Bu pazar seçim olsa, sonuç ne olur?

Yayın Tarihi: 03/05/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Çok uzun yıllara yayılan ve büyüyen sorunlar yumağı var.

Ve gelinen noktada bildik, alışıldık yöntemlerle, sorunların çözülmesi mümkün görünmüyor.

Siyasi tartışmaların farklı yerlere evrilmesi gerek.

Sen yaptın, ben yaptım tartışmaları, iktidara yönelik sığ eleştiriler, muhalefetin sorunların temeline yönelik vizyon geliştirememesi, genel olarak siyasete olan güveni sarsıyor.

Konuşmak, başkalarının hatalarını anlatmak, yanlışları dile getirmek, sorunları çözmüyor.

Pek çok alanda, pek çok soruna, kalıcı, reformist, popülizmden uzak ve birilerini rahatsız edecek, toplumsal fayda sağlayacak adımların atılması kaçınılmaz.

Elbette çözüm yolu siyasetten geçer.

Ancak bugünkü konjonktür ve siyasi ortama baktığımız zaman, toplumun yaşadığı çıkmaza çözüm olacak bir yapı çok çok uzakta.

Anketler, özellikle seçim süreçlerinde yapılıyor.

Bilimsel, ciddi ve güvenilir olanlar, birkaç tane olmakla beraber, düzenli olarak ülkenin nabzını tutuyor.

Toplumun, ülkenin röntgeni çekiliyor, çok önemsediklerim var.

Bunlar, Göç, Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi'nin (CMIRS) anketi, Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın “Rekabet Edebilirlik Raporu” ve “Kuzey Kıbrıs’ta Yolsuzluk Algısı Raporu”.

Anketler önemlidir, altını bir kez daha çizeyim, ama bilimsel, uzun soluklu ve güvenilir olanlar.

Çıkan veriler kullanılırsa, toplumun faydasına olur.

Ne yazık ki birileri emek harcıyor, ortaya bir bilgi veri çıkarıyor, fakat dikkate alan, kullanan, faydalanan ve bir yol haritası yapan yok.

Göç, Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi (CMIRS) 2013 yılından bu yana düzenli olarak her üç ayda bir anket çalışması yapıyor.

Göç, Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi Direktörü Mine Yücel’le yaptıkları son anketi konuştuk.

Mine Yücel’in anlatımından, altını çizdiğim noktaları paylaşıyorum;

“Toplum kendini önemsiz hissediyor”

“Toplumun geleni yolsuzluğun yaygınlaştığını ve normalleştiğini düşünüyor. İllegal davranışlar ne kadar artar ve cezasız kalırsa, normalleşir ve yaygınlaşır. Çünkü ceza olmayınca, nasılsa ceza yok diye daha çok insan yapmaya başlar. Yanlış cezasız kaldıkça, normal kabul edilir, norm olur.

Toplum hiçbir şeye etki edemediğini düşüyor. İradesinin önemsiz olduğuna, etkisiz kaldığına inanıyor. Toplumun ciddi travmaları var. Geçmişten gelen, sonrasında Annan planı, ciddi bir travmadır. İstesem de başaramıyorum psikolojisi var. Toplum, ciddi bir kendine güven kaybı yaşıyor.

Kıbrıs sorunu önemli bir etken, yine önemli bir yer tutuyor. Oran olarak bazen düşer, bazen artar ama her zaman en önemli sorunlar içinde yer alır.

“İktidarı değil, muhalefeti eleştirmek gerek”

Şuanda iki büyük parti CTP ve UBP çok yakın oranla yarışıyor. CTP az bir farkla önde. Oranlar çok benzer. %5 hata payı olan bir ankette, çok önemli bir fark yoktur. Genel olarak siyasete güvensizlik var.

Bu da ortaya şunu çıkarıyor, kişisel çıkara, en yakın siyasi partiye yönelme. Ben iktidar partilerini eleştirmem. Ben muhalefeti eleştirim, siyaset alternatif vizyon üretmedir.  Bu kadar soruna rağmen siz topluma alternatif sunamıyor, güven veremiyor, ikna edemiyorsanız bu muhalefetin suçudur. Sorunlar ve çözümlerini anlatma ikna etme ve çözüm yolunu gösterme, bunun yapılması gerek.

Halkın Partisi siyasal bir travmadır”

Geçmişten bu yana UBP ile CTP birbirinin alternatifi olarak geldiler. Ama iktidarda çok bir farkları olmadı. İnsanlarda gerçeğe oy verelim dediler. Halkın Partisi, toplumda siyasal açıdan ciddi bir travmadır. Söylemi ve tabanı pek de uyuşmadı. Bizim anketlerde söylediklerimiz, o dönem HP’nin söylemleriydi. Ancak siyasi söylemle hareket birbirini tutmayınca güven de ortadan kalktı.”

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları