Kendi evimizde bile, güvende değiliz

Yayın Tarihi: 28/02/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Mesele, sadece kendi yaşam alanlarımızı korumak değil.

Öyle olmamalı, tehlike büyük ve yakın.

Çok uzun yıllar, herkes daha iyi bir hayat için, daha rahat bir yaşam için mücadele etti.

Ve bu mücadele herkes için, her gün, her an devam ediyor.

Bunu sağlayacak, adımlar atılıyor, kararlar veriliyor, bir şekilde mücadele devam ediyor.

Gelinen noktada yaşam alanını korumak, bireysel çıkarını savunmak, kişisel kazanımları sürdürmeye çalışmak, iyi bir yaşam için yetersiz.

Yetersizden de öte, artık mümkün değil.

Çünkü ülkeye, topluma dair kayıplar hızlandı ve bireysel kazançları aştı, artık toplumu tehdit eder hale geldi.

Trafikte, sokakta, işyerinde, hatta evlerimizde bile güvende değiliz.

Önceleri basit adli olaylara bile şaşırırken, nasıl olsa bizde yaşanmaz denilen her ne varsa, bugün sıradanlaşmış durumda.

Ev, işyeri basıyorlar, dövüyor, tehdit ediyor, kaçırıyor, bir gece yarısı kurşunluyor, hatta öldürüyorlar.

Mahalleler, kolay yoldan para kazanmanın peşinde olan çetelere, guruplara kaldı.

Polise saldırıyor, zarar veriyor, kaçıyor, serbest kalıyorlar.

İki yönü olan bir ülke görüyorum.

En üst tarafı yolsuzluklarla anılırken, alt taraf güvenlik sorunu ile boğuşuyor.

Paranın, hele de nereden, nasıl geldiği belli olamayan paranın olduğu yerde, huzur, düzen ve güven olmaz.

Bu kadar kaçak yaşam, bu kadar kaçak yaşayan normal değil.

Bu kadar yabancının, yol, kural bilmeyen insanın yollarda, üstelik de bu kadar kolay yer alması normal değil.

Bu kadar betonlaşma, hızlı yapılaşma, büyüme, nüfus artışı, normal değil.

Devlet ve devleti oluşturan kurumlar, ekonomiyle, güvenlikle, sosyal hayatla ilgili kurumlar.

Hükümet, özellikle güvenliği, denetlemeyi, yasaların çalıştırılmasını, radikal kararlar almayı ve kontrolü sağlamayı öncelik yapmalı.

Bazı konular küçük ve yavaşça başlar, gittikçe büyür ve kontrolden çıkar.

Ciddi şekilde cevap aranması gereken soru şudur;

Bu cesaret, vurdumduymazlık, neden ve nereden geliyor?

Bu ülkenin, devletin, yasaları, kanunları, kurumları neden bu kadar görmezden geliniyor, korku vermiyor?

Bunların bir sebebi olmalı.

Devlet ciddiyeti, otorite, sırf söylemekle, iddia etmekle olmaz.

Yasaların, kanunların, devlet sisteminin verdiği güç kullanılmalı, kullanılmazsa devletin yerini yasa dışı güçler alır.

Yarın çok geç olabilir, suç işlemenin bu kadar kolay olmaması gerek.

Tüm işaretler otorite eksikliğini gösteriyor.

Otoritenin ciddiye alınmadığını.

Suç oranın artması ve suçun çeşitlenmesi, elbette belli nedenlere bağlıdır.

Ekonomik konular, nüfus artışı, eğitim düzey ve kalitesinin düşmesi, nereden geldiği belli olmayan paranın, ülkeyi esir alması, bunlarla beraber de gerekli tedbirlerin bilerek veya bilmeyerek alınmaması.

Otorite boşluğundan, haksızlığa uğradığına inanan veya inananların kendi adaletini yaratma isteği.

Defalarca sormak lazım;

Neden, neden diye?

Yetersiz kalan ne var, suçun, şiddetin, çeşitlenmesinin, artmasının sebebini bulmadan, yapılan her ne ise eksik kalacak.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.