Havlu atmak...
2 Ekim 1980 günü, Las Vegas'ın ünlü Cesar's Otelinde tarihin gelmiş geçmiş en büyük boksörü olarak kabul edilen 'The Greatest' lakaplı Muhammed Ali, Larry Holmes'un karşısına çıkar.
Dünya Ağır Siklet Boks şampiyonluğunu 3 kez kazanan tek boksör olarak adını tarihe yazdıran Ali, eski 'kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım' günlerinden uzakta ama nispeten genç yaştadır.
Aslına bakarsanız Ali, ondan sadece 2 yıl önce, 15 Eylül 1978'de Leon Spinks'i yenerek 3. kez şampiyonluğu ele geçirmiş ardından da Haziran 1979'da zirvede bırakmak adına boks dünyasından emekli olmuştur.
Vietnam savaşına gitmeyi reddettiği için şampiyonluk ünvanı elinden alınan, lisansı iptal edilen ve hapis cezasına çarptırılan eski adıyla Cassius Clay olarak anılan Ali'nin bu kararı boks dünyasını çok üzer.
Fakat biraz bunun, biraz da para kazanmak için bu emeklilik kararını ertesi yıl bozar ve ringlere dönmeye karar verir.
14 Şubat 1980 günü yeniden ringlere döneceğini açıklayan şampiyonun karşısına normal şartlar altında şampiyon olan John Tate çıkacaktır.
Ancak Tate, ünvanını korumak için çıktığı Nicky Weaver maçını kaybeder.
Bunun üzerine Ali'nin karşısına Weaver'in çıkacağı açıklanır. Sonuçta Weaver, Dünya Boks Birliği (WBA) şampiyonudur.
Fakat sürpriz bir şekilde bu maçın açıklanacağı basın toplantısında Ali, WBA şampiyonu yerine, Dünya Boks Konseyi (WCA) şampiyonu Larry Holmes ile karşılaşacağını söyler.
Kararı beklenmediktir ancak hemen kabul edilir.
Maçın yapılacağı yer ise 200 bin kapasiteli Rio de Jenario'da bulunan dünyanın en büyük stadı olan Maracana olarak açıklanır.
Ancak araya finansal sorunlar girer ve boksörlerin alacağı ücrette de anlaşmazlık çıkınca dövüş iptal edilir.
Ardından aylar sonra bir kez daha görüşen taraflar sonunda sıkıntıları aşar ve dövüş için Las Vegas üzerinde anlaşılır.
Dünya nefesini tutmuş, efsanevi boksörün bir kez daha geri dönüp kemeri geri alma ihtimalinin heyecanını yaşamaktadır.
Boks dünyasının efsanevi organizatörü Don King'in düzenlediği müsabakanın anlaşmasına göre Ali 8 milyon dolar, Holmes 6 milyon dolar ücret alacaktır.
Bu ücretler o zamanın rakamlarına göre rekordur.
İşte adına 'Last Horrah', Kıbrıslıların tabiriyle 'Son Hissa' denilen maç, Vegas'ın ünlü Cesar's otelinin yaklaşık 25 bin kapasiteli salonunda yapılacaktır.
Sadece kapıda kesilen biletlerin toplam gelirinin 6 milyon doları aşarak o zamana kadar bir spor müsabakasının en büyük hasılatı olması dışında dövüşü canlı olarak tüm dünyada 2 milyar insan izler.
Zaman zaman Ali'nin antrenman arkadaşı da olan Holmes, o güne kadar çıktığı 35 maçın hepsini kazanmıştır.
Bunların 26 tanesini ise nakavt ile almıştır.
Ali ise o güne kadar çıktığı 55 maçın 37'sini nakavt ile kazanmış sadece 2 kez kaybetmiştir.
Spor otoriteleri genç ve güçlü Holmes'u daha favori görmelerine rağmen Ali'ye de şans vermektedirler.
Zira Ali daha önce çıktığı ve hiç favori gösterilmediği maçları kazanmakla efsaneleşmiş bir boksördür.
Bu şartlar altında başlayan maçın ilk raundundan itibaren Holmes'un daha atak ve diri yapısı dikkat çeker.
Artık 38 yaşında olan efsanevi şampiyon, kendisinden 7 yaş daha genç olan rakibi karşısında zor anlar yaşamaktadır.
Fakat buna rağmen herkes Ali'nin bir efsaneye göre 2 ton çeken sol yumruğunu beklemekte, bunun da Holmes'u devireceğini ummaktadır.
Çok değil, bu karşılaşmadan 6 yıl önce, yine bir Ekim günü Zaire'de adına 'Rumble in the Jungle' (Ormandaki gürültü) denilen ve tarihin en büyük boks maçı kabul edilen maçta salonda bulunan binlerce seyircinin 'Ali, Boma ye!' (Ali, öldür onu!) haykırışları arasında George Foreman'ı 8. rauntta öyle bir yumrukla indirmiştir.
Bu hatıralar arasında yeni bir nakavt bekleyen seyirci, raundlar ilerledikçe bunun olmayacağını anlamaya başlar.
Toplamda 15 raund üzerinden yapılan maçın 10. raunda gelindiğinde ise şampiyonun açılan kaşı, şişen dudağı, durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır ancak Ali maça devam etmek ister.
Ali'nin en az onun kadar bir boks efsanesi sayılan antrenörü Angelo Dundee'nin ise düşüncesi farklıdır.
Ali'nin dünya sahnesine çıktığı 1960'ların başından itibaren sadece 2 dövüşü hariç tümünde de ringde onunla bulunan Dundee, efsanevi şampiyonun sonunun nakavt olmasını istememektedir.
10. raundun başında ona 'çekilelim' der ancak yarı grogi durumda bulunan Ali bunu kabul etmez ve çalan gongla birlikte ringe çıkar.
Çıkar çıkmasına ama durumun farkında olan Holmes onu devirmek için harekete geçer. Peş peşe gelen yumrukların ardından Ali'nin düşeceğini anlayan Dundee tarihin en büyük boks efsanesini korumak için üzerinde Ali'nin kanı bulunan beyaz havluyu ringe fırlatır ve maç oracıkta teknik nakavt ile sona erer.
Rahmetli Ali dedeciğimin Trabeza'daki evinin duvarında asılı bulunan ve yanlış hatırlamıyorsam Hürriyet Gazetesinin arka sayfa manşetinde tam sayfa olarak resmedilen o an, tüm zamanların en çarpıcı spor fotoğraflarından birisi olarak tarihe geçer.
Perişan halde bir Muhammed Ali ve havada uçan kanlı havlu…
Öte yandan, neden bu tarihi hikayeyi size anlattım diye soracak olursanız, sağ olsun, Kudret Hocam sayesinde derim.
Zira kendisi, dün siyaset dünyamıza bir başka kara leke olarak geçen skandal olayla ilgili olarak 'partisi bitti' şeklinde yapılan eleştirilere 'daha havlu atmadık' diye cevap vermiş.
Doğrudur.
Kıbrıs Türk halkının ensesinde helva kavuranlar için sıkıntı yoktur, dolayısıyla 'havlu atmak' da yoktur, yola devam etmek lazımdır.
Ancak Kıbrıs Türk halkının geneli için durum böyle değildir.
Salgının feci etkilerinin yanı sıra, kabus gibi çöken ekonomik krizin de etkisiyle kıvranan bu halk, üstüne üstlük iradesinin de iğdiş edilmesiyle birlikte havlu atma noktasına çoktan gelmiştir.
Dolayısıyla bu durumun ortaya çıkmasını sağlayanlara direk ya da en azından koltuk değneği olma görevini başarıyla yerine getirerek dolaylı katkı koyanların havlu atmayacağı haberini okumak traji-komik bile değildir.
Olsa olsa dalga geçmek olur...
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.