Yerli oteller neden bu kadar pahalı?

Ne var ki, birileri, ülke sorunlarını ciddiye alsın.

Yok, kimsenin umurunda bile değil.

Yıllarca biriktirilenler, korunanlar, geleceğe bırakılması gerekenler, gidiyor.

KKTC’yi yönetenler hep, hazırı tüketti, yerine hiçbir şey koymadı.

Bir önceki yazımda çok ciddi bir boşluk var demiştim.

Boşlukla beraber, boş vermişlik var.

Türk Lirası değer kaybetmeye devam ediyor.

Üstelik önlenmez bir hızla.

Birtakım önlemler açıklandı, peki sonuç?

Sonuçta değişen bir şey yok.

Döviz konusu sadece günlük yaşamı etkilemiyor.

Hayatın pahalılaşması, maliyetlerin artması, fakirleşme, ne kadar kötüdür ki, bunların etkisini azaltmaya yönelik ne bir çaba, niyet veya ilgi var.

Şimdiye çoktan ama çoktan, uzmanlardan, paydaşlardan oluşacak bir kriz masası kurulmalıydı.

Yapılabilecekler masaya yatırılıp, çareler aranmalı, acil, orta ve uzun vadeli bir planlama yapılmalıydı.

Yine de iş işten geçmiş değil.

Acil, çok acil çözüm planlarına ihtiyaç var.

Üniversiteler ve turizm sektörü, olumsuz etkilenme anlamında, Türk Lirası'nın değer kaybının en önemli kaybedenleridir.

Bu genel bir değerlendirme.

Burada bazı çelişkiler olduğunu da görüyoruz.

Bazı üniversiteler, yıllık harçlarını, döviz bazında artırmış, fiyatını döviz olarak, ikiye katlamış.

Ve herhangi bir geri adım da yok.

KKTC vatandaşı öğrenciler, gençler, çocuklar ve elbette aileleri, hem TL'nin değer kaybetmesi, hem de harçların döviz olarak ikiye katlanması sonucu, çocuklarını kamu okullarına yönlendirme çabasına girdi.

İnsanlar adeta birbiri ile yarışıyor.

Bunun yanında birçok aile de çeşitli sebeplerle, çocuğunu özel okulda tutmaya çareler arıyor.

KKTC de yerli turizm.

Yerli oteller, özellikle pandemi dönemi, sektörü canlandırma amacıyla, yerli müşteriye yöneldi.

Çeşitli kampanyalar, kolaylıklar yapıldı.

Bugün için 4 kişilik bir ailenin, içinde bulunduğumuz yaz sezonunda, yerli bir otelde, bir hafta tatil yapması çok zor.

Girecek deniz sahili, plaj bile bulunamıyor.

Denizler, sahiller, plajlar halkın deniliyor.

Koca bir yalan, kimi, kimden.

Bir plaja girmek için en düşük ücret kişi başı 100 TL.

Sadece giriş.

Her yaz sezonunun konusudur, tartışmasıdır.

Ama değişmiyor.

Yerli bir otelde, 3 gecelik bir tatil, tek oda, 4 kişilik bir aile, 40 bin ile 50 bin arası fiyat.

Kendi ülkende tatili geçtim, girecek deniz bulmak bile imkânsız hale geldi.

Döviz sorunundan, TL'nin erimesinden, olumsuz etkilenmesi beklenen iki ana sektör, üniversite ve turizm ise, bu fiyat ve astronomik pahalılaşmanın sebebi ne olabilir?

Yerli müşteri neden gözden çıkarıldı?

Yabancı müşterilerin artmış olması mı?

Güneyden gelen Rum müşteriler, Ruslar, Almanlar, başka ülke insanları, Türkiyeli müşteriler mi?

Üniversite öğrencileri, üniversitelerin okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise bölümleri, KKTC vatandaşları için çok büyük külfet.

Tabii ki kamusal eğitimin yetersiz kalması en önemli etkendir.

Fakat harçlar, çeşitli gider kalemleri, orta düzey aileler için çok büyük sorun.

Yabancı alıcı, müşteri, öğrenci, adına ne derseniz deyin, yabancı potansiyeli arttıkça, yerli insan için mali külfet artıyor.

Değil ev yurt sahibi olmak, iş güç kurmak, araç almak, tatil yapmak, denize girmenin bile lüks olduğu günler yaşıyoruz.

Kıbrıs Türkünün tarihine, geçmişine, kavgasına, Kıbrıs'ta var olma mücadelesine yakışmayan günler.

Kendi ülkende üçüncü sınıf vatandaş olmayı da görecektik ya, katkısı olanları tebrik etmek gerek.