Yozlaşmanın sonuçları

Yayın Tarihi: 08/05/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Yeni bir haftanın ilk günü.

İnsan daha pozitif, daha motive, daha arzulu ve istekli bir şekilde yeni haftaya başlamak istiyor.

Mevsim karmaşık, bir günde dört mevsim yaşanabiliyor.

Hava sıcaklığı, güneş adeta taş yakıyor.

Çok geçmiyor, bir bakıyorsunuz, yağmur, dolu, şehirleri, sokakları, ülkeyi felç ediyor.

Böyle bir iklim ve mevsimi yaşıyoruz.

Hafta sonu bu şekilde geçti.

O kadar ani değişimler yaşanıyor ki kesinlikle güvende değilsiniz.

En güvenli yer, elbette ev.

Hafta sonu yaşanan, Yeşilırmak’taki yangını da atlamayalım.

Ve tabii ki esas konu, atlamamamız, unutmamamız gereken bir başka konu.

Bir doktor, insan hayatına dokunan, kurtaran, iyileştiren, tedavi eden, bir hekim bıçaklı saldırıya uğradı.

Evet, bunu da gördük, yaşadık.

Mağusa Devlet Hastanesi’nde Üroloji Uzmanı olarak çalışan Dr. Sadrettin Tuğcu.

Özel kliniğinde saldırıya uğradı.

Bıçaklı saldırgan, tedaviyi beğenmemiş.

Evet, polis saldırı sebebini bu şekilde açıkladı.

“32 yaşındaki Ç.E. “kendisine istediği şekilde tedavi yapmadığı gerekçesiyle” Dr. Tuğcu’yu karın bölgesinden bıçakladı.”

Bu tür olaylar bizde olmaz, bunlar ancak Türkiye de yaşanır gibi birçok yorum gördüm, okudum.

Hatta Türkiye önemli bir seçime giderken, bir sokak röportajında söylenenler özellikle sosyal medyada çokça paylaşıldı, gündem oldu.

“Türkiye'de sağlık çalışanlarına şiddet her geçen gün artarken geçen yıl sokak röportajında "25 sene önce doktorlar bizi azarlardı. Şu an biz doktor beğenmeyip doktor dövüyoruz. O rahatlıktayız. Daha bunun ötesi yok" diyen vatandaş yeniden gündem oldu.”

Doktor beğenmediği için doktor dövmek, bunu ülkenin gelişimi ve rahatlık, hak görmek.

Tehlikenin büyüğü, böyle bir anlayışı normalleştiren kesimlerin olması.

Bu kadar üzücü, bu kadar yazık edilmiş, ama bir o kadar da gerçek.

Dr. Tuğcu olayının bir son nokta olması gerektiğini düşünüyorum.

Sağlıkçılara, polislere, eczacılara, avukatlara, hatta öğretmenlere, meslekleri ile ilgili olarak zaman zaman şiddet girişimi olduğunu biliyoruz.

Kültürel yozlaşmanın, kamu yönetiminden, KKTC meclisine, siyasi kaliteye, trafikteki davranışlardan, günlük yaşama, sıradanlaştığını tecrübe ediyoruz.

Örnek olması gerekenler, sağduyulu, hoşgörülü, farklı fikirlere saygı duyan, fikirlerle tartışan, kaba kuvvet, hakaret değil, bilgiyle, konuşmayla, eğitimle yarışan yöneticilerin olmadığı bir yer.

Empati yoksunu, bencil, saygısız, onlarca hareket ve hakaret hayatın her yerinde ön planda.

Thammül sınırı aşıldıkça, aşılıyor.

Sağlıkçıların, hayatımda daha farklı, daha önemli bir yeri var.

Yaşamımın önemli bir bölümü sağlık sektörünün içinde geçti.

Çocukluğum, gençliğim, babamın hasta bakıcı olması sebebiyle, sağlık çalışanları ile bire bir yaşandı.

Tedavi beğenilmedi diye, bir sağlıkçıyı, bir doktoru bıçaklamak, saldırmak, kast etmek, en büyük tepkiyi göstermeyi, gösterilmeyi gerektiriyor.

Bunun açıklaması, izahı yok.

Bir insanı, üstelik işi hayat kurtarmak olan bir insanı, öldürmeye çalışmak, en büyük, en önemli, en örgütlü tepkiyi hak ediyor.

Normalleştirmeyelim, sıradanlaştırmayalım, sonuç alıcı tepkiyi sonuna kadar destekleyelim.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları