"Biz büyüdük ve kirlendi dünya…”

Kültür sözcüğü,

Latince ‘cultura’ sözcüğünden gelmektedir.

Cultura sözcüğü,

Latince colere, cult- "ekip biçmek, toprak işlemek" fiilinden  türetilmiştir.

 

On altıncı yüzyıldan on dokuzuncu yüzyıla kadar,

birilerinin "kültürlü" ya da "kültürsüz" olduklarından söz edilirken, 

bu sözcük, geniş bir şekilde öğrenmeyle,

toprak ile bireysel insan aklının ve kişisel görgünün geliştirilmesine uygulandı.

 

Kısacası, kültür;

toprak ve ziraat pratiklerini geliştirme fikrinin metaforik bir anlatımı da olmaktadır.

Şöyle ki:

Eğer bir gül yetiştirme niyetiniz varsa, gülün yetişebieceği şartları sağlamanız gerekir.

Örneğin çölde gül yetiştirilemez,

çünkü çöl, gülün yetişebileceği şartları sağlamaz.

Gül yaşayıp büyüyebilmesi için suya gereksinim duyar,

oysa ki çöl en başta kuraktır.

Kurak olması ve yeterince su bulunmaması hasebiyle de,

çölde ancak kaktüs türü sıcağa ve kuraklığa dayanıklı bitkiler yetişir ve yetiştirilebilir.

 

Uygar olmak ise,

karşımızdakini değil, kendimizi sorgulamaktır...

yani,

nakilci değil, akılcı olmaktır!

 

İnsanlar akılla donatılmıştır donatılmasına, ama;

Akıl;

hırsız, zorba, haydut, yalancı, kumarbaz,

namuslu, erdemli, hoşgörülü, barışçıl, sevecen,

kısacası hemen her insanda var.

Sokrates'te de var, Hitler'de de....

 

Kısacası,

uygarlık dünyaya eşit yayılmış değil…

Silah taşıyanla kalem taşıyan,

komşusuna yardım edenle, kadın döven,

hepsi aynı kültür ortamının yarattıkları,

ve aynı uygarlığın üyeleridir.

 

Dolayısıyla,

KKTC'de, Paris ve Londra’da yaşandığı gibi yaşanmıyor!

KKTC'de yaşayan insanların tümünü "uygar" yapma görevi,

devletin ya da eğitim ve öğretimin elindedir…

 

Hâl böyle olunca,

uzun yıllar öncesinden günümüze baktığımız zaman,

Kıbrıs'lı Türk insanların ruhundaki uygar olma hissi,

çeşitli nedenlerle de tetiklenerek,

gün geçtikçe darbelenmiş,

ve maalesef ki günümüzde ufalanarak,

gücünü kaybetmeye yüz tutmuştur! 

 

Öyle ki,

bugün KKTC'deki "uygarlık" yıllar geçtikçe azalmaya,

artık hiç var olmayan gizli bir hazine olmaya başladı!

 

Peki!

Geçmişten günümüze,

gerek bireysel, gerekse toplumsal yaşamlarımızda,

nelerin değiştiğini biliyor muyuz?

 

Biliyorsak eğer,

hangi dönemde daha uygar insanlar olduğumuzu düşünmeyi size bırakıyorum...

Bugün mü, yoksa dün mü?