Türk Lirası gibi kaybediyoruz…
Ülke yangın yerine döndü mü isyan haktır der şair. Aşırı pahalıyız. Akaryakıta ve tüp gaza yapılan zam sonrasında hızla marketler fiyat kupürü değişiyor.
Hükümetin pahalılığın önüne geçmek adına herhangi bir planı yok.
Dövizin yükselmesi şüphe yok ki bir zenginlere bir de devlete yaradı. Kamu maliyesi artı verdi.
Hükümetin hayatın pahalı olmasıyla ilgili soracağınız her soruya hazır cevapları var. dünya pahalı bu nedenle bizim de pahalı olmamız son derece normal. Kimse demiyor Türk lirası pula dönüştü bundan kaynaklı alım gücümüz düştü.
Ekonomik girdiler yükseldi diyorlar. Bakın sıralanan mazeretler aynen şöyledir ; ekonomik girdiler yükseldi, döviz yükseldi, petrol fiyatları yükseldi. Bu nedenlerden dolayı pahalıyız. Peki hükümetin böyle
durumlardaki görev ve sorumluluğu nedir?
Hızla yükselen birçok emtiayı dengelemek.
Hep yazıyorum yazacağım; fiyat istikrar fonu. Bu fonda para toplarsanız bu zamları sübvanseye edebilirsiniz. Bu fonda kimine göre para var kimine göre para yok.
Örneğin akaryakıt zammı ile elektrik zammını sübvanseye edebilirsiniz. Hükümet bir süre akaryakıtı sübvanseye etti sonrasında serbest bıraktı; iki zam yedik ülke olarak.
Sırada elektrik bir daha zamlanacak diyorlar. Nereye kadar erteleyebilecekler bekleyip göreceğiz.
Akaryakıtın fahiş derecede zamlanması şüphe yok ki elektrik zammını da beraberinde getirecek.
Akaryakıt zammına ilaveten dövizdeki artış marketlerdeki tüm ürünlerin pahalı olmasına neden olacak.
Ekonomi Bakanlığı tarafından piyasalar sıkı denetlenmesi gerekiyor. Marketlerin fırsatçılık yapmasının engellenmesi gerekiyor.
Ne yazık ki tüm marketler yapmasa da birçok market sahibi stokçuluktan ciddi kar elde ediyor.
Tüccarlar deseniz aman Tanrım. Pahalılıkta Asıl yılanın başı tüccarlar ; onlarda stokçuluk mantığıyla çalışıyorlar ve tüm bu yapı pahalılık söz konusu oldu mu ciddi karlar elde ediyorlar.
En basit örneği verecek olursak , bir paket fasulye rekabet yoksa 81 liradan satılabiliyor ama raflara dört-beş çeşit başka marka fasulye girdiği anda bir bakıyorsunuz bir düşmede beş lira düşebiliyor fasulyenin fiyatı.
Siz tüccarın karını varın bu basit örnekten anlayın. Demek ki isteseler gıda fiyatlarında ciddi indirime gidebilirler. Verdiğim bu örnek tüm gıda çeşitleri için geçerli.
Kıbrıs Türkü adeta çaresizliği oynuyor. Üniversite mezunu binlerce genç Rum tarafındaki otellerde garsonluk yapmak zorunda kalıyor.
İki eşit egemen devlet olmadığımız buradan anlaşılabilir. Üniversite mezunu gençler sırf maaşı daha iyi diye Rum tarafındaki birçok sektörde çalışmak durumunda kalıyor.
Bin 500 avro maaş alacak getirip Türk tarafında bozuğunda iyi bir para geçecek eline. Gençlerde haklı çünkü başka çareleri kalmadı geçinmek için.
Durumlar kötü dostlar hem de çok kötü. Gıdaların ucuzlaması için Hükümetin devreye girmesi gerekiyor.
Temel tüketim maddelerinin ucuzlaması için ve de pahalı olmaması için Hükümetin piyasaları sıkı denetlemesi ve müdahale etmesi gerekiyor.
Eğer serbest piyasadır deyip kendi haline bırakılırsa bir süre sonra kimse alış veriş yapamaz hale gelir.
Devletin kontrol edemeyeceği şeyler olduğu gibi kontrol edebileceği şeyler var ; devlet birçok ekonomik emtiaya müdahale edebilir, etmelidir. Narh uygulamalıdır.
Hükümet kamu maliyesini artıya geçirdiği için Rahat, işte o toplanan paralardan fiyat istikrar fonu da desteklenmeli ve akaryakıt, tüp gaz ve elektrik gibi önemli giderler sübvanseye edilmeli.
Aşırı gıda zamlarının önüne geçilmeli, sebze meyve fiyatları gerekirse ithalatla dengelenmeli.
Açıkçası hükümet, pahalılığı giderecek formüller geliştirmeli. Hükümet hükümetliğini göstermeli…
********************
Günün Sözü
“Bir toplumu tahrip etmenin en etkili yolu, o toplumun parasını tahrip etmektir.”
Lenin
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.