‘Sorunlu’ muhalefet…

Yayın Tarihi: 07/03/23 07:00
okuma süresi: 8 dak.

Sevgili Devrim Barçın’a teşekkür ederim. Zira hükümetin kendilerine attığı yeni ‘kontiye’ kızıp mecliste dün yaptığı basın toplantısında söz alıp ‘sorumlu muhalefet anlayışıyla hareket ettik’ demesi, bu makaleye esin kaynağı oldu. 

Bana göre muhalefetin bu çok saftirik sorumlu hali çok sorunlu. Dünkü mesele de buna yeni bir örnek oldu.

Çok uzak değil 15 gün önce yani bu ad-hoc komite işinin ortaya çıktığı gün, sosyal medya hesabımdan aynen şunları yazmışım: “CTP Lideri Erhürman “Deprem nedeniyle maaş kesintilerini öngören YGK bugün geri çekilecek” açıklamasında bulundu. Hadi bakalım diyorum. Olur da çekilirse yeni kesinti şeyini beraber yapmaya soyunursunuz. Sonra UBP bundan sıkılıp konuyu normal komiteye atıp yine aynı YGK’yı çakar, Ad-Hoc komite kadük olur. Nereden mi biliyorum? Belediye yasası meselesinden. Hani şu ‘sabaha kadar direndik’ deyip aslında hiçbir şeye direnilemediği yasa meselesinden. Aynı hata demiyorum çünkü görev bu: Toplumsal ‘muhalefet’ gazını almak…”

Nitekim aşağı yukarı yazdıklarım yaşandı ve dün sabah aniden CTP’nin ad-hoc komitelerden ayrıldığını öğrendik. Sonrasında ise Tufan Erhürman ve kurmaylarının mecliste yaptığı basın toplantısını dinledik.

Ama bunlara geçmeden önce YGK meselesinin arka planında neler yaşandı, oraya bakalım.

6 Şubat’ta deprem felaketi meydana gelince, uçağıdır, gemisidir, kurtarmasıdır, yardımıdır derken hükümet ekonomik olarak çok para harcadı ve bayağı bir zora girdi. Harcanan rakamın 600 milyon TL civarlarında olduğu söyleniyordu. Diğer yandan ülkenin deprem fizibilite çalışmaları için de büyük kaynak gerekiyordu ki hükümetin bu konuda da eli kolu bağlıydı. Tüm bu paralar büyük felaket yaşayan Türkiye’den de istenemezdi. O noktada hükümet çareler aramaya başladı ama ülke içinde yapılan bağışlar da son derece yetersiz bir noktadaydı.

Ercan’da çocuklarımızın cenazesinin karşılandığı gecelerin birinde Başbakan Ünal Üstel, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’a hükümetin zor durumda olduğunu söyleyerek, kaynak bulma konusunda yardımcı olmalarını istedi. Tufan Hoca bu teklifi kabul etti. Böylece bu konuya bakacak bir bakan ve CTP’li bir vekil çalışmaya başladı. Aranılan kaynak çeşitli kalemlerden kesintilerle sağlanabilirdi nitekim yol da alındı. 

İşte tam bu çalışmalar meyvesini vermeye başladığı anda (artık hangi üst akılın fikridir bilinmez) hükümet bu iş birliğini çöpe atarak Yasa Gücünde Kararnameyi (YGK) çıkardı, aranılan kaynağın maaş kesintilerinden geleceğini duyurdu. Bunun üzerinde kızılca kıyamet koptu, muhalefet ayağa kalktı ve sendikalar iptal için mahkemeye başvurdu. Hükümet bir kez daha zora girdi, hatta Üstel’in koltuğunun sallandığı söylentileri bile yayıldı. Bu noktada imdada bir kez daha CTP yetişti ve YGK’nın geri çekilmesi karşılığında, Ad-hoc komiteler kurup, gerekli kaynağın bulunması için yasal çalışma yapılmasını yeniden önerdi. Ancak CTP içindeki bir grubun ‘güvensizlik’ nedeniyle bu işbirliğine şiddetle karşı çıktığını ayrıca not etmeliyim ki elmalarla armutlar karışmasın...

Lafın kısası 21 Şubat günü sabahı mecliste buluşan taraflar, meclisi açmadan önce pazarlığa giriştiler. 5-6 saat süren tartışmalardan sonra taraflar toplamda üç Ad-hoc komite kurulması konusunda anlaştılar.

Ardından meclis açıldı ve kürsüye gelen Başbakan, ana muhalefetten gelen iş birliği önerilerine kulak verdiklerini söyleyerek YGK’yı geri çekeceklerini açıkladı. Bu sözler CTP yayın organı tarafından “muhalefetin baskısı sonuç getirdi, hükümet geri adım attı” diye manşetlere taşınınca, UBP çevreleri öfkeden deliye döndü ve YGK o gün değil, ertesi gün akşam geri çekildi. Arada Başbakan sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yaparak, YGK’nın maddelerini aynen kayda geçirdi ve bu önerilerin üzerinde çalışılacağını açıkladı.

Sonrasında komiteler çalışmaya başladı ama hükümetin niyeti en baştan belliydi: toplumsal muhalefetin gazını alıp, zaman kazanıp, aynı YGK’yı bu kez yasa şekilde geçirmek. Nitekim hükümetin ne kadar ciddi olduğu konusunda o günlerde benim programıma telefonla katılan Dev-İş Genel Başkanı Koral Aşam şu ifadeleri kullandı: “Komitelerin ‘dostlar alış-verişte görsün tadında kurulduğu çok belli. Dün sabah 9.15’te bizi arayıp, saat 10’daki komite toplantısına davet ettiler. Ciddiyet ancak bu kadar.”

Yine benim programıma konuk olan ve komite toplantısına katılan KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş’in de ifadeleri aynen Dev-İş Başkanı gibiydi: “Bu komiteler aynı YGK’nın geçmesi için dostlar alış-verişte görsün diye kuruldu.”

Velhasıl kelam gerek sendika başkanlarının gerekse de benim şüphelerim doğru çıktı ve CTP dün sabah bir basın toplantısı düzenleyerek komitelerden ayrıldığını açıkladı. Toplantıda konuşan Erhürman’ın ifadeleri neden hükümete güvenmediğimizi ispatlar cinsten: “Bakıyoruz ki komitede “hükümet” adına bulunan vekiller, yasa önerisi sunmaya hazırlanıyorlar. O taslakta, bizim, sendikaların ve ekonomik örgütlerin yaklaşımındaki unsurlardan hiçbiri yok. Bu kaynağı yönetecek olan yapının, bakanlar kurulunun belirleyeceği kişilerden oluşacağı yazıyor.”

Yani kısaca sevgili hocamız son 15 gündür komitelerde ‘havanda su dövüldüğünü’, hükümetin oralı bile olmadığını söylüyor!

İşte sevgili Devrim’in “sorumlu muhalefet anlayışıyla hareket ettik” dediği süreç böyle bir süreç. Ama ben bu ‘sorumluluğu’ ‘çok sorunlu’ görüyorum.

Çünkü birincisi sabah akşam “gayrı-meşru hükümet” diye yerden yere vurduğunuz hükümetin bırakınız muhatabı, bir nevi ‘oyuncağı’ haline geldiğinizi düşünüyorum.

İkincisi tam da toplumsal muhalefetin, öfkenin arttığı, hükümetin zorda kaldığı bir dönemde ‘sorumlu’ davranıp hem toplumsal muhalefetin gazını aldığınızı hem de hükümete rahat bir nefes aldırdığınızı görüyorum ki bu da çok sorunlu bir durum.

Üçüncüsü içinde yaşadığımız bu düzenden nemalandığınızı, maalesef tam bir düzen partisi görüntüsünde olduğunuzu, meclis içindeki varlığınızla ülkedeki sorunlara güya demokratik bir çözüm ortam olduğu görüntüsünü vererek, Kıbrıs Türk halkının bu çaresizliğe tamam etmesini sağlıyorsunuz.

Dolayısıyla sabah akşam bu düzeni ‘düzelteceğinizi’ iddia edip, idare etme sırasının size gelmesini bekliyorsunuz ki idare etmekten kastım, asla yönetme kabiliyetinizin olmayacağını bildiğimdendir. Yanlış anlamayın, bu düzen yönetmek için değil, idare edilmek için kurulmuştur, o anlamda kapasite diyorum.

Son olarak sorumlu muhalefet anlayışınızdan çok bıktık, çok sıkıcı.

Bir müddet sorumsuzluk edin olur mu?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları