Bizi yeni bir çağa kim taşıyacak?

Yayın Tarihi: 13/02/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Bizi yeni bir çağa kim taşıyacak?

...!

Kendisine "kader" tayin edilenler nasıl çağ atlar ki?

...!


Türkiye’nin on ilinde yaşanıp,

nüfusun yüzde on altısını oluşturan 13,5 milyona yakın insanı doğrudan sarsan 6 Şubat depremleri,

hepimizin yüreklerini derinden acıttı.

 

Aralarında 48 KKTC vatandaşının da bulunduğu 29 605 can kaybı,

80 278 yaralı, on binlerce bina enkazı olduğu belirtiliyor bu yazının yazıldığı 12 şubat pazar gecesinde...

Yaralılara acil şifalar,

kayıpları olanlara başsağlığı ve sabırlar,

yitirilen bütün canlara ışıklarda, çiçekler arasında huzurlar dilerim.

 

**************************************************************************

 

Ciğerlerimizi yakan bu ve benzeri acı olaylar kaderle bağlandığında sorun zaten çözülür!
Kadersizlere üzülürüz o kadar…!
Takdir olunan musibetten kaçınmak mümkün mü peki kadercilere göre?
Değil!

Örneğin, yeni doğan çocuklar için,

“kaderi güzel olsun” diye bir lâf var dilimizde...
Çünkü "kader",

her kişi için özel olarak özenle belirlenir, biliyorsunuz...
Hatta kötü kaderi para karşılığı birilerine de satamazsınız...
Ellerin kolların bağlı, kaderini bekleyeceksin...
Eğer başına kötü olaylar gelirse,
gidip bir caddenin ortasına oturur ve ellerinle asfaltı döver,
sonra beklersin, başkaları da gelsin, otursun ve asfaltı seninle birlikte dövsün diye!

 

*************************************************************************

Oysa bakın ne demişti Şems-i Tebrizi kader ile alâkalı olarak:

“Kaderin ne olduğunu anlatamam,

ama ne olmadığını anlatabilirim;

kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir.

Bu sebepten “ne yapayım kaderimiz böyle” deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir.

Kader yolun tamamı değil, sadece yol ayrımlarını verir.

Güzergâh bellidir ama dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir.

Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında acizsin...”

**************************************************************************

Öyleyse, eğer kadere kazaya salt imanla ve kader kurbancılığıyla değil de,

Şems-i Tebrizi’nin yukarıda belirttiği gibi,

yol ayrımlarında kararlarını vermeye akılcılıkla bakabilme yetisi olarak bakılırsa,
deprem öncesi yerleşim bölgelerini titizlikle belirleyeceksin.

İmar planların olacak ve bu planları siyasi rant elde etmek adına çiğnemeyeceksin.
Kaygan, gevşek toprağa sahip meyilli arazileri "betonarmeye" çevirmeyeceksin.

Deniz sahillerine, tarımsal arazilere, fay hatları üzerine binalar diktirtmeyeceksin...


Mevcut binaların depreme dayanıklılıklarını ölçecek ve artıracaksın.
"Deprem mühendisliği" laboratuvarların olacak.
ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporu hazırlayacak ve çevre unsurunu bilimsel verilerle dikkate alacaksın.
Alârm ve erken uyarı sistemleri kuracak,
depremin tetikleyebileceği tsunami, sel, heyelan ve yangın gibi tehlikelere karşı önlemler alacaksın...

Evlerin, işyerlerinin ve okulların tahliye plânları için farklı senaryolar uygulayacaksın.
Deprem sonrası insanlar evlerden, apartmanlardan nasıl çıkacak,
Dışarı çıkabilirlerse, dışarı çıktıklarında nerede toplanacaklar,

tüm bunları belirlemek için eğitim verecek ve tatbikatlar yaptıracaksın...

 

*********************************************************************

Kıbrıs’ın da deprem fayı üzerinde olduğu bilindiğine göre,

Kim yapacak peki tüm bunları KKTC’de?
Suçu doğaya ve kaderciliğe atanlar mı?

O sahillere, ovalara yaptırtılan beton yığınlarının perde gerisinde,

göremediğiniz, hayatta kalma savaşı veren bir Kıbrıs Türk Halkı gerçeği var...
Kim taşıyacak bu halkı yeni bir çağa?
Siz mi?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları