Seçimlerimiz

Hayat seçtiklerimiz ve seçemediklerimizin toplamıysa eğer… Seçtiklerimizi daha bir özenle seçmeliyiz sonucu ortaya çıkar… Seçemediklerimiz, hayatın bizlere sunduğu… Yaşam mücadelesinde bizimle birlikte… Bazen ayni yolda bazen karşı şeritte… Ama sonuçta bizimle…

İsmimiz mesela… Seçemediğimiz ve tüm ömrümüz boyunca beraber olduğumuz her an duyduğumuz, yazdığımız… Kabullendiğimiz, hatta sevdiğimiz… Bazen garip de olsa benimsediğimiz veya değişmek istediğimiz… Seçemediğimiz fakat sonradan değişme şansımızın olması duygusu önemli elbette…

Değişim… Anahtar bir kelime… Tüm bu seçimlerimizde önemli bir rol oynar… Konjonktür değişti deriz mesela… Hayat görüşümüz değişmiştir… İkna edilmişizdir birçok kez veya seçimler üzerine ikna etmişizdir… Bazen seçenekler arasından seçeriz… Bazense biz bir seçenek yaratırız… Seçenek biz oluruz mesela…

Değişimin olmasını istemediğimiz durumlarda… Sürdürülebilirlik, süreklilik gibi kavramlar kendini öne atar… Bir kez değişim için umutlanmışsak… Sesimiz daha bir gür çıkmaya başlar… Böylesi durumlarda bir lider aranır… Kendisinin arkasından sürüklenmek isteyenleri motive etsin diye… Görüşleri ortak payda da birleştirici olan… Dengeli ve inandırıcı… Bir de söylemleri gerçekçi olan…

Değişim bir kez talep edilmişse… Seçim… Ümit verenden çok, salt gerçeği, çözüm önerileri ile birlikte ortaya koyandan yana olur… Bir da farklı nedenlerle seçim tercihlerini ortaya koyanlar vardır elbette…

Seçtiklerimizden pişman da oluruz zaman zaman… Sonra da o zaman bunu gerektirdi der… Yine işin içinden bir çırpıda sıyrılıveririz… Kendi içimizde gelgitlerimiz olur… Bazense seçtiklerimizin arkasında dururuz… Hiçbir milim öteye gitmeden… Sonuçta bu davranışların ve kararların nedeni de hep seçimlerden…

Eşimizi, işimizi yürüyeceğimiz yolu, arkadaşlarımızı, hükümetimizi, yöneticilerimizi hep biz seçiyoruz… özel hayat oldu mu tercihler, siyasal yaşam oldu mu seçimler oluyor… Oysa topyekûn seçim hepsi… Kimi için sandık kurulur, şeffaf… Tahta kabinlerin arkasında seçimimizi yaparız… Kimisi için ise vicdanla, kalp arasındaki bir pazarlıktır…

“Aşk kalbe düşünce akıl balayına çıkarmış” der eskiler… Ama kalpteki aşk da, akıldaki balayı da hep seçimlerdendir… Toplumsal şikâyetlerimiz hep seçimlerimizin sonucudur mesela… Eleştirdiklerimiz arasında gizliden kendimiz de vardır mesela…

Bazen seçmek istediğimiz seçimi kazanıyor… Bazen seçmek istediğimiz sandıktan çıkmıyor… Biz tüm toplumun içerisinde çıkan sonuçta… Kararda yer almışsak kendimiz seçilmişçesine seviniyoruz… Seçimlerimizden sorumluyuz aslında…

Demokrasi… Çoğunluğun seçtiği fakat azınlığında hakkının korunduğu bir mekanizma… Sürekli ağzımız dolu dolu övündüğümüz demokrasi… Bugün öğle arasında seçimler üzerine yapılan bir konuşmada, çok değerli bir hocam, meslektaşım, “Seçtiğin seçilirse demokrasi güzeldir” dedi… Ardından hepimiz gülüşmeye başladık… Gerçekten de öyle olabilirdi… Seçenler, seçim süreçlerinin tamamını izler… Bazen aktif bazen pasif bir şekilde…

Ama seçenler… Seçimlerinin sonuçlarını bilirler…