Yabancılar, vatandaşlık hakkı istemeyecek mi?

Yayın Tarihi: 28/08/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.

İç konularda farklı görüşler olacaktır.

Bu siyaset yaratmanın, politika oluşturmanın bir gereğidir.

Bizim siyaset ve bununla bağlantılı olarak toplumsal gündemimiz, genel olarak içe odaklıdır.

Üçüncü ülkelerle ilişkiler, yanlışlar, çıkarlar, bölgesel ve konjektürel ortamlara göre politika belirleme olanağımız yok.

Bu sebeple yapılan, söylenen her ne varsa, yereldir, içe yöneliktir.

Zaman zaman Kıbrıs sorunu veya Türkiye üzerinden yürütülen, bizimle ilgili konular da, iç siyasete, iç tartışmalara malzeme yapılabiliyor.

Oysa bir kuraldır, dış meseleler ülkenin meselesidir, iktidarlara haiz bir sorumluluk değildir.

Ayrı ve net bir çizgi olmalıdır, konu ile ilgili ayırımsız, sınırsız, limitsiz bir anlayış var.

Dış meselelerde de farklılıklar olması doğal, ancak dış meselelerde, yani toplumun, ülkenin, yabancı merkezlerdeki sorunları, ortak, hatta birleştirici olmalıdır.

Toplumsal ayrışmanın, bölünmenin sebeplerinden biri de bunlardır.

Objektif, tarafsız, gailesiz, doğruya, doğru, yanlışa, yanlış denildiği, özeleştiri yapıldığı, karşıt siyasetin, her şartta, sırf eleştiri olsun diye, eleştirilmediği, toplumsal, kamusal, ülkesel çıkarları her şeyin üzerinde tutulduğu bir anlayış, daha sağlıklı ilişkilerin kurulabileceği zamanları getirecektir.

Yerel siyasetin getirdiği sıkıntılardan biri de budur.

Her konu, her adım, her yanlış ve doğru iç siyasete, sınırsızca malzeme yapılıyor.

Söylediğim gibi bu durum, toplumsal bütünlüğü bozan temel yanlıştır.

Son iki yazımda işlediğim konu;

KKTC'de nüfus değişimi, hareketliliği ve getirdikleri.

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, mecliste dile getirdi.

Bir önceki yazımda, bir kısmını paylaştım.

Önemsediğim bir nokta olduğu için bugün de devam ettiriyorum;

Tufan hoca açıklamalarıyla, özetle diyor ki;

İlçeler bazında mülkiyet ve nüfus sınırlaması olması gerekiyor.

Memlekette kim başbakan olursa olsa bu geri dönmez, uyarısında bulunuyor.

Ve gün geldiğinde Rus nüfusun, okul, ibadet yeri ve vatandaşlık da isteyeceğini söylüyor.

Varoluş mücadelesinin geldiği yerin yok oluş olduğunun altını çiziyor.

Hepsine katılıyorum.

Ülke yönetmenin, ülke menfaatinin, toplumsal çıkarların her türlü düşüncenin üzerinde olduğuna inanıyorum.

Burada yaşayan, yerleşen, kendi iradesi dışında, KKTC'de dünyaya gelen insanların, tüm vatandaşlık haklarından faydalanması gerektiğini savunuyorum.

Bu da bir yerde “kimliksiz kalmamak” değil midir?

Yani gün gelecek, Ruslar veya bir başka uyruktan, KKTC yaşayan insanlar tabii ki vatandaşlık hakkını isteyecekler.

Bu ülkede doğmayı seçme hakkı olmayan insanlar ki uyruğu, ailesinin geldiği yerin hiçbir önemi yok.

Tercih hakkı olmadığından, bu ülkenin normal vatandaşlık haklarına sahip olması gerek.

Elbette, okul, ibadethane ve ait oldukları kültürü yaşatmak da isteyeceklerdir.

Bundan doğal ne olabilir ki?

Bu sebeple, planlı, programlı bir devlet politikası oluşturulması gerektiğini ısrarla vurguluyorum.

Bölgesel, nüfus ve mülkiyet sınırlaması da bir çözüm yolu olarak kullanılabilir.

Ama ne zaman?

Konuşmakla olmayacağı ortada.

Her doğruda, yanlışları, her yanlışta, doğruları arayan, hep kendini haklı tarafta gören, iki keskin ucun, toplumsal menfaatte buluşması gerektiğini altını çiziyorum.

Birlikte olmak, paylaşmak için illa ki büyük acılar yaşanması beklemeyelim.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.