Kıbrıslı Türkler, zaten muhatap değil ki!

Yayın Tarihi: 24/11/23 08:00
okuma süresi: 4 dak.

Yabancılara toprak ve emlak satışı uzun süredir konuşuluyor.

Zaten sorunda bu, sadece konuşuluyor.

Yabancılara toprak satışı yapılmamalı mı, söylediğim bu değil.

Tabi ki yapılacak, dünyanın hiçbir yerinde bunu engellemek mümkün değil.

Ancak bunun bir sınırı olur, olmalıdır.

Bu ülkenin, toprak anlamında büyümesi, mümkün değil.

Toprak sınırlı, üstelik Kıbrıs sorunu gibi düğümlenmiş ve en önemli çıkmaz olarak bilinen, mülkiyet sorunu varken.

Çok yanlış yapılıyor, çok.

Ve kılını kıpırdatan yok, çok üzgünüm.

Bölgesel planlamalar ve sınırlamalar yapılmalıydı.

Uzun vadeli kiralamalar olabilirdi, bu yöntem tartışılmalıydı.

Konu sadece kuzeyde değil, Kıbrıs'ın güneyinde de konuşuluyor.

Alithia gazetesi, "Kıbrıs’ın kuzeyinde “devam etmekte olan bir inşaat furyası olduğuna” dikkat çekiyor.

Ve “mülkiyet meselesinin bu şekilde çözülmekte olduğu” iddiasında bulunuyor.

Yani mülkiyet sorununun, Kıbrıslı Türklerle değil, yabancılarla çözülecek bir noktaya doğru gittiğini anlatıyor.

Kuzeydeki Türk mallarının elde tutulduğunu, özellikle Kıbrıslı Rum mallarının Türklere, Ruslara, İranlılara ve diğer yabancılara satıldığını öne sürüyor.

Eksik olan kısım, bu satışların, siyasi bir tarafının olduğu imasının yapılması.

“Kıbrıs Rum malları yabancılara satılıyor, Kıbrıs Türk malları Kıbrıslı Türklerin elinde kalıyor. Yarın müzakere masasına oturmamız gerekirse karşımızda muhatap olarak Kıbrıslı Türkler yerine İsraillileri, Rusları, Ukraynalıları ve İngilizleri bulacağız.

Bütün bunlar, Başkan Nikos Hristodulidis, mülkiyette ilk söz hakkını mal sahibine değil kullanıcıya veriyor diyen Guterres Çerçevesi’ni reddettiği bir zamanda oluyor. Çok yakında mal sahibinin kim olduğunu bile bilemeyeceğiz.”

Bu yorumda katıldığım tek nokta, 1974 sonrasında mülklerin, hangi süreçte el değiştirdiğinin bilinmediği konusudur.

Hassas bir mesele ve Kıbrıs'ın her iki tarafında da dikkat çekiyor.

Farklı bakış açıları olsa da sorun olmaya doğru ilerleyen bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Rum kamuoyu ve medyası bir başka konuya da aynı hassasiyetle bakmalı.

Kıbrıs sorunu genelinde, Kıbrıslı Rumların muhatabı, artık Kıbrıslı Türkler değil.

Belki bu durum onların izlediği siyasetin, istedikleri noktaya gelmesidir.

Fakat çok uzun olmayacak bir süre sonunda, toplumsal görüşmeler başlasa da, muhatapları Kıbrıslı Türk olmayacak.

Bunu da bir sorun olarak görüyorlar mı, emin değilim.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Kıbrıs Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart, “Kıbrıs'ın sürdürülebilir denge için yeni yol haritası stratejisi, jeopolitik, yenilik ve büyüme” başlığıyla düzenlenen 19. Ekonomist Kıbrıs Zirvesine katıldı ve bir konuşma yaptı.

Konuşmada altını çizdiğim noktalar şunlar;

"Her iki tarafın siyasi liderliğinde de taviz vermemiş görülme, tam tersine kendi tarafını zafere ulaştırmış gibi görülme isteme zihniyeti var. Fakat her iki tarafın da kabul edebileceği bir anlaşmaya ancak taviz vererek ulaşılabilir. BM Genel Sekreteri’nin Eylül ayında söylediği gibi politika, diplomasi ve liderlik taviz vermeyle alakalıdır. Herkes kolay kararlar alabilir, liderlik zor kararlar alabilme yeteneğidir”.

Kıbrıs sorunun çözülmeme sebebi işte bunlardır.

Bu zorluklar, çözüm modeli fark etmeksizin, engel yaratıyor.

Zaman farklı sebepleri zorunlu kılıyor, büyütüyor.

Bunları görmek istememek de bir başka sorun. 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları