitsin.

Bir hayatla beraber, onlarca hayatı tüketsin, bitirsin.

Bunu yapanın da ailesinin de hayatı mahvoluyor.

Madalyonun bir diğer tarafında da onlar vardır.

Ortak kaygı evlattır.

16 yaşında bir kız çocuğu koparıldı bu hayattan.

Bu tür yazılar yazmayı sevmem, acı üstünden gündem yapmak istemem.

Ama babayım, vicdanım var ve rahat değil.

Bir baba olarak empati yapıyorum ve böyle bir acıya empati duyarak bile katlanamıyorum.

Amaç birilerini suçlamak da değil.

Sadece acıyı paylaşmak.

Ama açın gözünüzü, okullar, yollar, sokaklar, mahalleler güvenli değil.

Okullarla ilgili duyduğumuz normal bir olaymış gibi anlatılan konular var.

Teknoloji, sosyal medya, çocuklar için tam bir suç alanı.

Otorite boşluğu, başıboşluk, eğitimin ticarete dönüşmesi, suç ve suçluların artması, gözlerin, kulakların, dillerin susması.

16 yaşındaki Zehie Helin Reessur, bu hayattan, hayallerinden, sevenlerinden koptu, gitti.

Çok çok üzgünüm.

Elimden gelen sadece acıyı paylaşmak.

Ve bu acıya ortak olanlara, saygı duymak.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları