Bir avukat neden vurulur?

Yayın Tarihi: 17/07/23 08:00
okuma süresi: 4 dak.

Herkes sadece kendini haklı görürse ne olur?

Konu fark etmez, haklı, haksız karışırsa, anlaşmazlığın ne olduğuna, sonucuna, kim karar veriyor?

Hukuk değil mi, yargı, mahkemeler, yasalar, kanunlar, anlaşmazlıklarla ve bunları çözme çabasıyla ortaya çıkmadı mı?

Git gide, herkesin kendi adaletini yaratma ve kendi kanunlarını uygulama alışkanlığı yayılıyor.

Demek ki ortada ciddi bir otorite boşluğu, hukuksuz bir düzen, adalet sağlayıcıların yetersiz kaldığı bir ortam var.

Bu inanç daha da yayılır, kanıksanır ve normalleşirse, bu ülke yaşanmaz hale gelir.

Olaysız bir ülke, hukukun çiğnenmediği bir düzen elbette yoktur.

Ama bu gittikçe artar, hukuk çaresiz bırakılır, hukukun yerini kaba kuvvet alırsa, işte orada alarm zilleri çalar.

Aslında alarm zilleri çalıyor da, kimse bunu farkında değil.

Sözlü veya fiziki, sosyal medya veya geleneksel medya, sokakta ya da kamusal alanda, karşıt fikirlere şiddet var.

Üstelik bu şiddet, göründüğünden çok daha fazla.

Hukukun üstünde güç var mı?

Belli ki birileri için var.

Peki, hata hukuk ve onu üstün görmeyenlerde mi, yoksa hukuku zayıf bırakanlarda mı?

Olaya bir bütün olarak bakmak gerek.

Tabi ki yakın tarihimizde, çözümsüzlüğe mahkûm edilen, zamana bırakılan, üstüne gidilmeyen, gidilemeyen olaylar var.

Kamu görevlilerine karşı işlenen suçlar artıyor.

Doktorlar, sağlık görevlileri, avukatlar, gazeteciler, ciddi saldırılara uğruyor.

Hatırlanacaktır;

“Mağusa Devlet Hastanesi’nde Üroloji Uzmanı olarak çalışan Dr. Sadrettin Tuğcu.

Özel kliniğinde saldırıya uğradı.

Bıçaklı saldırgan, tedaviyi beğenmemiş.

Evet, polis saldırı sebebini bu şekilde açıkladı.

“32 yaşındaki Ç.E. “kendisine istediği şekilde tedavi yapmadığı gerekçesiyle” Dr. Tuğcu’yu karın bölgesinden bıçakladı.”

Mayıs ayında yaşandı bu olay.

Ve geçtiğimiz hafta;

“Girne’de Avukat Seyhan Yıldırım, bürosunda silahlı saldırıya uğradı.

Girne Kaza Mahkemesi yakınlarındaki bürosunda silahlı saldırıya uğrayan ve ayağından vurulan avukat Yıldırım, ambulansla hastaneye kaldırıldı.”

Avukat Seyhan Yıldırım’ın sağlık durumu iyi.

Ancak olayın kendisi çok kötü.

Girne’nin merkezi, polis karakolu ve Girne mahkemesinin 70 metre uzağı.

Bir şahıs, avukat Seyhan Yıldırım’la, bir yeğeninin muhaceret sorunu yaşadığı gerekçesi ile görüşme talebinde bulunup, randevu alıyor.

Randevu için avukatlık bürosuna taksiyle geliyor.

Üzerinde üç kat giysiyle, görüşmeye giriyor.

Daha ne istediğini, neden geldiğini anlatmadan, silaha sarılıyor.

Silah ark arkaya, iki defa patlıyor.

Film değil bu, yaşanmış.

Girne’nin merkezi, bu ne cesaret?

Bir insanın hayatına bu kadar kolay kast edilebiliyor.

Saldırgan, daha sonra, KKTC’den ayrılmak için, havaalanına gidiyor.

MOBESE kameralarında bulunan yüz tanıma uygulaması ile havaalanında polis tarafından yakalanıyor.

Sebebin, konunun ne olduğu fark eder mi?

Bir avukat neden vurulur, mutlaka hukuki bir mesele vardır.

Hukuku ki meselede, yöntem bu mu olmalıdır?

Bu kadar kolay mı, hukuku hiçe saymak, gelmek, vurmak, uçağa binip kaçmak.

Benzer olaylar daha öncede yaşandı.

Bugün için sokakta, hatta evlerimizde, iş yerlerimizde, yaşam alanlarımızda, güvenliğimiz yoktur.

İşin acı tarafı, üstünde durulması gereken özü budur.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları