LÛLÛ'NUN UÇUŞU

Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR
chaglarm@yahoo.co.uk
Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR

"...mış" gibi yaşamak zordur...

Yayın Tarihi: 21/02/22 05:00
okuma süresi: 3 dak.

Bugün kendi düşüncelerimizi izleyip bir kenara yazsak,
Çoğu zaman ya geleceği düşündüğümüzü ya da geçmişe baktığımızı görürüz...


Hatta, toplumdaki birçok insan, geçmişte yaşadıkları deneyimlere dayanarak, gelecekte olacaklardan endişe duyar!
Ve bu duygusal anlamda bir saplantıya dönüştürebilir…

Bugünü yaşar ve geleceğe yürürken, neden geçmişte yaşamayı seçip, kendimiz için aynı geleceği yaratmaya devam edelim ki? 

Nedeni aynı koşullar!
Aynı ezberler!
Aynı düşünceler ve aynı davranışların devam etmesi!

Deneyimleriniz değişmiyorsa hayatınızda ne değişecek ki?

Bugün yaşayan insanların vermesi gereken hükümleri geçmişe havale etmek hiç bir sorunu çözmez!

Geçmişte yaşamak, zamanı şaşırmak demektir!

Dün yaşayanların sözlerine göre düşünmek ise düşünmek değil, onları tekrarlamaktır!
O insanların görüşleri, sözleri, düşünceleri o zaman ve mekan bağlamındadır.

Hayatın değişkenliğini ve ileriye doğru gittiğini kavramak gerek, yoksa geriye doğru savrulursunuz...

Nitekim Kıbrıs meselesinde olduğu gibi, rejimin kuralları içerisinde aynı şeyleri düşünmek, bizleri aynı seçimleri yapmaya yönlendiriyor!
Aynı deneyimler, aynı duygular, aynı düşünceler...
Dolayısıyla, bu adada gelecek hep geçmişe dönüşüyor!

Bugüne kadar, KKTC vatandaşlığı ile bir "biz" duygusu oluşturulamadığı, yurttaşlık bilinci yaratılamadığı çok açıktır...
Lâkin, sözde milliyetçiler bu ifadelerle oynamayı, yurttaşlıklar dağıtmayı seviyorlar! 

Sebep?

Sebep: yurttaşlıklar dağıtmak, başkalarının kendi hedeflerini kabul etmelerini sağlıyor!
Böylelikle, birilerine tutsak düşmenin mukadder olduğunu kabul ettiriyorlar bizlere... 

Bu durum, "değişim” için oy veren, o düşüncelerin içinde beslenip büyüyen, demokrasiye inanan insanların hakkını yeme uğruna olsa bile!

Kısacası, önüne geleni tüketerek varlığını sürdüren bir düzen...
Seçimler bile netice alma çabalarını bir adım öteye götüremiyor!

Çünkü buradaki en önemli sorun: "Soruna-sorunlara yaklaşım" meselesidir.
Bir paradigma sorunudur...

Evrensel ölçeklerde pek de geçerliliği olmayan ölçütlerle ölçülen her şey çöker...
Yerli şirketleri ve insanımızı “yurtdışına gitmeye mecbur ederseniz”, ekonomik (ve sosyal) yapınız da temelinden çöker.

İnsan neden kendi aklıyla değil de başkasının aklıyla yaşasın?
Neden kendi ürettiği ile değil de başkasının ürettiğiyle tatmin olsun?
Neden kendi vizyonuyla değil de başkasının vizyonuyla yaşamaya devam etsin?!

Ve en önemlisi, neden yaşadığı sorunların çözümünü hep geçmişte arasın?


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.