Üniversiteler ülke gündeminden neden uzak?

Yayın Tarihi: 04/12/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.

KKTC köklü değişimlere muhtaç.

Ülke adına, yapılan veya yapılmayanlar için sadece siyaseti ve siyasetçiyi sorumlu tutmak, kolaya kaçmaktır.

Sivil toplum örgütleri, odalar, birlikler, üniversiteler, hayatın her alanında yer almalı.

Ortada bir çelişki var.

Bilim adası denilen bu ülke, neden bilimsel gerçeklerden uzak.

Üstelik her konuda.

Bilim yuvaları, görüş vermeli, eleştirmeli, öneri sunmalı.

Baskı unsuru olmalı, yönlendirmeli, bilimsel verilerle çalışmalarla ülkeye yol göstermeli.

Yoksa gerçek işleri bilim değil mi?

Aydınlar, entelektüeller, alanında uzman olanlar, en başta kendi konularında, bilgi, birikim ve tecrübelerini toplum yararına kullanmalılar.

Ülkenin eğitimden, sağlığa, bir bilim dalı olan imara, ulaşıma, çevreye kadar, pek çok konuda bilen, bilmeyen konuşuyor.

Anlayan, anlamayan, işine geldiği taraftan bakan, herkes konuşuyor, fikir sunuyor.

Hatta ve hatta ülkeyi, bizleri yönetiyor.

Ama konusunda uzman olanlardan, bilim, bilimsellik öğretenlerden, aydın insanlar yetiştiren üniversitelerden ses yok.

Bu büyük bir eksiklik ve bunu anlamak zor.

Eğitim konusu, uzun zamandır, sürüncemede.

Tam gün eğitim konusu, sanki hükümetin, devletin bir uygulama uğraşı değil de, eğitim bakanlığının, bakan Çavuşoğlu'nun bir projesiymiş gibi bir hava var.

Eğitim bilimciler yok mu?

Akademisyenler yok mu, üniversiteler neden görüş ve katkı vermiyor.

Eğitim konusunu geçip başka konulara bakabilir, örnekleri çoğaltabiliriz.

Kamusal alanda, bakanlık ve sendikalar arasında gidip gelen, sıkışmış, bıktırmış, bir mesele.

Kamusal eğitimden kaçan aileler ve öğrencilerin, üniversitelere gitmesi, örgün eğitimi orada alması, bir yerde müşteri olması mı bunun sebebi?

Oysa böyle olmamalı.

Tabi bir başka taraf daha var ve ona da bakmak gerek.

Toplum aydınlarına, akademisyen, bilim adamlarına ne kadar önem veriyor, sahip çıkıyor.

Bugün özel üniversitelerde çalışan, akademisyenler, uzmanlar var.

Aldıkları maaş, sosyal hakları, eğitimleri, tecrübeleri, bu ülkenin onlar için yaptığı yatırım, onları yetiştirmek için harcanan potansiyel, bunun karşılığı maalesef yok.

Eğitim bir yatırım, hem de insana yapılan yatırım.

Ve günü geldiğinde bu yatırım, ülkeye kazanç olarak, ilerleme, gelişme, güncelleme ve ufuk açma olarak geri dönmeli.

Kamuda en alt düzeyde bir çalışan, özel bir üniversite de görev yapan bir akademisyenden üç kat daha fazla maaş alıyorsa, sosyal hakları daha garanti durumdaysa, bu normal değil.

Ortada çok dengesiz bir gerçek var.

Şimdi, yazının ilk bölümleri ile son bölümlerini karşılaştırarak devam edeyim ve sonuca geleyim.

Özellikle üniversiteler, çok üzücüdür ki, toplum tarafından olması gerektiği kadar içselleştirilmedi.

Üniversiteler de bunu kırmak için gereken çabayı göstermedi, göstermiyor.

İşin ağırlıklı tarafı eğitime değil, ticari faaliyetlere kaydı, öncelik oldu.

Böylesi bir ortamda, üniversiteler, kadroları, ülke sorunlarına uzak, toplum tarafından destek görmemeleri de en önemli sebep.

Bunu kırmak şart ve çok da zor değil.

Geleceğe bakarak, düşünerek, akademik hayatın ve kadrolarının, bu ülkede olması çok büyük bir şans.

Bu şans bugüne kadar iyi kullanılmadı.

Akademiden, bilimden her alanda, en üst düzeyde fayda sağlamak, daha bilimsel, daha kaliteli yönetim sosyal hayat ve demokrasi demektir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları