Yargı yıpranmasın

Yayın Tarihi: 27/03/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Senaryo mu yazıyorum, komplo teorisi mi üretiyorum?

İçinde olduğumuz zamanda yaşananların, devam edeceği ve farklı yerlere kadar uzanacağını düşünüyorum. 

Anlatmak istediğimi, yazının akışı içinde göstereceğim.

Bir zamanlar yazmıştım;

“Kimseye hak ettiğinden daha fazla itibar edilmemeli.

İtibar 30 yılda kazanılır, bir gecede kaybedilir.

Samimi duygular, kendine fazla itibar etmemeyi gerektirir.

İtibar kırılgan bir şeydir, bir ince çatlak onu paramparça eder.

Siyaset ve ticaret, önemli olana itibar eder, ilim ve irfan ise değerli olana.

İlim ağacı amel meyvesini vermezse, itibar dairesinin dışında kalır.

Güç ve itibar insan sayısından kaynaklanmaz, insanın kalitesinden kaynaklanır.

Onur ve haysiyetine itibar etmeyen başkasının şerefine itibar etmez.

İtibar, paradan daha değerlidir.

Güce değil, adalete itibar etmek lazım.”

Kıbrıs Türkü itibarını kaybediyor, yıllar içinde önemsediği, biriktirdiği ne varsa bitiyor, bitiriyor.

Hızlı bir çöküş ki bu çöküşün temelleri yıllar içinde atılmış, güçlendirilmiş.

Bir halı vardı, saklanması gereken her türlü pisliğin altına itildiği bir halı.

Ve o halı çekildi, kaldırıldı. 

Siyaset, devlet kurumları, önemli sektörler, bugün hepsi itibar olarak diplere indi.

Siyaset ve siyasetçiyi konuşmaya pek gerek yok.

Sağlık alanı, doktorlar, eczacılar, kamusal sağlık hizmeti, şu veya bu sebeple darmadağın olmuş durumda.

Ve bir belirsizlikle, bundan sonra ne olacağını kimse bilmiyor, kestiremiyor.

Eğitim, sahte diploma konuları ortada, eğitimin ilk başladığı noktadan, sona geldiği noktaya kadar, yetersiz, kalitesiz, insan yetiştirme değil, insan mezun etme mantığı ile kalitenin, bilinçlenmenin, kültürün, sevmenin, saygının yerini alan yarışma ve hep kazanan olma bencilliği.

Bir örnekle konuyu açarsam;

İşte son günlerde yaşanan trafik olayları.

Onca kaza, acı, gözyaşı, ağır cezalar, yetersiz yollar, binlerce araç, binlerce araç kullanıcısı, kuralsızlık, hiçbirinden ders almadan, yollarda terör estirmek.

Sanki bu ülkede, bu toplumda yaşamıyor gibi, bu nasıl bir yabancılaşma.

Bu vurdumduymazlığı, ders almamayı açıklayabilecek bir bilim dalı var mı acaba?

Şaka değil, yıllar içinde kazanılmış, tecrübelenmiş, geliştirilmiş, kurumlar elimizden gidiyor, bilmem farkında mısınız?

Hepsinin aynı zamana denk gelmesi, tesadüf mü, komplo mu üretiyorum?

Polis teşkilatı, asker, çok ağır konular, itamlar, suçlamalarla anılıyor, mahkeme koridorlarında, itibar ve güven kaybediyor.

Elbette her kim ki yanlışa sapmış, hata yapmış, cezasını çeksin, buna kimsenin itirazı olmaz.

Yazının en başında söyledim ya, komplo teorisi mi yazıyorum, senaryo mu üretiyorum?

Bu gidişatın en doğru, en temiz ve güven yaratıcı yerde bitmesini, sıfırdan, sil baştan bir başlangıç yaşamayı diliyorum.

Ancak kendi sorunlarımıza, kendi bulacağımız çözümlerle.

Kendi, kurumsal ve demokratik sistemimiz içinde, kendi yaptırımlarımızı uygulayarak.

Polisin ve yargının yükü çok ağır, daha doğrusu ağırdı, son zamanlarda ağırlık daha da arttı.

Hiçbir zaman, hiçbir konuda genelleme yapmadım, yapmam.

Polis gibi yargı gibi kurumları yıpratmaktan şiddetle karşı durmak gerek.

Sağlığın, eğitimin, polisin, askerin, yıpranması, tartışılması, güven kaybetmesi, devletin temellerinin kökünden sarsılması demektir.

Yargı çok zor ve meşakkatli bir sürecin içinde.

Tabi ki yasalara dayanarak görevini yapıyor, yapacak.

Fakat bu süreçlerle, kalan son kale olarak, yargının yıpratılmasından, tartışılacak noktaya getirilebileceğinden endişe duyuyorum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları