'Sarı öküzün' yolculuğu...

Yayın Tarihi: 22/12/20 12:25
okuma süresi: 9 dak.

7 Ocak 2018 seçimlerine yaklaşık 45 gün kala, Afrika gazetesi, o zamanın Başbakanı ve UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün'ün banka hesaplarındaki garip ve yüklü para hareketlerinin bir dökümünü yayımlar.

Dökümlerde yaklaşık 1 milyon dolarlık 'şüpheli' miktar dikkat çekmektedir.

Çok değil, ondan da 45 gün kadar önce, UBP'nin kuruluş yıl dönümü kokteylinde, o zaman da şimdiki gibi Ana Muhalefet Lideri olan CTP Lideri Tufan Erhürman'ın 'seçime gidelim' meydan okumasına karşılık veren Özgürgün, 'hodri meydan' diyerek seçim startını vermiştir.

O restleşmeden sonra ortaya saçılan banka hesaplarının gölgesinde muhalefet Özgürgün'ü ve onun UBP'sini yerden yere vurmaktadır.

Siyasetin taze ve temiz yüzü Kudret Özersay'ın HP'si de bu tartışmaların göbeğindedir.

O zamanlar çalıştığım GAK TV'de günde 3 seanstan yaptığım seçim özel canlı yayınlarımın en önemli gündem maddesi haliyle bu kabarık banka hesapları meselesidir.

Bu bağlamda şu an mecliste bulunan vekillerin büyük çoğunluğu da dahil program yaptığım onlarca konuğuma aynı soruyu sürekli sordum: "Özgürgün bu seçimi kazanırsa, sizin bu iddialarınız halk nezdinde boşa çıkmış, o da yine halk nezdinde aklanmış olmaz mı?"

UBP'li siyasiler hariç bu soruya cevap verenlerin neredeyse tümünün "halkımızın gerekli hesabı sandıkta keseceğine inancımız tamdır" şeklinde geçiştirdiğini daha dün gibi hatırlıyorum.

Nihayetinde büyük tartışma ve gerginlik altında gidilen o seçimlerde Özgürgün, en yakın rakibi olan Erhürman'ın CTP'sine tam 16 puan, temiz toplum şiarıyla yeri göğü inleten HP'ye ise neredeyse 20 puan fark atarak çok net bir seçim zaferine imza atar. Halk hesap kesmek şurada dursun, ödüllendirmiştir.

Ancak kader ağlarını örmektedir.

Seçimlerin doğal sonucu olarak ortaya çıkan UBP-HP koalisyonu, 'onlarla bir kahve bile içmem' diyen HP liderliği yüzünden kurulamaz ve bunun yerine son derece zorlama bir şekilde dörtlü koalisyona gidilir, Erhürman başbakanlığa uzanır.

Dörtlü hükümetin kurulurken verilen sözlerden birisi de Özgürgün'ün banka hesaplarının yargıya taşınması meselesidir.

Ondan aylar sonra bence güzel bir PR çalışması sonucu her hafta başbakanlıkta bizzat başbakanın katılımıyla basın toplantılarına başlanır.

Bunlardan birine beraber gittiğim sevgili kardeşim Rasıh Reşat'la birlikte karşımızda bulduğumuz başbakanı sağlı sollu sorularla çapraz ateşe alıp, neden üzerinden aylar geçmesine rağmen hala daha Özgürgün ile ilgili dosyanın yargıya iletilmediğini irdelemeye başladık.

Rasıh'ın gazetecilik dürtüsü de aynen benim gibi, 'kurdun dişine kan çalınınca coşar' şeklinde olduğundan, peş peşe sorulardan usanan Başbakan "Özgürgün benim dostumdur, umarım bu iddialar gerçek çıkmaz" şeklinde bir cevap verir.

Başbakanın verdiği bu cevabın samimi olmadığını düşünen ben ise hemen "nasıl gerçek çıkmaz? Bütün seçim kampanyanız bu iddia üzerinden şekillendi" diye tekrardan üsteleyince Başbakan bu kez sinirlenir ve beni tersler, toplantı gergin bir şekilde sona erer.

Nihayetinde dörtlü hükümet Özgürgün'ün dosyaları hakkında herhangi 'ses getiren' bir adım atmaz ve araya giren döviz krizi nedeniyle de konu en hafif tabiriyle 'unutulur.'

Özgürgün ise aynı yılın Ekim 2018'de yapılan kurultayda başkanlığı Ersin Tatar'a devreder.

Parlak seçim zaferinin sadece dokuz ay sonrası, UBP muzaffer başkanını devirmiştir.

O günden yaklaşık dokuz ay sonra ise aynı UBP, gizlice görüştüğü HP ile içinde 'Özgürgün'ün kellesinin' de bulunduğu bir koalisyon anlaşmasını kabul ederek kendi başkanını vekillikten atıp, yargıya gönderme yolunu açmakta hiç sakınca görmez.

İşte ikili koalisyonun kurulduğu Mayıs-Haziran 2019'un o ateşli günlerinde Kıbrıs Türk basınının manşetlerini 'sarı öküz' mevzusu süslemektedir.

Halen daha UBP Lefkoşa İlçe Başkanı olan Sadık Gardiyanoğlu, o günlerde katıldığı bir TV programında, HP'nin UBP ile koalisyon kurması karşılığı Özgürgün'ü feda etmesini istediği iddiaları sorusuna karşılık "HP eğer bunda ısrar edip bizden sarı öküzü isterse, onların mandırasını boşaltırız" şeklinde biraz ağır metaforik ifadeler kullanır.

Sözleri kamuoyunun gündemine bomba gibi düşer ama kader ağlarını bir kez daha örmektedir.

Büyük tantana ile ikili koalisyon kurulur Ekim 2019'da meclis gündemine gelen dokunulmazlık önergesi, bir zaman bizzat Özgürgün tarafından Bakan yapılan arkadaşlarının oyları eşliğinde kabul edilir.

Hesap kesilmiş, verilmez denilen 'sarı öküz' böylece verilmiştir.

Ancak 'sarı öküzü' verenlerin bu işi kolay kolay kabul etmeyeceği, UBP'nin bu hesabı bir şekilde keseceği çok bellidir.

Nitekim gizli anlaşmada öngörülen Özersay'ın Cumhurbaşkanlığı çatı adayı olacağı, UBP'nin de bunu destekleyeceği şeklindeki 'centilmenler anlaşması', Ersin Tatar'ın aday olmasıyla birlikte bozulur.

Bunun üzerine etrafında büyük rantın döndüğü imar planı işi HP'nin vetosuna uğrar.

Koalisyon çatırdamaktadır ancak yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle "ilahların" başka planları vardır.

Bu bağlamda beyin ölümü çoktan gerçekleşen ikili koalisyon zorlamayla devam eder araya pandemi işi girer.

Pandemi, bitmesi an meselesi olan hükümetin yaşama süresini zoraki şekilde uzatırken, 'ilahlar' da kritik anlarda dokunuşlarda bulunarak sürmesine katkı koyar.

Büyük skandalların, türlü dedikoduların, inanılmaz görev ihlallerinin yaşandığı o süreç Kıbrıs Türk siyasi tarihine yapılmış en pervasız seçim müdahalesini de beraberinde getirir.

Komada olan hükümetin küçük ortağı HP ise, tüm varlık sebebini ayaklar altına alarak bu süreçte 'hem ağlarım hem giderim' şeklinde UBP'ye koltuk değnekliği eder.

'Sarı öküzün' ahı böyle çıkmaktadır ama dahası da olacaktır.

Ekim 2020 seçimlerine 5 gün kala, HP, son ve kamikaze-vari bir hamleyle davullu zurnalı bir şekilde koalisyondan ayrılır ancak bu ayrılığın hiçbir değeri olmaz.

Çünkü Kıbrıs Türk siyaseti üzerine UBP lehine çöken gölge, ne demokratik teamül ne de hak hukuk bırakmıştır.

Sonucunda Özersay sandıktan büyük bir mağlubiyetle çıkarken, UBP ise bir kez daha zafere uzanarak sarayı ele geçirir.

Geçirir geçirmesine ama ilahların bir dizaynı da UBP'ye olacaktır.

Böylece bir kez daha müdahale başlar ve tüm kamuoyunun gözü önünde kurultayı kazanan aday el çektirilip yerine bügünkü Başbakan atanır.

Bu süreç de yaklaşık 60 gün sürer ve ülke siyasi tarihine başka bir kara leke olarak geçer.

Fakat bu 'atanma' sırasında yaşanan bir olay akıllara bir kez daha 'sarı öküz' meselesini getirecektir.

Sonu gelmez pazarlıklar sonucu anlaşılan üçlü hükümetin meclis muhalefetinden desteğe ihtiyacı ortaya çıkınca, HP'den üç vekil partilerinden istifa ederek bu desteği sağlar.

Sadık Gardiyanoğlu'nun yaklaşık 1.5 yıl önce ortaya attığı kehanet gerçek olmuş, 'sarı öküzünü' HP'ye kaptıran UBP bir şekilde intikamını almış, mandırayı boşlatmış, HP'yi muhtemelen ilk seçimlerde ortadan kalkacak bir hale getirmiştir.

Üstelik dün yapılan ve Özgürgün'ün vekilliğini sonlandıracak olan oylama ile 'sarı öküzünü' de geri almıştır.

Ülkemizde son 3 yılda yaşanan skandallarla dolu sürecin ve 'sarı öküzün' yolculuğu bu şekildedir.

Yeri gelmişken, bu makalede kullandığım ve yazının özünü oluşturan tabirlerin sadece 'mecazi' anlamda kullanıldığını, kimseye hakaret amacı gütmediğini de eklemek isterim. Başka türlü anlatılamazdı.

Bir gazeteci olarak bana düşen toplumun hafızasını taze tutmak, 'dün dersinin' olabildiğince tekrarlanmasına katkıda bulunmaktır.

Zira hafıza-i beşer, nisyan ile malüldür...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları