Siyasi istikrar ve Meritokrasi

Yayın Tarihi: 17/01/22 09:30
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

7 Ocak 2018 seçimlerinden sonra önümüzdeki Pazar günü yine sandığa gideceğiz. Dört yılda bir seçim aslında kötü değil fakat olumsuz olan geçen dört yılda, dört farklı hükümetin kurulmasıdır. Önce dörtlü hükümet, arkasına UBP-HP sonrasında UBP-DP-YDP ve UBP- DP seçim hükümeti kurulmuştur. Son kurulan iki hükümetin de azınlık hükümeti olduğu herkesin malumudur.

KKTC gibi küçük ada ekonomilerinde, ülkenin istikrarıyla ekonomin istikrarı aslında aynı konular. Yani siyasi olarak istikrarsız olup ekonomik olarak istikrarlı olmak mümkün değildir.

Aslında 2018 seçimlerinden sonra sandık sonuçları gayet netti ve UBP-HP hükümetini işaret etmekteydi. Fakat o günkü konjonktürde kurulamamıştı.  

Son seçimlerde katılım oranı gittikçe düşmekte, oy kullanmak bir vatandaşlık görevidir. Gidersiniz görüş olarak size en yakın partiye oy verirsiniz sonrada oyunuzun hesabını seçilmişlerden sorarsınız. Bu seçimde ilk defa boykot seçeneği bu kadar güçlü olarak ifade edilmektedir, her ne kadar bana göre yanlış bir sistem olsa da karma oy sisteminin olduğu yerde herkes en azından inandığı adaylara oy verebilir.

2018 seçimlerinden önce hazırlanan seçim sistemi yanlış mı? Bana göre yanlış seçim sonrası kurulacak olan hükümetin ajandasında olması gereken ilk konulardan biri olmalıdır.

Ekonomin gelişmesi, kamu maliyesinin açıklarını kapatması ve ekonomik büyüme ve kalkınma için siyasi istikrar olmazsa olmazdır.  Siyasi istikrar içinde en az 30 vekilli kesintisiz hükümet edecek  tek parti veya ikili koalisyon kurulmalıdır. Bu hükümetin de Türkiye ile karşılıklı çıkara dayalı uyumlu bir hükümet olması gerekmektedir.

Literatürde, dünya çapında yapılan çalışmalar güçlü hükümet dönemlerinde ekonomik istikrarın sağlandığını göstermektedir.

Ekonomik büyüme ve kalkınma için güçlü hükümet ve siyasi istikrar tek başına yeterli mi? Tabii ki hayır, Meritokrasi mutlaka hayatımıza girmelidir. Peki, Meritokrasi ne demektir? “Meritokrasi, Latince -mereō (liyakat) ve -krasi (güç) kelimelerinin birleşmesinden oluşmuş; yönetimin gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimini tarif eden bir kavramdır. Bu yönetim şeklinde idare gücü, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştırılmaktadır, kayırma (nepotizm) yoktur. Meritokrasi, gücün ve ayrıcalığın sosyal kökenler tarafından değil, bireysel liyakat tarafından tahsis edileceği bir vizyonu temsil eder”. (https://www.tzv.org.tr/#/haber/5874).

Liyakat, örneğin Cumhurbaşkanı Tatar’ın maliye bakanlığında döneminde müsteşar olarak atattığı Ahmet Havutçu, sonra gelen tüm CTP’li ve DP’li maliye bakanları tarafından görevde tutulması buna güzel bir örnektir.

2018 seçimleri sonrasında dörtlü hükümet kuruldu. Dört siyasi partimizin 200 adayından 27’si seçimi kazandı geriye kalan 173 adayın kaç tanesinin üçlü kararname ile kamuya ve diğer kamu kuruluşlarına atandığına, internetten yardım alarak bakabiliriz. Aynı şekilde sonrasında kurulan üç hükümette de benzer atamaları görebiliriz.

Anketler seçim sonrası hükümeti kuracak olan favori kişinin Sucuoğlu’nu, plase olarak ise Erhürman’ı göstermektedir.  Pazar akşamı göreceğiz. 

Kuvvetler ayrılığına göre yönetmede olan siyasilerimiz sadece müsteşarları ve özel kalemleri ile gelip gitseler! Gereksiz atamalar ile aylarca vakit kaybetmeyelim. Kısacası görevinde başarılı olan bürokratlarımız seçim sonrası görevlerine devam etsinler.

Seçim sonrası güçlü hükümet ve liyakata göre atama olmazsa olmazımızdır, bunun içinde mutlaka demokrasi gereği oy kullanmalıyız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Kaan KUTLAY yazıları