Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir

Yayın Tarihi: 21/08/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Oldukça gergin bir hafta sonu yaşandı.

Yaşandı ve bitti mi?

Hayır, biten bir şey yok.

Pileli Kıbrıslı Türklerin ihtiyaçları var.

Çok uzun yıllardır, ciddi bir mağduriyet yaşıyorlar.

Bu iyi anlaşılmalı, insani ve empati ile bakılmalı.

Ne istiyor bu insanlar, alternatif bir geçiş için imkân, bir yol, yıllardır bekletilen bir çözümün üretilmesi.

Diplomasi, hukuk, uluslararası haklar, hepsini anlarım.

Pileli Kıbrıslı Türklerin hakları, elbette yapılanları, yaşanan ve yaşatılanları, tasvip etmek mümkün değil.

Bize yakışmıyor, ancak diplomasinin de iki taraflı olması gerektiğini de unutmamak gerek.

Önemli olan haklılığını, ortaya koyacak, ortaya çıkaracak, her alanda gerekli zorlama ve mücadeleyi verebilmek.

Tabii ki karşı tarafında bu niyette olması gerek.

Öyle bir niyet olmadığını, eşit statüde görme gibi bir anlayışta olunmadığını sanırım anlatmaya gerek yok.

Bunlar çok uzun yazılacak, konuşulacak konular.

Pile’de yaşanan olaylar, talihsiz, gereksiz, işin özünü, esas olan insani bir ihtiyacın gölgede kalmasını sağladı.

Bu beni, yaşananlardan daha çok üzdü.

Umarım, konunun esasına, Pileli insanların, insani beklentilerine cevap verecek çözüm ve çözümler en kısa sürede hayat bulur.

Bilinen bir sözdür;

“Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir”.

Kararlı olmak önemlidir.

Kararlı olmak, istemek, ısrar etmek, zorlamak, sürekli alternatifler yaratmak, çözümler sunmak.

Ne kaba kuvvetle, ne anlamsız ve sonsuz iyi niyetle, sorunlar çözülür.

Kararlılık ve soğukkanlılık en önemli çözüm ısrarıdır.

Bu süreç bir kez daha gösterdi ki, olayın merkezi, esası saptı.

Sapla, saman karıştı.

İşin özünü, esasını, olması gerekeni bilmeyen, önemsemeyen birçok insan, yine böldü, bölündü.

“Bölünmenin, dayanılmaz hafifliği” işte yaşadığımızın, bendeki adı bu oldu.

Hele sosyal medya, tam bir facia.

Suçlamalar, siyasi rol kapmalar, popülizm, her zaman ki gibi, tavan yaptı.

Gazeteciler, siyasetçiler, cumhurbaşkanından, vekillere, bakanlara, eski bakanlara, bölgelilere kadar her kesimden insan, deyim yerindeyse “birbirine girdi”.

İnsani bir konunun, bu derece siyasete ve popülizme alet edilmesini anlamak gerçekten zor.

Oysa herkesin amacı aynı olmalıydı.

Ve sormak gerek, böyle bir tartışmanın, seviyesiz atışmaların, bölge insanlarının beklentisine ne faydası var?

Bu yolu yaptırmayanların veya alternatif yaratmaya çalışmayanların hiç mi suçu yok?

BM’nin her yaptığı doğru ve haklı mı?

Haklı olduğumuz bir konuda, daha farklı bir yöntem bulmamız gerekmez miydi?

Hepsi bir tarafa, amacın, esas sorunun çözümünün, buraya kadar gelmişken, bu işin sonlandırmanın, bu ihtiyacı gidermenin, daha sakin, daha kararlı ve soğukkanlı yolları bulunmalıdır.

Bölünmeden, bölmeden, körüklemeden, duyarlılıkla, toplumsal ve kamusal faydaya odaklanarak, sırf siyaset, sırf kötüleme, sırf popülizm sarmalından kurtulmalıyız.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları