Üretici ve tüketici kaybederken kazanan kim?

Yayın Tarihi: 22/05/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Ülke şartları dikkate alındığında üretimin, üretmenin ne kadar zor olduğunu tahmin etmek güç değil.

Zorluk yanında, elbette şart, bir gereklilik, olmazsa, olmaz.

Konu, alan, ne olursa olsun, üretmek var olmaktır.

Bunu bir slogan olmaktan çıkarmak gerek.

Üreten kesimlerin mutlak destekçisiyim, hele toplumsal zorlukları düşündükçe, üretim daha bir değerli.

Ekonomik belirsizlik, mali yapı ve pazar sorunları üretimin en büyük girdapları.

Üretim maliyetleri düşmezse, ürünlerin ucuzlaması mümkün değil.

Ürün ucuz ve erişilebilir olmadıkça, üretici de satıcı da tüketici de mutlu olmaz.

Tek başına ne üretici ne de satıcı kazanabilir, düzgün bir sisteme ihtiyaç var.

Sadece aracılar, toptancılar kazanırsa, bu işte bir terslik vardır.

Bu bir yarışa dönmemeli, bahçeden, tarladan, ton hesabı, 10 TL’ye çıkan bir ürün, nasıl olurda, markette 65 TL’ye satılır.

Üreticinin kazandığı ne, ürünün dalında kalmaması mı?

Türkiye ile narenciye konusunda yapılan bir anlaşma var.

Bu anlaşma ile narenciyedeki sorunlar bitecek mi?

Önümüzdeki yılı kurtaracak mı?

Bu yıl bitti, kalan kaldı, giden gitti.

Üretimi teşvik etmek, maliyetleri azaltmak ve Pazar sorununu çözmek gerek.

Zararı tazmin etmek, üretimimin sürdürülebilir olmasını sağlamaz.

Sadece o dönemi kurtarır.

Oysa hedef büyük olmalıdır.

Hedef, kaliteli, standart ve sertifikalı ürün üretmek olmalıdır.

Pazar neresi olursa olsun, sertifikalı, kaliteli ürün, her yere girer.

Dünya ve üretimin her alanı kaliteye, standart ve sertifikalı, onaylı ürün üretmek üzerine, her türlü imkânı yaratıyor ve kullanıyor.

KKTC de bu anlamda imkân ve olanaklarını iyi ürün, kaliteli ürün ve sürekli Pazar alanlarına yönlendirmelidir.

Et konusu da önemlidir, bir üretim alanıdır.

Hafta sonu, bayram, tatil yoktur, gece, gündüz, yağmur, çamur dinlemez.

Zor, meşakkatli, fedakârlık isteyen bir meslek alanı.

Yurt dışından et gelmesi, sorunu çözmez, sıkıntının kökeni bulunmalı, yine maliyete geliyoruz, mesela kooperatifleşme olabilir, amaç üreticinin ve tüketicinin en üst düzeyde fayda sağlaması değil mi?

Gelecek et, TÜK organizasyonunda olacak.

Bunun maliyeti nedir, bu kaynak üreticiye verilse, aynı fayda sağlanamaz mıydı?

Nerede, nasıl stoklanacak, kim, nasıl getirecek?

Çok soru var, biliyorum, ancak kamuoyunda oluşan beklentinin de karşılık bulması gerek.

Sonuç olarak, ortada bir sorun hatta sorunlar var.

Amacımız, tüm kesimlerin kazanacağı, sürekliliği olan hem üretim hem de tüketim noktasında, herkesin memnun olacağı sürdürülebilir bir sistemin kurulmasıdır.

Verilen teşviklerin, üretimi, üretim yapan kesimleri, ileriye taşımak, ülkeye katma değer sağlamak, iç pazarda da tüketicinin ürüne ulaşmasını sağlamak.

Eminim ki ilgili paydaşların amacı da budur.

O zaman geriye, sadece yeni bir sistemin kurgulanması kalıyor.

Son olarak, Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği’nin başlattığı eyleme destek vermekle beraber;

Halkın tepkisini değil, desteğini almak ilk adım olmalıdır.

Bunu daha önce yapılan eylemler için de seslendirmiştim.

Bu hassas konuda, daha hassas bir eylem yolu izlenmelidir.

Bu sadece, hayvan üreticilerine dost hane bir öneridir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları