Arabuluculukla, tazminat

Yayın Tarihi: 25/09/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Daha öncede gündeme getirmiş, bir yazımda konu yaparak, yazmıştım.

Bir başka konu ile bağlantılı olarak yeniden, yazmak istedim.

Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik;

“Hakaret ile ilgili davalarda bence en doğrusu tazminat davasıdır” dedi.

Kesinlikle, katılıyorum.

Pek çok açıdan farklı yollar bulunmalı.

Farklı ve kolaylık getirecek bir başka yol;

Arabuluculuk konusu.

Konuyu bir kez daha gündeme getireceğim, yazının ilerleyen kısımlarında, yeniden değineceğim.

Bilindiği gibi geçtiğimiz hafta adli yıl başladı.

Geçen hafta bir yazımda konuyu işledim, tarafların söylemleri ile mesajlarını, bir kez daha paylaştım.

Durum normalin ötesindedir.

Siyasete güvensizlik, devlete, kurumlara geçmiş ve adaletin asla tecelli etmeyeceği düşüncesi yaygın şekilde artmıştır, artmaktadır.

Siyasetin ve siyasetçinin devletle bir bütün görülüp, devlet ve kurumların itibarsızlaştırılması ise bir başka üzüntü verici olaydır.

Herkes biliyor, görüyor, farkında ama kabullenme ve normalleştirme daha kolay geliyor.

Günlük hayat kendi sıradanlığı içinde devam ediyor.

Bu sıradanlık ve hayatın getirdikleri, ihtiyaçlar, normal koşullarla sağlanamayacağı için, insanlar birbiri ile yarış halinde.

Özellikle gençler.

Ve ne acıdır ki, yarış, herkesin en doğal ihtiyaç olan, kamusal haklar için.

İş için, barınma için, ulaşım için.

Yaşamak için yapılması zorunlu olan her ne varsa ve lüks olmayan, keyif için olmayan ihtiyaçlar, artık karşılanamıyor.

Huzuru bozan, sosyal patlamalar, günlük, sıradan toplumsal yaşamı dinamitleyen olaylar, artıyor.

Ve sebep olarak da ekonomik, kültürel uyumsuzluk, kontrolsüz nüfus hareketliliği ve bunlara karşı alınamayan önlemler, yapılamayan denetimler.

Dikkat edin, okullar, hastaneler, yollar ve yargı yetişemiyor, yetmiyor.

En başta bu konulara çare olacak, girişimler yapılmıyor, adımlar atılmıyor, hantal yapı direniyor.

Kamusal sağlığı, özel hastaneler, kamusal eğitimi, özel okullar, bir yerde destekliyor, karşılıyor.

Bunun da tabii ki toplumsal bir bedeli var.

Ekonomik bir değer, ciddi bir potansiyel, toplumsal olarak bölünme ve maddi bedel söz konusu.

Ancak yargıyı rahatlatacak, yükünü hafifletecek herhangi bir yol yok.

Tek yol, eksiklerin giderilmesi, altyapının güçlendirilmesi, yasal güncelleme ve düzenlemelerin yapılması.

Elbette, konular mahkemelere, yargıya gitmeden, oluşum sebeplerini, ortaya çıkma neden ve olasılıklarını önceden belirlemek ve müdahil olarak yaşanmalarını engellemek, ilk yapılması gereken.

Arabuluculuk sistemi, KKTC’de uygulanabilir mi?

"İki veya daha fazla taraf arasında, her türlü anlaşmazlık konusunda, ara bulmak, anlaşmazlığı ortadan kaldırmak için taraflar arasında çalışma yapmak, çözüm bulmaya çalışmak."

Arabuluculuk sistemi, Türkiye’de uygulanıyor.

Hatta meslekten vazgeçip sadece bu işi yapan avukatlar, çeşitli meslek sahipleri var.

Pandemi öncesinde, KKTC’de konuyla ilgili bir çalışma yapıldı, belli başlı adımlar atıldı.

Pandemi sonrası ise mesele bir daha gündeme gelmedi.

Yeni bir iş alanı yaratılabilir, yargının yükü azaltılabilir, başta avukatlar olmak üzere, yeni bir çalışma alanları bulunabilir.

Suiistimal, kötüye kullanma veya bunlara teşebbüs etme, tabii ki mümkün.

Önlemini almak, iyi kurgulamak, yasal boşluk bırakmamak, uygulayıcıların elinde.

Tabii bir de uzlaşı kültürüne açık olmak.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.