Gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuk

Yayın Tarihi: 28/12/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.

Simurg ya da Zümrüd-ü Anka,

Phoenix veya Hüma Kuşu...

Bu isimlerin tümü,

bir eski İran inancı olan Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan,

Avesta'daki "Saêna Kuşu"ndan türemiştir.

 

Saêna kuşu, farklı isimlerle,

neredeyse tüm inanç sistemlerinde, efsanelerde ve mitolojide mevcuttur.

Türk mitolojisindeki karşılığı ise "Tuğrul Kuşu”dur.

Çoğunlukla da “Anka Kuşu” olarak anılmıştır.

Farklı isimlerle bilinen,

ama hikayesi hiç değişmeyen özel bir kuş…

 

Yunan mitolojisine göre bu kuş,

Dibi her gördüğünde küllerinden yeniden doğar,

‘Bilgi Ağacı’nın dalları arasında yaşar ve her şeyi bilirmiş. 

 

İslam tasavvufçusu Feridüddin Attar,

“Mantıku’t- Tayr” adlı yapıtında Anka’nın hikâyesini şöyle anlatır:

“Rivayet olunur ki bütün kuşlar, kuşların hükümdarı olarak kabul ettikleri Zümrüd-ü Anka’ya ve onun varlığına inanır, onun bir gün kendilerini tüm kötülüklerden, zorluklardan ve sıkıntılardan kurtaracağını düşünürlermiş.

Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe, onlar da Zümrüd-ü Anka’yı bekler dururlarmış.

Ne var ki,

Zümrüd-ü Anka ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar,

ve sonunda umudu kesmişler.

Derken bir gün, çok uzak bir ülkeden gelen bir kuş sürüsü,

Zümrüd-ü Anka’nın kanadından bir tüy bulmuş.

Zümrüd-ü Anka’nın bir hayal değil,

gerçek olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar,

ve hep birlikte Zümrüd-ü Anka’nın huzuruna gidip,

yardım istemeye karar vermişler.

Ancak Zümrüd-ü Anka’nın yuvası,

etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş.

Oraya varmak için ise,

yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş.

Hepsi de birbirinden çetin yedi vadi...

 

ARAYIŞ, AŞK,

BİLGELİK, BİRLİK,

DEDİKODU, ARZU

ve BEN VADİLERİ.

 

Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar.

İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar, yolda birer birer dökülmüşler.

Yorulanlar ve düşenler olmuş...

Yalnızca kendini düşünenler

ve kendi başlarına hareket edenler kopmuşlar gruptan öncelikle,

daha ilk vadi olan Arayış Vadisinden geçerken.

Birçoğu da kendilerinden  daha  güçlü  ve yırtıcı hayvanlara yem olmuşlar yalnız hareket edince.

 

Kuşların kimi "Aşk Vadisi"ne dalmış,

buranın büyüsüne kapılarak kuş sürüsünden koparak "Aşk Denizi”ne dalmışlar sonra.

Bir daha da kuş sürüsünü bulamamışlar kendilerini kaybederek.

 

Bilgelik Vadisinden geçerken, bazı kuşlar da buranın büyüsüne kapılmışlar,

başka hiçbirşeyi önemsememişler, düşünmemişler,

ve hatta ne aradıklarını dahi unutarak,

yola çıktıkları sürüyü terk edip bu vadide kalmışlar.

 

Birlik Vadisinden geçerken,

bazı kuşlar Zümrüd-ü Anka’yı bulamayacaklarına inanmaya başlayarak,

yolda öleceklerini düşünerek geri dönmüşler ve sürüden kopmuşlar.

 

Dedikodu Vadisinde, en arkadaki kuştan en öndekine kadar dedikodular yayılmaya başlamış,

aslında Zümrüd-ü Anka’nın gerçek olmadığını,

o yüzden bu yolculuğun anlamsız olduğunu söyleyenlere inanarak, geri dönenler olmuş.

 

Kuşların isteyebileceği herşeyin bulunduğu,

bir harikalar vadisi olan Arzu Vadisinden geçerken,

kendilerine sunulan inanılmaz imkanları tercih ederek, sürüyü terk etmiş bazı kuşlar.

 

Yedinci vadi olan Ben Vadisine gelince,

kuşlar birlikte hareket etmek ve ortak düşünüp davranmak yerine,

birbirlerinden ayrı ve farklı şeyler söylemeye başlayıp,

birbirlerinin düşüncelerini beğenmemeye ve değer vermemeye başlamışlar.

Her biri kendi gittiği yolun doğru olduğunu söylemeye başlayarak lider olmaya çalışmış,

bu yolda herşey mübah diyerek birbirlerini ezip durmuş ve dağılmışlar.

 

Kısacası bu yedi vadiden geçerken,

“Ayrılık Vadisi"nden uçmuşlar,

"Hırs Ovası"nı aşıp,

"Kıskançlık Gölü"ne sapmışlar...

kimi "Ayrılık Vadisi"nde kopmuş sürüden...

Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle...

 

Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp.

Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş,

Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış.

Baykuş yıkıntılarını özlemiş.

Balıkçıl kuşu bataklığını…

 

Sonuçta yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.

Ve nihayet sonuncu vadi olan “Ben Vadisi” bir "Yokoluş” olmuş onlar için,

ve neredeyse bütün kuşlar umutlarını yitirmiş...

 

Kaf Dağı'na vardıklarında ise geriye sadece otuz kuş kalmış.

Tüm vadilerdeki zorlukları aşan sadece 30 kuş.

Kaf Dağının tepesine vardıklarında,

ne bir Bilgi Ağacı,

ne de bir Zümrüd-ü Anka Kuş bulmuşlar onları kurtaracak…

 

Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş:

Farsça’da Anka Kuşu’nun karşılığı Simurg sözcüğüdür;

ve Farsça’da "si", "otuz", “murg" ise "kuş" demektir...

 

Dolayısı ile,

"Simurg”, “otuz kuş" demekmiş.

 

Yani aslında oraya varanların hepsi Simurg,

ve her biri de birer Simurg'muş…

 

Böylece bu 30 kuş anlar ki;

aradıkları Zümrüd-ü Anka sultan kendileridir

ve gerçek yolculuk kendine yapılan yolculuktur…

 

 

Ne demişti Mevlana?:

"Her ne istiyorsan kendinde ara.

Senin içinde bir can var, o canı ara.

Senin dağının içinde hazine var, o hazineyi ara.

Eğer yürüyen dervişi arıyorsan;

Onu senden dışarıda değil,

Kendi nefsinde ara!"

 

Kıbrıslı Türkler de,

birer Simurg,

yani "Anka"olmayı göze almadıkça,

insan gibi yaşayamayacak,

ve akıl almaz bir rutine hapis olacak…

 

Anka dönüşür, değişir, gelişir,  aklını kullanır, sezgisine danışır...

"Herkes gibi” değil,

“Kendi gibi” olur!

 

2021 yılının tüm insanlığa olduğu gibi,

Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıs'ta yaşayan herkese de

sağlık, huzur, barış, özgürlük getirmesi,

ve her bir Kıbrıslı Türkün kendilerinin birer Simurg olduğunu öğrenmesi dileğiyle…

İyi seneler dilerim…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları