Çavuşoğlu'nu kim ikna etti?

Yayın Tarihi: 15/03/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Deprem, pandeminin, salgının yaratmadığı etkiyi yarattı.

O dönemde de hazırlıksız ve çaresiz yakalanmanın kendisiyle yüzleştik.

Gerçeklerle yüzleşmek, acı ama gerçek, umarım hazırlıksız olarak, bu gerçeklere yakalanmayız.

Çok büyük acılar yaşadık, yaşanmaya da devam edecek.

Yüzeysel bir refah, sağlam bir zemine oturmayan, kamusal, toplumsal olmayan, bireysel, kişisel zenginleşme.

Bireysel ve zümresel konfor alanları.

Parası olanın, eğitim ve sağlık satın alabilmesi.

Parası olmayanın, vergisini ödemesine rağmen, devletten kaliteli sağlık ve eğitim hizmeti alamaması.

Çocukların, kalitesiz, eski, yıpranmış okullarda eğitime, hastaların, ilaçsız, cihazsız, eziyete dönen sağlık hizmetine mecbur bırakılması.

Yılların kronikleşmiş, çözülmeyen, çözülmeye cesaret edilmemiş, üstü örtülmüş, pansumanla bugünlere getirilmiş, kamusal hizmetler.

Bugün hepsi tartışılıyor.

Mecburen tartışılıyor, gündeme geliyor.

Türkiye'deki deprem olayı olmasa, acısı bizlere kadar ulaşmasa, bu konuların hiçbiri konuşulmazdı bile.

Okullar, kamusal hizmet binaları, güvenlik açısından gözden bile geçirilmezdi.

Elbette, iyi ki olmuş anlamında söylemiyorum.

Ama bir durun artık, bir bırakın, bir bakın.

Bunca mücadele ve kavgadan sonra bunları mı yaşamalıydık?

Taraf, yön, siyasi görüş, inanç, doğum yeri fark etmeksizin herkes önce kendine bu soruyu sorsun.

Çadırlarda eğitim, bunu kim ister ki, kim çocuklara, çocuklarına bunu reva görür.

Hızlıca bir çözüm bulunmak zorunda.

Uzun süreli bir çözüm de, alternatif de, sürdürülebilir bir durum da değil.

Pandemi sürecinde eğitim mecburen kesildi, tüm hayat gibi durdu.

O dönemin kayıpları hala telafi edilemedi, bir gerçek ki nesiller kaybetti.

Uzaktan eğitim de ortaya çıktı ki, bu ülkenin böyle bir altyapısı yok.

Yüz yüze eğitimin, yerini tutacak bir alternatif hiç yok.

Çözüm, ya da daha farklı fikirler, alternatifler var mıdır, mutlaka vardır, ama ortada bir de amaç vardır.

Çadır da eğitim, yağmurla gelen fiyasko, kimsenin tercihi, memnun olduğu bir manzara değil.

Bu tablo, hele yağmurla gelen görüntü, tam bir skandaldır.

Kim düşündü, bu manzarayı kim akıl etti, kullanılabilecek kamu binası, dershane, askeri binalar yok muydu?

Eğitim Bakanlığı'nı, Bakan Nazım Çavuşoğlu'nu buna kim ikna etti?

Ne olursa olsun bu manzara yaşanmamalıydı.

Farklı alternatif ve beklentiler var.

Eğitimin devam ettiği okulların, kapanan okullar yerine kullanılması, eğitimin öğleden sonraya alınması, şu an masa da olan bir seçenek.

Bu seçeneğin kullanılması tüm okulların kullanım durumlarının netleşmesi ile belli olacak.

Güvenli olmayan bir okuldan çıkıp, henüz güvenlik durumu netleşmemiş bir okula transfer yapılmayacak, tüm okulların net tablosu ortaya çıkınca, bu seçenek hayata geçirilecek.

Güvenli okullar belirlenince, tüm gün kullanıma başlanacak.

Sendikalar, öğretmenler, çalışma saatleri ile ilgili farklı alternatiflere açık mı? 

Bunlar, bugüne dair kısa süreli önlemler.

Esas konu ve konular, beklenmedik durumlara, doğal afet, salgın, ekonomik kriz, bu ülke ne kadar, nasıl hazırlanacak.

Bugünkü tartışmalarla bunların olması mümkün değil, o kesin.

Tam anlamıyla, tüm kesimlerle bir seferberlik şart.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları