Arılar Bal Yapmasa…

Yayın Tarihi: 19/12/23 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Siyaset Bilimi okuyanlar, siyasetin teorisine ilgi duyanlar bilir… Çok kalın kitapları vardır siyaset biliminin… uçsuz bucaksız bir dünya… Herkesin söyleyecek, yazacak görüşleri varmış… ta ilk zamanlardan günümüze kadar… Okullar kurulmuş… öğrenciler yetiştirilmiş. Öğrenciler, hocalarından farklı düşünmüş… yeni akımlar, yeni kavramlar çıkmış. Yazmış, yorumlamış, geliştirmiş, eleştirmiş… sonuç olarak günümüzde sınava girecek öğrenciler kim ne dedi, ne düşündü, neden sorguladı… bilmek zorundadır. Siyaset biliminin doğasında vardır. Bitmez de… her gün üzerine yenisi eklenir… Öğrenilecek… Ezber olmaz… unutulur… nedenleri ile bilmek ve anlamak gerekir ki analiz yapılacağında kaynak referans olarak doğru kullanıla bilinsin.

Uçsuz bucaksızdır… Bir de söyleyim bağımlılık yapar. Siyasete bir kez yüzünüzü sürdünüz mü… vaz geçmek mümkün değildir… Derin bir bağlılığı, bir çekiciliği vardır. Siyaset Felsefesi ise sabahlara kadar süren okumalar ve tartışmalardır… En sevdiğim. Tartışmalar felsefe temelinde başlar, günümüze uyarlanmaya çalışılır…etrafınızda siyaset felsefesi üzeri uzun sohbetler yapabileceğiniz arkadaşlarınız veya meslektaşlarınız varsa çok şanslısınız. Konuşurken bile her hücreniz harekete geçer… her an bir sonuca varma çabası… Dünyamızdan gelmiş geçmiş… yazdıkları, öğrencileri ve bizlere bıraktıkları düşünce şekilleri ile çok da derin derin yazılmış… Anlaması ve yorumlaması için o dönemi de bilmek ve anlamak gerek…

Öğrencilik hayatının…en önemli anılarıdır… Kütüphane günlükleri…Gece yarısını çoktan geçmişti… Mülkiye’nin kütüphanesinde başım kitaplara gömülü çalışıyordum. Dışarıda muhteşem bir kar. Nerden baksanız bir metre… Bunu da bitireyim çıkarım… şu bölüm de bitsin çıkarım… diye diye saat epey bir ilerlemişti. Çok yorulmuş, gözümdeki gözlükler artık yüzümde iz yapmaya başlamıştı. Derin bir off çektim. Yan masamda oturan hocam… Sessizce “ne oldu” diye sordu? “Yorulduysan git bir çay iç gel” dedi. Yani eve git dinlen değildi bu… Dedim ki her aklına gelen bir kitap yazmış… yeni bir görüş ortaya koymuş… usanmamışlar sayfalarca da yazmışlar… o dönemi yaşamadım hayal etmekte zorlanıyorum dedim. Bu yazılanlar o döneme ait… Çay ile çözülmez bu iş diye de ekledim. Sakince yanıma geldi… Elinde okuduğu makaleyi masama bıraktı… ve “arılar bal yapmasın diyorsun” yani dedi…  

Masama bıraktığı makale “modernleşme” üzerineydi… Hadi çık bir çay iç… diye de yineledi.  Sokrates, Machiavelli, Hobbes, Locke, Rousseau, Weber, Marx ve siyaset felsefesinde nice önemli isimler… Bir çay ile anlaşılabilir miydi?

Okuya okuya anladık…Dinleyerek, tartışarak, yeri geldi eleştirerek, yeri geldi hak vererek…dönemine göre analiz ederek… İyi ki bizlere yol gösterdiler… Bu nedenledir ki…Toplum, devlet, bürokrasi, iktidar, yönetim vb. kavramları kullanırken çok dikkatli ve bilinçli olmamız gerekmektedir. Mevzu çok eskilere dayanır. Temeli çok sağlamdır.  Uygulama ise teoriden farklı olmakla birlikte… Teori ışık tutar yol gösterir… Bugün günümüzde kullandığımız kelimeler, kavramlar… uzun ve meşakkatli bir yoldan geçmişlerdir… Tıpkı bugün insanlığın geçiyor olduğu bu yol gibi…Kısacası diyorum ki… Arıların bal yapmasına izin verelim…Hem teoride… hem de pratikte.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları