Yerel seçimlerde son durum…

Yayın Tarihi: 21/12/22 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Bir okuyucum özelden sordu: “Abi, neden seçimlerle ilgili analizler, tahminler yapmıyorsun?”

Cevaben bu düzende seçimleri çok anlamsız bulduğumu, içinde yaşadığımız sistemin çözüm olmayacağını, bir de bunlara ek çok sayıda yeni seçmenin ortaya çıkmasının sonuçlar üzerinde olumsuzluklar yaratabileceğini, tüm bunları düşününce de böyle bir şeyin bir nevi papatya falı açmak gibi olacağını söyledim.

Öyle deyince “olur mu be abi, kaç seçim ne dediysen çıktı” deyiverdi.

Elbette müneccim değilim ancak siyasi havayı iyi kokladığımı düşünebiliriz. Bir de detaylara çok dikkat eden birisi olduğum için, genel resimle ilgili ipuçlarını görebilme konusunda hızlı davranabiliyorum.

Ama bildiğim bir şey varsa o da seçim sonuçlarını kestirmenin hiç de kolay bir şey olmadığı gerçeğidir. Son gün, son saat hatta son saniye kaybedilip ya da kazanılan en az on tane seçim biliyorum. Dolayısıyla seçim sonuçları konusundaki tahminleri yaparken ayağı yere basan veriler ve siyasetin doğası üzerinden konuşmalıdır diye düşünüyorum.

Lafı daha da uzatmadan bu yazının konusunda geçecek olursak, seçimlerin son düzlüğünde bulunduğumuz şu günlerde bazı büyük seçim yerlerinin durumuna bakabiliriz.

MAĞUSA

Mağusa belki de tarihinin en garip seçimini yaşıyor. Bunun sebebi ise Kapalı Maraş. Malumunuz üzerine en son 2018’de yapılan yerel seçimde Maraş açılımı ortada yoktu, şimdi var. Bana sorsanız adına reform denilen şeye özel bir madde ekletip, Maraş’ı Mağusa’dan ayırır başka bir sivil idareye bağlardım. Mesela herhangi bir bakanlık. Fakat bunu yapmak bir kenara dursun, konu milli dava sosuna batırılarak oy devşirilen bir çekim merkezi haline getirilmiş bile. Hakkında iki tane Güvenlik Konseyi kararı bulunan kent için konuşan adaylar kent üzerinden vaatler dağıtmaya devam ediyor. Kendine sağ diyen adaylar kentte atılan adımların devam edeceğini belediyenin emre amade olduğunu söylerken, sol kesimde bulunan adaylar ise Kapalı Maraş’a hizmet vermeye devam edileceğini söylüyor. Bu noktadaki çelişkileri daha önce bir makaleme konu etmiştim. Haliyle eğer olur da soldan yani federal çözüm cephesinden bir aday seçimi kazanırsa, Maraş’la ilgili büyük çelişkilerin yaşanacağı ortada. Öte yandan Maraş’ın bu kadar gündem olması aslında Mağusa ve Mağusalıya haksızlıktır. Ama dediğim gibi reform denilen süreçte emek popülizmi yapmaktan öteye geçemeyen meclis içi muhalefet, bunların yaşanabileceğini maalesef öngöremedi.

Haliyle Maraş’ın bu kadar gündem olduğu yerde Mağusa seçimi bir nevi Maraş’a bakıcılık edecek olanın seçimine dönmüş gibi. Gördüğüm kadarıyla seçimi kazanmak için olağan şüpheliler yine aynı: Ya CTP ya da UBP adayı seçimi kazanacak. Hatta UBP adayının seçimi her ne olursa olsun kazanması için gerekli talimatların “ilahlar” tarafından verildiği bilgisi de var. Son duyumlar CTP adayı Süleyman Uluçay’ın UBP adayı Erdal Özcenk ile çok yakın oya sahip olduğunu söylüyor. Eğer TDP aday çıkarmasa, diğer sol güçlerle ittifak yapılsa, yine eski bir CTP’li olan Salih Oktay bağımsız aday olmasa, Uluçay’ın kazanması büyük olasılıktı. Hatta şaşırtıcı ama gerçek, eğer Uluçay yerine “Saatçi Salih” ortak aday olsaydı yine büyük olasılık seçimi sol ittifak alırdı. Ama maalesef bu dediğim olmadı ve bu da sağ adayı iddialı hale getirdi.

GİRNE

Yukarıda son satırda yazdığım şey aynen Girne için de geçerlidir. Çünkü sol zihniyet burada da üç adayla seçime girmektedir. Bu da son 8 yıldır kente hükmeden Nidai Güngördü’nün yarışta bir adım önde olmasını sağlamaktadır. Gelen bütün anketlerde Güngördü önde görülmektedir. Bunun sebebi Güngördü’nün büyük başarısı değil sol cephenin aday bolluğudur. Bana sorsanız diğer iki iddialı aday Murat Şenkul ve Zeki Çeler’den herhangi biri bugün seçimden çekilse, Güngördü kesinlikle kaybedebilir. Altın paylaşmaya bile beraber gidemeyen sol zihniyetin böyle dramatik bir adım atabileceğini sanmıyorum ama konu dramatikten fazla stratejiktir. Eğer en baştan egolardan arınıp, gerçek bir ittifak için çalışılabilseydi, ağalık babalık taslamak yerine kucaklayıcı ve paylaşımcı olunabilseydi, seçimi kişiler üzerinden değil, genelden okuyabilselerdi, yani kısacası strateji denilen şey uygulanabilseydi tabii ki bugün bu satırları yazmayacaktım. Bunun yerine her yerde ittifakla ve büyük bir sinerjiyle seçime giren solu yazacaktım. Dolayısıyla Girne’de iki arkadaşım Şenkul ve Çeler’in cidden potansiyeli yüksek düzgün adaylar olmasına rağmen kente pek bir şey veremeyen Güngördü’ye kaybedecek olması ihtimali bence üzücüdür ve ders alınması gereken bir durumdur. Keşke alınsa.

GÜZELYURT

Açıkçası Mahmut Özçınar’ın vaktinin artık dolduğunu düşünüyorum. Kötü ya da başarısız bir başkan olduğu için değil, makamların bir bitme süresi olması gerektiği yönünde bunu düşünüyorum. Gönül isterdi ki kendisi de böyle düşünsün ama maalesef siyasi kültürümüzde gönül rızasıyla giden siyasetçi konusunda karnemiz pek bir zayıf. Peki kendi gitmeyen Özçınar bu kez oyla gider mi? Valla açıkçası sevgili dostum Reşat Kansoy’un seçimi kazanmasını çok isterdim. Doğrusunu söylemek gerekirse eğer seçim öncesi muhalefet çevrelerinde anlaşma sağlansaydı, Kansoy tek aday çıksaydı, bence özlenen değişim rüzgarıyla birlikte seçimi alırdı da. Ama şimdi öyle mi emin değilim. Öte yandan CTP adayı Osman Bican daha önce aday olup kaybetmiş birisi. Son seçimi de az farkla kaybetmişti. Fakat Osman Bican’ın bu seçim döneminde neredeyse hiç televizyona çıkmaması dikkat çekici oldu. Niye böyle bir strateji izlendi bilmiyorum ama görünürlük açısından eksi bir puan olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak eğer Kansoy UBP’den oy koparırsa, Bican seçimi kazanabilir. Ama Kansoy CTP’den de oy alabilir ve eğer her iki partiden de oy almayı başarırsa o zaman üç adayın oy oranlarının yakın yakına çıkması ihtimali belirir ki bu da seçimi üç ihtimalli yapar. Son sözü tabii ki Omorfolular söyleyecektir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları