Türkiye seçiminden önce istediklerini alırlar mı? 

Yayın Tarihi: 29/03/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Hemen her taraftan aynı sözler, cümleler, düşünceler geliyor. 

Bu devlet maddi kaynak olarak zorda ise neden sadece vatandaştan medet umuyor? 

Kamu kaynaklarının nasıl sağlandığı belli, vergiler, harçlar, fonlar, kira ve bunlar gibi gelirler. 

Her bütçe gibi, çok basit bir de hesap var. 

Gelirler, giderleri karşılamalı, karşılamazsa, bütçe açık verir. 

Borçlanmalar olur, devlet zor durumda ve giderleri karşılayamayacak durumda ise, tasarruf yapar, giderleri mümkün derece azaltır. 

Öncelikli harcamalar dışında kemer sıkar, harcama yapmaz. 

Alacaklarını tahsil etmenin yollarını arar, yasaları, kanunları kullanır. 

Kamunun alacağı, toplumun alacağıdır. 

Kimse, kimseye, siyasi yaşamını devam ettirmek için toplumun kaynaklarını bağışlamaz. 

Bu görevi kötüye kullanmaktır, devleti zarar ettirmek, kamu kaynaklarını keyfi kullanmaktır. 

Bunlar suçtur ve gelişmiş ülkelerde, oturmuş demokrasilerde, çok ağır sonuçları vardır. 

KKTC de kamu maliyesi, kamu kaynaklarını artırmayı başarı olarak görebilir. 

Ancak esas başarı, kaynakların etkin, verimli ve öncelikli alanlarda kullanılmasıdır. 

Parayı kazanmak önemlidir, fakat parayı harcama yöntemi daha önemlidir. 

Ülkede sürdürülemez bir yapı var. 

Bu yapı, sadece çalışanların, vatandaşın fedakârlığı ile düzelmez. 

İşte anlaşılmayan budur. 

Her şey aynen devam etsin, mevcut düzen bozulmasın ama toplum tek başına bedel ödesin. 

Bu yöntem hiçbir zaman uzun soluklu olmadı, olmaz, bugünde olmayacak. 

Kamu kaynaklarını korumak, suiistimali cezalandırmak, sorumluluk almak bir kültürdür. 

Çok küçük şeylerle, konuşulmayan, umursamayan adımlarla başlar bu. 

Kamuya ait en küçük kaynak, malzeme, büyük bir bilinçle, titizlikle, korunmalıdır. 

Bu koruma sadece yasal ve ceza ile de olmaz, altını çizmek gerek, bu bir kültürdür. 

Rekabet ortamı oluşturulmalı, bu ülkeye en büyük hizmet bu olur. 

Her alanda rekabet ve tercih çeşitliliği. 

Havayolu şirketleri, GSM şirketleri, internet, iletişim alanında rekabet. 

Elektrik de benim için aynı. 

Rekabet olmalıdır, bundan fayda sağlayacak olan bu ülkedir. 

Taş Yapı, AKSA, bu ülkeye verdiğinden kat ve kat fazlasını alıyor, almaya da devam ediyor. 

Bizi buna mecbur bırakanlar bile bu durumu savunamıyor. 

Tekrar tekrar altını çizeyim, bu şirketlere, bu imtiyazları, kendi istedikleri gibi hareket etmelerini, ne KKTC hükümeti, meclisi ne de kurumları verdi. 

Yazın bir kenara, Türkiye seçiminden önce bu özel şirketler, istediklerini alacaklar. 

Bunun tek bir çaresi var. 

Bu çare de toplumsal tepki ve kamuoyu baskısıdır. 

Tekelciliğe mecbur bırakılıyoruz, seçeneksiz, çaresiz, üstüne üstük, alaya da alınıyoruz. 

Rekabete açık, kamu kaynaklarını korumanın ilk hedef olduğu, doğru, dürüst, şeffaf, adil, fırsat eşitliğinin korunduğu, adrese teslim anlaşmaların olmadığı bir ortam. 

Sorgulamayan, hakkını aramayan, verilenle yetinen, sadece konuşan, tek tepkisi siyasileri eleştirmek olan, sığ anlayıştan çıkmak gerek. 

Bunun olması için, başta siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, basın ve aydın, entelektüel kesimlerin topluma yön vermesi gerek.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları